Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hak arama metodu

Hak arama metodu

Birçok kişi sadece şikayet ediyor ve istiyor..

Geçen gün değinmiştim, 28 Şubat’ın hak mağduru olduğunu söyleyen kaç kişi ya da kuruluş 28 Şubat davası için suç duyurusunda bulundu, ya da tanıklık, müdahillik talebinde bulundu..

Ya da her hak taleb eden, herkesin kendilerine yardım etmesini isterken, kendileri aynı durumda olan diğerlerine yardım etti..

Bir hak ve hukuk mücadelesi böyle olmaz. Olmamalı. Birçok kişi, kendi sorunu çözüldüğünde ortadan kayboluyor. Yani “gemisini kurtaran kaptan” oluveriyorlar.

Herkes sorunun çözümünü hükümetten bekliyor. Mesela yargıya gitmiyorlar. Sorun yönetmelikten kaynaklanıyorsa idare mahkemesine gitmiyorlar. Hak kaybı için yargı yoluna gidilebilir. Tazminat davası açılabilir. AİHM, BM İnsan Hakları Komiserliği, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, Kamu Hakemliği, il, ilçe, başbakanlık insan hakları, tüketici hakları komisyonları gibi birçok hak arama yolu var, ama insanlar bilmiyor mu, kolay lafına mı geliyor bilmiyorum.

TBBM’nin ilgili komisyonları yanında, bir de Dilekçe Karma Komisyonu var, başvurulduğunda, meclis başvuru konusu ile ilgili bütün birimlerden görüş alıyor..

Yasal bir değişiklik gerekiyorsa, bunun ‘efradına cami, ağyarına mani’ bir şekilde ve herkesi kapsayacak şekilde, mer’i usul ve esaslar çerçevesinde tanzim edilmesi gerek.. Hak arayanların acelesi var, mağduriyet üzerinden o gün geldiklerı noktadaki sorunlarının acilen giderilmesini istiyorlar.. Yapılacak düzenlemenin yarın nasıl bir sorun doğuracağı konusunda bir bilgileri yok.. Esasen konunun önce hukukçular tarafından ele alınması gerek.. Duygusal, trajik hikayeler üzerinden yasa düzenlemesi doğru değil.. Aynı şekilde bunun insan hakları derneklerinde tartışılması gerek. İç hukuktaki diğer düzenlemeler, bugün ve ileride emsal teşkil eden uygulamalar açısından değerlendirilmesi gerek. Uluslararası sözleşmeler, Yargıtay kararları, AYM kararları, AİHM kararları, AB müktesebatı ile uyumlu olması gerek..

Tekrar belirtmek gerekirse, bir düzenleme yaparken, bunun vekil imamları, Diyanet kadrosunu, zabıtaları, diğer kamu kuruluşlarındaki insanların hak kayıplarını telafi edecek şekilde olması gerek. Astsubaylar için ayrı, öğretmenler için ayrı yasal düzenleme olmaz. Tamam bir saniye bile gecikmesin ama, aceleye de getirilmesin..

Bir hak mücadelesinin herkesi kapsaması gerekir.. Yasama, yürütme, yargı, hak aramanın her alanda olması gerekir.. Sadece basın ve STK’lar üzerinden iktidar üzerinde baskı oluşturarak yol almak, her zaman mümkün olmayacağı gibi, bu yol bazan, orta ve uzun vadede olumsuz bir gelenek oluşturabilir..

Her haksızlığa uğrayan ille de bu dünyada hakkını alamayabilir de. Bir din günü var ve herkes o gün hakkını alacak. Bu dünyada kimi hakkını isbatlayamayacak, kimi usul şartlarına takılacak, kimi haklı olduğu halde, birileri bir yolunu bulup haksız olduğu halde haklı çıkacak..

Hak arayışında öncelik kimde olmalı aceba.. Herkes kendi hakkını önceleyecek gibi geliyor bana.. Hatta birileri kendi potansiyel hak taleplerini başkalarının somut hak taleplerinden daha önce de görebilir..

Aslında bu tartışmalar asla tam olarak bitmeyecek ama, hükümet, darbe dönemlerine ilişkin hak talepleri ile ilgili (Buna Ergenekon, Balyoz ve Paralel yapı, 12 Eylül, 28 Şubat dahil) belli bir dönem için şikayet ve talep toplasa ve sonra, bunların tümünü kapsayacak, efradına cami, ağyarına mani bir yasal düzenleme yapsa, sanki hükümet de, talep sahipleri de rahat eder.. Hatta, bu talepler barolar, insan hakları kurulları ve dernekleri, hukuk derneklerinde toplanıp, tasnif edildikten sonra da somut örnek ve talepler şeklinde rapor haline getirilerek de hükümete sunulabilir. Nihai başvurular için de bir süre tanınır.. Daha sonra gelenler yargıya giderler..

Hak kaybından doğan kamu zararları, fiilin sorumlularına ve mirasları ile sınırlı olmak üzere varislerine rücû edilerek tazmin edilmeli imkan ölçüsünde.. Yapanın yanına kâr kalmamalı.

Birtakım mağduriyetlerin trajik boyutunu, aile içinde sebeb olduğu sorunları biliyorum. Buna rağmen herkesin daha anlayışlı, sabırlı ve ölçülü olması gerektiğini düşünüyorum.

Selâm ve dua ile.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi