Şirk sadece Allah'ı inkar etmek demek değildir
Zinanın haram olduğu kesin. Hiçbir mezhepte ihtilaf bile yok. Eğer adam “Alan razı veren razı. Ben tecavüz etmiyorum ki. Biz birbirimizle mutluyuz. Bu zina niye haram oluyor ki?” derse kesinlikle şirk olur.
Allah-u Teâlâ her günahı affedebilir. Affedemeyeceği günah yok ama affetmeyeceği günah var. Kendisine ortak koşulmasını bağlamaz. Bunu herkes puta tapmak falan zannediyor. Bunlar şirktir ama şirkin kısımları vardır. Mesela önceden Müslümanken sonra dinden dönse mürtet olur. Bu da şirk. Kişi haram olduğu konusu icma ile sabit olan bir şeyi helal sayarsa bu da şirktir. Mesela şarap gibi. Şarabın haram olduğu kesin. Zinanın haram olduğu kesin. Hiçbir mezhepte ihtilaf bile yok. Eğer adam “Alan razı veren razı. Ben tecavüz etmiyorum ki. Biz birbirimizle mutluyuz. Bu zina niye haram oluyor ki?” derse kesinlikle şirk olur. Çünkü haram olduğu kesin olan bir şeye helal demiş olur.
KIPKIZIL MÜŞRİK
Adam Müslümanım der içinde kâfirliği gizler o münafık olur zaten. Bu da şirke girer. Şeriata inanmamak da şirktir. “Bu zaman da şeriat olmaz” diyen kıpkızıl müşriktir. Nasıl şeriat olmaz? Şeriat Kur’an demektir. Kur’an’ın bir ayetini inkâr hepsini inkârdır. Yani şirk. Yani “Allah’a inanıyorum, dediğine inanmıyorum” demektir. “Allah’a inanıyorum elçisini kabul etmiyorum” demek de şirktir. Hatta mütevatir hadisleri inkâr da şirktir. Mütevatir hadis, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den geldiği sabit olan, kesin demektir. Efendimizin ağzından çıkan bir şeye itiraz edersen kâfir oluyorsun. Bu da şirk oluyor. Çünkü Allah’ın elçisidir. Allah-u Teâlâ “Benim elçime iman edin” buyurdu. Ama tabiki her hadisi inkâr edene kâfir diyemiyoruz.
Bidat ehli olur, Ehl-i sünnetten çıkar. Ama hadis mütevatir ise o zaman ayet gibi sabit oluyor. Yani şirkin böyle kısımlar var. Biz Allah’a inandık, Allah tarafından ne geldiyse iman ettik.
İMAN KALPTE BİTER
İman-İslam ilmihali kitabım yeni çıktı. Bayağı emek sarf edildi. Yaklaşık 140 sayfa itikatla ilgili bölüm var. Şu anda son yaptığım iş o. 800 sayfalık kitabın ilk bölümündeki imanla ilgili meseleleri mutlaka ama mutlaka okuyun. Anlamanız kolay olsun diye daha kolaylaştırarak yazdık. Bunları okursanız, ona göre de ben bunlara inandım dedikten sonra sıkıntı olmaz. Bir insan abdest almasa, namaz kılmasa bile Müslümandır. Çünkü iman kalpte biter. İtikat inanmaktır. “Ben buna inandım” dediğin anda elin, kolun kıpırdamasına gerek yok. İman etmek için kimse hareket yapmıyor ki. Onun için mutlaka okuyun. Çünkü okumadan bilemezsiniz, bilmeden inanamazsınız.
NAMAZ VAKİTLERİNDE HASSAS OLUN
Allâh-u Teâlâ namazlarından ğâfil olanlar hakkında:
“Artık o namaz kılan (münafık)lar için büyük bir helâk (ve sonsuz bir yıkım) vardır; O kimseler ki; onlar namazlarından gaflet edicidirler” (Mâ‛ûn Sûresi:4-5) buyuruyor ki, bu ifâde-i celîle: “Namazlarından ğâfil olanlar, kılıp kılmadıklarını, vaktin girip çıkmasını ve kaç rekât kıldıklarını önemsemezler, kılsalar da Rabblerini akıllarına getirmezler ve tadîl-i erkâna riâyet etmedikleri için tavuk tane toplar gibi süratle kılarlar.
HELAK İLE TEHDİT
Kimileri de namazın farziyetine inanmadıklarından, tek başlarına kaldıklarında hiç kılmazlar” demektir. Görüldüğü üzere Allâh-u Teâlâ bu âyet-i kerîmelerinde namaz kıldıkları halde vakitlerine riayet etmeyenleri büyük bir helak ile tehdit etmektedir.
Nitekim Sad ibni Ebî Vakkâs (Radıyallâhu Anh) Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e bu ayetin tefsirini sorduğunda, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Onlar namazı vaktinden geciktirenlerdir” buyurmuştur. (Ebû Ya‛lâ, el-Müsned, no:822; İbni Cerîr, 24/663; İbni Münzir, no:1081, 2/387; İbni Ebî Hâtim, el-‛Ilel, 1/187, 188; Taberânî, el-Mu‛cemu’l-evsat, no:2276; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 2/214, 215; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, 15/687)
KALP ÖLMÜŞTÜR
Musab ibni Sad (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Babama: ‘Ey baba! ‘O kimseler ki; onlar namazlarından gaflet edicidirler!’ (Mâ‛ûn Sûresi:5) âyet-i kerîmesini hiç düşündün mü?! Hangimiz gaflet etmiyoruz?! Hangimiz aklımızdan bir şeyler geçirmiyoruz?!’ diye sorduğumda, babam: ‘Burada maksat bunlar değildir, ancak vakti geçirmek kastedilmektedir’ diye cevap vermiştir.” (Ebû Ya‛lâ, el-Bezzâr, Münzirî, Heysemî, Reşîd er-Râşid ibni Mustafa, Tahzîrü’l-Müslimîn min terki’s-Salâti an vaktihâ ve tahrîmi terkihâ, sh:9)
Ulemânın beyânı vechile; namazından ğâfil kişi namazı vaktinde kılarsa sevinmeyen, vaktini geciktirse üzülmeyen, ilk vaktinde kılmayı sevap, kazaya bırakmayı günah görmeyen kimsedir. İşte bu hal, kalbin öldüğüne delalet eder.
KIRK SENE YUVARLANIR
Namazı vaktinden çıkaranların tehdit edildikleri “Veyl” azabı ise hafife alınacak türden değildir.
Nitekim Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Veyl, cehennemde bir vadidir ki kâfir bir kimse onun dibine ulaşamadan önce içerisinde kırk sene yuvarlanır.” (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:11712, 1/240; Abd ibni Humeyd, no:922; Tirmizî, no:3164; İbni Ebi’d-dünyâ, Sıfatü’n-nâr, no:31; Ebû Ya‛lâ, el-Müsned, no:1383; İbni Cerîr, 2/165; İbni Ebî Hâtim, no:798, 1/153; İbni Hibbân, no:7467; Hâkim, el-Müstedrek:2/507, 4/596; Beyhakî, el-Ba‛s, no:512-513; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr:1/433)
Namazı kıldıkları halde vaktini geciktirenler böyle tehdit olunuyorsa ya hiç kılmayanların hali nice olur?!
Ayet-i Kerime
“Sonunda peygamberlerimizi ve îman edenleri kurtarırız. İşte böyle, üzerimize bir borç olarak mü’minleri kurtarırız.” (Yûnus, 103)
Hadis-i Şerif
“En üstün ibadet, kurtuluşu beklemektir.” (Deylemî, hadis no: 1426; Münâvî, II, 44, Aclûnî, II, 239)
Alimlerden Öğütler
Şaka heybeti kıran afettir, minnet cömertliği yıkan felakettir. Konuşursan doğru söyle, söz verirsen tut, tatlı konuşmak ve sesle selam sünnet-i kiramdır. (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.