'Menderes'e dua etmeyenin namazı kabul olmaz'
27 Mayıs 1960 tarihinde Türkiye’de ilk defa darbe yapılarak Adnan Menderes hükümeti düşürüldü. Darbe sonrası birçok kişi yargılandı, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu anayasa muhalafet ettikleri gerekçesiyle idam edildi. Ancak idam edilmelerinin asıl sebebi Müslüman olmalarıydı.
Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu anayasaya muhalefet ettikleri için değil, Müslüman oldukları için idam edildiler.
Ali Haydar Efendi babamız “5 vakit namazında Adnan Menderes’e dua etmeyenin namazı kabul olmaz” buyururdu. “Adnan kuluna yardım et” diye dua buyururdu. İhtilalden sonra o kadar üzüldü ki, huzur bulmadı, dünya kelamı etmedi.
‘TÜRK MİLLETİ MÜSLÜMAN KALACAKTIR’
Rahmetli dedem Cavit Efendi de Adnan Menderes’in dostuydu. Sirkeci’deki dükkânına hep gelirdi. Onlar Konya’da “Türk milleti Müslümandır, Müslüman kalacaktır” dediği için ve Meclis’te “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz” dediği için idam edildiler. Kabirlerini nur eyle Ya Rabbim.
BÜYÜK ÂLİM DEĞİLLERDİ AMA...
Elbette günahları, kusurları vardır. Büyük âlim, şeyh, veli değillerdi. Amma velakin İslam için, Müslümanlar için ezanları yeniden Arapçaya çevirmeleri, mescitleri açmaları ve bu âlimlere, velilere yol vermelerinin hürmetine sen onları af eyle Ya Rabbi. Sen onlara bu zulmü reva gören dinsiz, zalim, kâfirlerin kabirlerini ateş doldur Ya Rabbi. Bir daha böyle işlere cesaret edecek güçlerini bırakma Ya Rabbi. Fazlı kereminle Mısır’daki Muhammed Mursi kulunu da halas eyle Ya Rabbi. Onun da idam kararını iptal eyle Ya Rabbi.
ŞABAN'I ŞERİF ORUCUNUN DİĞER AYLARLA MUKAYESESİ
Bazı hadîs-i şerîflerde ramazan-ı şerîften sonra en üstün orucun muharrem ayının orucu olduğu bildirilmişken, Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in en çok orucunu şabân ayına tahsisinden anlaşıldığı üzere şabân orucu haram ayların orucundan üstündür. Nitekim geride zikrettiğimiz Enes (Radıyallâhu Anh)ın hadîsi buna delalet etmektedir. (sh:47)
Üsâme (Radıyallâhu Anh) haram ayları oruç tutarken Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in, ona:
DAHA KIYMETLİ
“Şevvâl ayını oruçlu geçir” (İbni Mâce, no:1744) buyurması üzerine haram ayları bırakıp, ölünceye kadar şevval ayını tutmuştur. Bunun sebebi ise şevval ayının ramazan-ı şeriften sonra gelişidir.
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in kendisi ise şevvali tutmayıp şabân-ı şerîfi tuttuğundan, şabân orucunun efdaliyeti meydana çıkmıştır.
İnsanlardan birçoğu haram ay olduğu için receb orucunun şabân orucundan üstün olduğu sanmaktadırlar, hâlbuki böyle değildir. Nitekim insanlar nezdinde fazîleti meşhur olan zamanlar, mekânlar veya şahıslardan başkaları onlardan üstün olabilir. İşte şabân orucu da böyledir. Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyete göre: “Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e receb ayını oruçlu geçiren birtakım insanlardan bahsedildiğinde: ‘Onlar şabân orucundan neredeler?’ (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:251) buyurarak” onun daha kıymetli olduğuna
işaret etmiştir.
ÖNCESİ VE SONRASI
Bundan anlaşılmalıdır ki; nâfile oruçların en üstünü ramazan-ı şerîfe yakın olan, öncesindeki ve sonrasındaki oruçlardır.
Nitekim nâfile namazların en üstünleri de farz namazların öncesinde ve sonrasında olan sünnetlerdir ki bunlar farzların noksanlığını tamamlar niteliktedir.
