Büyük Devletlerle Komşu Olmak!
Sınır komşusu olduğumuz en büyük devlet görünüşte İran...
Gerçekten öyle mi?
Türkiye’nin Rusya’yla, Çin’le komşu olmadığını kim söyleyebilir?
Bizimle komşu olmaya can atan (!) dünya hâkimi ABD sırf bu sebeple Saddam’ı devirdi, desek çok mu yanlış bir şey mi söylemiş oluruz?
Biz istesek de istemesek de büyük devletlere komşuyuz! En uzun sınırlara sahip olduğumuz Suriye’deki kirli savaş sözkonusu olduğunda sadece ABD’nin değil, Rusya’nın ve Çin’in de işin içinde olduğunu görmedik mi?
Türkiye sadece coğrafî mevkiinden ötürü değil, tarihî derinliği/ sorumluluğu taşıyan bir milletin ülkesi olduğu için bir dünya devleti konumunda. Mağripten maşrıka birçok ülkeyle, halkla ilişkilerimiz asla sun’i değil. Esastan bağlarımız var. Kardeşlik hukuku hem maddî, hem de manevî olarak geçerli.
Bu yüzden Türkiye Çin’in komşusu... Uygurların içinde bulunduğu durumu bizzat görenler bunun ne demek olduğunu daha iyi anlarlar. Orada Türkiye hep vardır, gizli bir özne olarak. “Türkiye” denilmeyen yerde İstanbul olarak, Ankara olarak vardır...
Biz oraya gidemez olduğumuz zamanlarda, ki şimdi o zamanlardan biri, oradan Türkiye’ye gelenler olur. Tıpkı 1954’te İsa Yusuf Alptekin’in geldiği gibi... Onun kısa süren Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin genel sekreteri olduğunu biliyoruz. Çin’de komünist yönetim oturmaya başladıktan sonra Halk Kurtuluş Ordusu Uygur ülkesine yerleşti ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin sonu geldi, İsa Yusuf Bey 1949’da Keşmir’e geçmek zorunda kaldı. Beş yıl sonra da Türkiye’ye geldi. Asıl melce, sığınak tabiî olarak Türkiye idi...
isa Yusuf Bey’i vefatından bir kaç ay önce, 1995 yazında tanıma fırsatımız oldu. Hazar Şiir Şöleni vesileyle Elazığ’a davetliydik. İstanbul’dan Ahmet Kabaklı ve İsa Yusuf Alptekin de gelmişti. Bu asırlık çınarla epeyce sohbet etme imkânımız oldu.
İsa Yusuf Bey, birkaç yıl önce ilk defa bir Çin Genelkurmay başkanının Türk mevkidaşını ziyarete geldiğini ve Genelkurmay başkanımıza “ekselans çok yakında komşu olacağız” dediğini söylemişti.
Bunun bir lâtife olma ihtimali var elbette. Fakat Çin o sıralar 1 milyar 200 milyon nüfusa sahipti, şimdi 1 milyar 367 milyon... 20 yılda, kaç Türkiye nüfusu eklenmiş Çin’e?
Koca bir kıt’aya yayılmış olan bu nüfus, iktisadî olarak güçlendikçe dünyaya yayılma eğiliminde. Orta Asya’nın zengin enerji kaynaklarından payını almak istemesi de beklenmez bir şey değil. Bunun en kolay yolu, nüfusunun bir kısmını feda etmek pahasına batıya doğru yayması…
Şimdi düşünelim: Çin’in batısındaki devletler: Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan…Tamamı Türkî veya akraba topluluk. Toplam nüfusları ne kadar? En kalabalık nüfus Özbekistan 30 milyon, Kazakistan 17, Azerbaycan 9, Tacikistan 8, Kırgızistan 5.5 ve Türkmenistan 5 milyon… Toplam 75.5 milyon. Hepsi topu topu Türkiye nüfusu kadar bir şey…
Uygurları şiddetli baskı altında tutan Çin, aynı modeli bu ülkelerde uygulayamaz mı? Diyeceksiniz ki bunlar devlet, devletler hukuku var, Birleşmiş Milletler var! Devletler hukuku güçlülere işler mi? İşlese idi, dünya böyle olur muydu?
Daha yakın zamanda Rusya Kırım’ı dünyanın gözünün içine baka baka ilhak etmedi mi?
Çin dünyanın en güçlü ülkesi olmaya doğru yürüyor. Geleceğin dünyasını bu gelişmeye göre düşünmemek ve Türkistan’ın doğusunu işgal altında tutan Çin’in tamamını hâkimiyeti altına alma hamlesini dikkate almamak saflık olur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.