Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Sınırlarımız Tehlikede

Sınırlarımız Tehlikede

Birkaç gün tatilde olduğumdan dolayı bazı gelişmeleri çok yakından takip edemedim. Hoş her şeyi takip etmek mümkün olmuyor. Arapça ifadesiyle ‘in alimte şey’en fatetke eşya/ bir şey öğrensen bile birçok şeyi kaçırırsın!’ Terzi söküğünü dikemezmiş. Tatilden sonra sınırımızdaki durumun vahametini daha iyi kavradım. Kısaca değinmek gerekirse, Kürt örgütler Kürtlerin onda bir nispetinde azınlıkta olduğu Tel Ebyad gibi bölgeleri bile yutuyorlar.

Kantonlarını oldu bitti yöntemiyle birleştiriyorlar ve onun ötesinde el Hayat gazetesinin haberine göre, IŞİD karşıtı sözde Batı ittifakı veya koalisyonu Rakka gibi şehirleri IŞİD’den temizlemek için PYD/YPG’yi hazırlıyor. En azından zihinlerinde yer etmiş temel düşünce bu. Kısaca PYD/YPG, IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonun kara gücü veya ayağı olarak taayyün etmiş bulunuyor. Koalisyon güçlerinin fiili desteği ile PYD/YPG 950 km’lik sınır hattımızın, sınır boyunun 750 km’sini ele geçirmiş bulunuyor. 950 km’lik sınır hattının veya boyunun sadece 100 km’si Özgür Suriye Ordusu tarafından kontrol ediliyor. 50 km’lik bölümü rejimin diğer 50 km’lik bölümü ise IŞİD’in kontrolünde.

IŞİD Kürtlerin ilerlemesi için askeri ve siyasi olarak hülleci rolü oynuyor.  Kimileri de bu misyonunu Truva Atı’na benzetiyor. Sınır boyuna sahip olmak isten PYD/YPG, Kürtlerin dışında kalan unsurları, buraların diğer sakinlerini etnik temizlik olmasa bile tehcir ediyor. Bir adım sonrası da etnik temizlik. Böylece Kuzey Iraklı Kürtlerin 2003 yılında Kerkük ve civarında yaptıkları gibi demografik yapıyı kendi lehlerine değiştirecekler. Bush Kürtlere Irak’ta alan açarken Obama bunu Suriye cephesinde yapıyor! Kürtçüler nüfuslarını stratejik noktalara yığarken diğer halkların nüfuslarını da tehcir edecekler. PKK’nin elinde ‘halkların demokratik tercihi’ herhalde böyle oluyor! Barış diyorlar savaşı kastediyorlar. Halklar diyorlar sadece Kürtleri kastediyorlar. Dostlar alışverişte görsün kabilinden; Hizbullah’ın Sünnileri vitrine koyma gayreti gibi onlar da IŞİD karşıtı Arapları ortakları olarak gösteriyorlar. Tel Ebyad’da, Özgür Suriye Ordusu’nun beraberlerinde olduğu yalanına sarılıyorlar. Demokratlıkları kadar yalan.
Böylece bölgeyi Akdeniz’e kadar açmak ve kantonlar üzerinden özerk ya da bağımsız bir yapıya bürünmek istiyorlar. Barzani’nin bağımsızlık ilan etmesi eli kulağında ve uygun bir vasatı kolluyor. Buna mukabil kendince PKK ve Suriye’deki vassalı PYD uygun vasatı yakalamış bile bunun için var gücüyle yeni Sykes-Picot’nun kendisine has parçasını, ayağını ikmal etmeye çabalıyor. Belki oldu bittide Barzani’yi bile geçerler.   

Kuzey Irak’ta IŞİD’e karşı Peşmerge tavzif edilirken Suriye’de de bu iş Araplar’dan ziyade ülkeyi bölmeye matuf emellerini gizlemeyen PKK/PYD ortaklığına havale ediliyor. Taşeronluğun başını da PKK çekiyor ve ayrılık yönünde yerli ortaklarını biliyor. Böylece farkında olmayarak Türkiye’nin etrafı kalın düşman çit ve duvarlarıyla örülüyor.

Kuzeyimiz İran-Ermenistan gergefiyle sarılı, örülmüş bulunuyor. Böylece Türk dünyasına erişimimiz fiziki olarak engelleniyor. Güneyde ise bir başka örtülü Ermeni-İran ittifakı var. Ya da buna Kürt-Pers ittifakı da diyebiliriz.  PYD veya silahlı kanadı YPG’nin Salih Müslim’den ziyade Ali Memlük’ten talimat aldığı Suriyeli gazeteci Mudar Es’ad gibiler tarafından ifade ediliyor. PYD ve YPG Kürt ırkçılığının kolluk kuvvetleri olduğu halde Suriye devriminin akil adamı olarak nitelendirilen Yasin Hac Salih’i Arap ırkçılığıyla suçluyorlar. Nedeni ise şu: Yasin Hac Salih’in kardeşi Tel Ebyad’dan Türk tarafına geçiyor ve burada Kürtçüler tarafından darp ediliyor, tartaklanıyor. Sosyal paylaşım sitelerinde buna değindiğinden yani kardeşinin Kürtçüler tarafından dövüldüğünü söylediğinden dolayı Yasin Hac Salih’e yükleniyor ve ırkçılıkla suçluyorlar. Ar damarları çatlamış.  Kürtler maalesef ekseriye büyük bir histeriye kapılmış durumdalar. Bundan dolayı büyük felakete davetiye çıkartıyorlar.  İslam ve İslam dünyasının inkişafı önünde en büyük engel haline geldiler. Zira İslam’ın ikinci küreselleşmesinin önünde iki takoz ve engel var. Bunlardan birisi Suriye rejimi diğeri de buna bağlı İsrail’in varlığıdır. Artık herkes oynanan oyunun farkında. Farkında olmayan varsa görmek istemeyişinden.  Bu fütuhatın anahtarı da Türkiye. Onun da önünü Kürtlerle kesmeye çalışıyorlar. Bunu sağır sultan bile duydu (onlarca makaleden biri olarak Serkis Naum’un linkteki makalesine bakılabilir, http://www.alarabiya.net/ ar/politics/2015/06/21).

  Koalisyon onlara çalışıyor. Neden seçimlerden hemen sonra Salahaddin Demirtaş’a önce CNN ardından Hizbullah’ın el Menar kanalı  mikrofon tuttu? Ekranlarını açtı? İkisini Demirtaş ile bir araya getiren ortak amaç nedir? 
Sınırdaki koalisyon! CNN-Menar’ın Demirtaş ortaklığını sınırımızda da wgörüyoruz. Koalisyon güçleriyle İran destekli Esad güçleri PYD-YGP’nin ortakları değil mi? Sınırımızda hepsi aynı kazanda kaynıyor.

 Buradan bakıldığında, Türkiye’nin Kobani’de yanlış yaptığı anlaşılıyor. Hala bazıları Kürtler namına tersi görüşü savunsalar da gerçek bu! Türkiye Kürtçülerin kin birikimine ram olacaktı diyorlar. Türkiye’deki seçim sonuçlarından ve Koalisyon desteğinden başları dönenler ve sınırımızı kevgire çevirenler ve bizi sırtımızdan hançerleyenler okkalı bir Osmanlı şamarını hak etti. İran’ın IŞİD’e yaptığı gibi PYD ve IŞİD’in sınırımızdan uzak durması, belirli mesafeyi gözetmesi için muhtıra verilmeli ardından gereği yapılmalıdır. Bu aynı zamanda Batı koalisyonuna da muhtıra olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi