Ramazan-ı Şerif'in vedası
AYET-İ KERİM
(Bu Kur’an) ayetlerini iyiden iyiye düşünüp tefekkür etsinler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (SAD, 29. Ayet)
HADİS-İ ŞERİF
Siz Allah’a Kur’ân’ın emirlerini yerine getirerek yaptığınız iyiliklerden daha değerli bir şeyle Allah’ın huzuruna dönemezsiniz. (Tirmizi)
Ramazân-ı şerîf ayına son derece muhtaç olan bizler şu veda anında ne kadar üzülüp ağlasak yeridir.
Bu mübarek aya veda ederken, bir yandan ramazân-ı şerîf ayımızın kabulü için duaya başlayalım ve bunu
senenin yarısına kadar sürdürelim. Kalan yarısında da bir dahaki ramazân-ı şerîfe kavuşma duasına başlayalım.
Cabir (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazanın son gecesi olduğu zaman, gökler, yerler ve melekler ümmet-i Muhammed’in musibeti için ağlar.” O zaman: “Ey Allah’ın Rasûlü! O hangi musibettir?” denilince, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Ramazânın gidişidir, zira şüphesiz ki onda dualar kabuldür, sadakalar makbuldür, sevaplar katlanmıştır, azap ise uzaklaştırılmıştır.” buyurdu. (Hayâtü’l-kulûb, Osman el-Hobevî, Dürratü’n-nâsihîn, sh:12)
GARANTİMİZ YOK
Mükellef olmadıkları için, ramazân-ı şerîfe hiç ihtiyaçları olmayan gökler ve yerler bizim adımıza ağlarken, bu mübârek aya son derece muhtaç olan bizler şu veda anında ne kadar üzülüp ağlasak yeridir. Tabi ki burada başka bir önemli mesele üzerinde durulmalıdır ki o da, oruçlarımızın, terâvîhlerimizin, fitrelerimizin ve diğer salih amellerimizin kabul olunup olunmadığını bilmememizdir.
Zira bu hususta kimsenin bir garantisi bulunmamaktadır. Bundan dolayı Ali (Radıyallahu Anh)ın, ramazân-ı şerîf ayının son gecesinde: “Ah keşke bilseydim; kabul olunmuş kimse hangisidir ki onu tebrik edelim, reddolunan da kimdir ki ona taziyede bulunalım!” dediği rivâyet olunmuştur. (Yusuf Hattâr Muhammed, en-Nefahâtü’n-nûrâniyye, sh:197)
İbni Mes’ûd (Radıyallahu Anh)ın da şöyle dediği rivâyet olunmuştur:
“Ey makbûl kişi! Sana mübârek olsun! Ey merdûd kişi! Senin de musibetini Allâh-u Teâlâ telafi etsin.”
(Yusuf Hattâr Muhammed, en-Nefahâtü’n-nûrâniyye, sh:197)
İşte bu noktada mübârek ramazân-ı şerîf ayına veda ederken, bir yandan ramazân-ı şerîf ayımızın kabulü için duaya başlayalım ve bunu senenin yarısına kadar sürdürelim. Kalan yarısında da bir dahaki ramazân-ı şerîfe kavuşma duasına başlayalım.
Nitekim İsbahânî (Radıyallahu Anh), Mu’allâ ibni Fadl (Radıyallahu Anh)ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Selef-i sâlihîn, kendilerini ramazân-ı şerîf ayına ulaştırması için Allâh-u Teâlâ’ya altı ay dua ederlerdi. Ona kavuştuktan sonra da, kendilerinden kabul buyurması için yine altı ay Allâh-u Teâlâ’ya duada bulunurlardı.” (Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 2/228)
BAĞIŞLANMA AYI
Bu rivâyetten de anlaşıldığı üzere; geçmiş büyüklerin ömürleri boyunca tüm seneleri ramazân-ı şerîf ile ilgili dualarla geçmiştir.
Biz de burada siz okurlarımıza ve şefaatçimiz olan ramazân-ı şerîf ayımıza Abdülkadir-i Geylânî (Kuddise Sirruhû) gibi büyüklerin selamları ile veda edelim:
Selam sana! Ey sıyâm (oruç) ayı!