Dolayısıyla teheccüd namazının farzlardan sonra en üstün namaz olduğu bildirildiği halde, bundan farz namazların revâtib sünnetleri istisnâ edildiği gibi oruç hakkında da efdaliyeti bildirilenlerden, ramazan-ı şerîfin öncesinde ve sonrasında bulunanlar hariç tutulmalıdır. (İbni Receb, Letâifü’l- me‛ârif, sh:248-251)
NÂFİLE ORUÇLARI KAZA
Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyete göre: “Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) her ay üç gün oruç tutardı. Bazen bunu tehir ettiği olur, bir birikme olursa bunları şabânda tutardı.” (Taberânî, Heysemî, Mecma‛u’z-zevâid, 3/192)
Tabî ki bu rivâyet: “Pazertesi-perşembeler dışında üç gün tutardı, her ay tuttuğu üç günlerden tutamadıklarını şabânda kaza ederdi” diye anlaşılırsa, diğer rivâyetlerle daha iyi bağdaşmış olur.
Sahih hadîs-i şeriflerde belirtildiği gibi:“Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in tüm amelleri devamlı idi. Nâfilelerinden bir şeyi kaçırdı mı onu kaza ederdi.”
Nitekim: “Namazların sünnetlerinden ve gece namazından kaçırdıklarını kaza ettiği”ne dâir rivâyetler mâlumdur.
İZİNSİZ TUTAMAZ
Şabân ayı girdiğinde, üzerinde tutmadığı nâfile bir oruç varsa ramazan girmeden önce nâfile oruçlarını ikmal ederdi. Âişe (Radıyallâhu Anhâ) da bunu fırsat bilir, kadın halinden dolayı ramazanda tutamadığı farz oruçlarını şabânda öderdi.
Diğer aylarda ise Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ile meşgul olduğundan bu borçları bitiremezdi. Zira kadın kocası yanındayken, ondan izinsiz oruç tutamaz.
Şabân ayına kavuşanların, üzerlerinde nâfile oruçlardan yâhut yolculuk ve hastalık gibi meşrû mazeretlerle geçirdikleri farz oruçlardan herhangi bir şey bulunmaktaysa, bu nâfilelerini iki ramazan arası tamamlamış olmaları için şabân ayında kaza etmeleri müstehaptır.
Üzerinde farz borcu olanın iki ramazan arası süren bir mazereti yokken kazalarını bir dahaki ramazandan sonraya bırakması câiz değildir. (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:257-258)
BİR GÜN ORUÇ
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Kim şabândan bir gün oruç tutarsa, Allâh-u Teâlâ onun cesedini cehenneme haram kılar. Cennetlerde Yûsuf (Aleyhisselâm)a komşu olur. Allâh ona Eyyûb ve Dâvûd (Aleyhimesselâm)ın sevaplarını verir.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/142)
ÜÇ GÜN ORUÇ
Hadîs-i şerifte şöyle vârid olmuştur. “Şabân cehennemden bir kalkandır. Bana kavuşmak isteyen üç gün de olsa onda oruç tutsun.”
(Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/142)
Hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Ramazan ayının orucu için şabân orucu ile bedenlerinizi temizleyin. Her hangi bir kul şabân ayında üç gün oruç tutsa, iftarından önce de bana defalarca salevât okusa, mutlaka Allâh-u Teâlâ onun geçmiş günahlarını bağışlar. Cibrîl bana bildirdi ki; şüphesiz Allâh-u Teâlâ bu ayda üç yüz rahmet kapısı açar.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/142)
AYET-İ KERİME
Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Nur, 24 / 45)
HADİS-İ ŞERİF
“Hz. Cebrail (Aleyhisselâm) bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim.”
(Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140; Ebû Dâvud, Edeb 132; Tirmizî, Birr 28)
ALİMLERDEN ÖĞÜTLER
Yaratan’ın rızasına erme yolunda yapmacık hareketler fayda getirmez, bu yolda yersiz arzu ve boş temenni ile yürünmez. Hele içi başka dışı başka birinin eline hiçbir şey geçmez. Bir de yalancılık ortaya çıkarsa felaket o zaman başlar. Eğer bu hallerin azı sende varsa hemen tövbe et ve tövbeni bozma. Tövbe etmekten ziyade, tövbeyi bozmamak esas hünerdir.
(Abdulkadir-i Geylani Hazretleri)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.