Selam olsun sana! Ey kıyâm (terâvîh ve teheccüd) ayı! Selam üzerine olsun! Ey îmân ayı! Sana selam olsun! Ey Kur’ân ayı! Selam sana! Ey nurlar ayı! Selam olsun sana! Ey mağfiret ve ğufrân (bolca bağışlanma) ayı!
ENİS VE YOLDAŞ
Selam üzerine olsun! Ey derecelere erişip derekelerden kurtuluş ayı!
Sana selam olsun! Ey tevbe ve ibadet edenlerin ayı! Selam sana! Ey âriflerin ayı! Selam olsun sana! Ey ibadette gayretli olanların ayı!
Selam üzerine olsun! Ey emân (ve güvence) ayı! Sen günahkârlar için bir engelleme, takva sahipleri içinse enîs ve yoldaş idin. Selam, o yanan kandillere ve parlayan çırağlara! Selam, o uykusuz gözlere ve akan yaşlara! Selam, o hoş kokan mihraplara! Selam, o gözpınarlarını çatlatırcasına dökülen gözyaşlarına!
Selam, o yanık kalplerden yükselen nefeslere! Ey Allâh! Bizleri oruçlarını ve namazlarını kabul buyurduğun, günahlarını sevaplarıyla değiştirdiğin, rahmetinle cennetlerine girdirdiğin ve yine rahmetinle derecelerini yükselttiğin kimselerden eyle!
BAYRAM O BAYRAM OLA
Ey acıyanların en merhametlisi! (Dualarımızı kabul eyle.) Âmîn! Yâ Mücîbe’s-sâilîn! (Abdülkādir el-Geylânî, el-Ğunye li tâlibî tarîkı’l-Hakk’ı Azze ve Celle, 2/27) Fıtır bayramınız mübârek olsun! Bayramınız dostların bayramına ilhâk olsun! Alvarlı Muhammed Lutfî Efe (Kuddise Sirruhû)nun: “Mevlâ bizi affede, bayram o bayram ola” sözleri cümlemiz hakkında vâki ve müyesser olsun! “Âmîn” diyen kuluna Rahmân Teâlâ rahmetiyle muamele buyursun.
“Âmîn”
CÖMERT OLUN
İbni Mes’ûd (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Size mübârek ramazan ayı geldi. Öyle ise onda(güzel)niyet hazırlayın ve onda harcamayı bol yapın.” (Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, no:2595, 2/113; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:23689, 8/466)
Damra ibni Habîb ve Râşid ibni Sa’d (Radıyallahu Anhuma)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“O (ramazân-ı şerîf ayı)nda harcamalarda genişlik yapın.
İSRAF SOFRALARI HARİÇ
Zira şühesiz ki ondaki harcama, Allâh-u Teâlâ yolundaki infak gibidir.” (İbni Ebi’d-dünya, Fedâil-ü şehr-i ramazân, no:24, sh:52, Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:23672, 8/464
Bu hadîs-i şerîflerde geçen harcamalardan maksat, iftar ve sahurda yemek ve yedirmek için yapılan masraflardır ki, bunların hepsi Allâh-u Teâlâ uğrunda hayıra verilen yardımlardan sayılmaktadır.
Ancak fakirler yiyecek bir şey bulamazken, zenginlerin mükellef sofralar kurmak için yaptıkları abartılı harcamalar, israfa kaçacağından dolayı bu müjdeye dahil olmaz.
Ayrıca zenginlerin çağırılıp, fakirlerin istenmediği ziyafetlerde de Allâh-u Teâlâ’nın rızası ve sevabı bulunmaz.
TEHECCÜD
Bazı rivâyetlerde zikredildiğine göre: “Mümin bir kul ramazân-ı şerifte sahura kalktığı zaman, abdest alır, iki rekat da namaz kılarsa, Allâh-u Teâlâ onun ardına yedi saf melek uydurur. Namazı bitirip dua ettiğinde o melekler duasına ‘Âmîn’ derler. Allâh-u Te‛âlâ o kişiye onlar sayısınca sevaplar yazar. Onlar adedince cennette derecelerini yükseltir.
Yine onlar sayısınca günahlarını siler. Sonra da onlar kıyâmet gününe kadar kendisi için dua ve istiğfarda bulunurlar.”(Ebü’l-Ferac İbni’l-Cevzî, Bustânu’l-vâ‛ızîn, sh:319; Ali el-Üchûrî, Fedâil-ü şehr-i ramazân, sh:137)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.