Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

“Akil Adam” meselesi

“Akil Adam” meselesi

"Akil Adamlar Heyeti” içinde yer alan bir insan olarak, terörle mücadelenin tırmandığı bugünkü süreçte, bu heyetin rolünü yeniden değerlendirme gereği oluşmuştur, diye düşünüyorum. 

Üstelik 10 kişinin “Akil Adam” ismini kullanarak muhtevası son derece tartışmalı bir bildiri ile gündeme geldiği görülüyor. İlginç olan şu ki hemen aynı muhtevada ve Paralel medyanın manşetlere çektiği bir bildiri de, “30 aydın” imzasıyla güncelin içine girmiş bulunuyor.

Bu bildirilerin muhtevasına ilişkin değerlendirmeyi yazının ilerleyen bölümünde yapacağım. Ancak öncelikle “Akil İnsanlar Heyeti”nin oluşumu, misyonu ve sonraki süreç hakkında görüşlerimi paylaşmak istiyorum:

-Heyet, katılanların inisiyatifi dışında, Devlet ile İmralı görüşmeleri içinde oluştu. Heyetlerin yapısı karma idi. Farklı görüşlerden seçilmişti. Muhtemel ki  Devlet (Hükümet) adına isimler verilmişti, İmralı (Örgüt - HDP) adına isimler verilmişti. Toplumun farklı kesimlerine ulaşma noktasında böyle bir karma yapının faydalı olduğu söylenebilir.

-Bir barış süreci başlasın, çatışmalar dursun, ölümler olmasın, analar ağlamasın, temennileriyle yola çıkılıyordu. Bu bir başlangıçtı. Nihayetinde Kürt vatandaşlarımızın mağduriyetleri sona erecek, mağduriyet zemininde oluştuğu iddia edilen terör örgütü de silahı bırakacaktı.

-Sürecin olmazsa olmazı, silahlı yapının sona ermesi idi. Bizler daima, Kürt vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek düzenlemelerin örgütle herhangi bir pazarlığa girmeden, re’sen yapılması gerektiğini ifade ettik. Çünkü bunları örgütle müzakere etmek, örgütü “Kürt temsilcisi” haline getirmek anlamına gelirdi. Bunlar konuşulacaksa bile çok daha geniş bir yelpaze ile konuşulmalı, nihai karar da TBMM’de şekillenmeliydi.

-Olan ne? Olan evet, mağduriyetlerin giderilmesi noktasında ciddi adımlar atılmıştır.  Bunu kimse inkar edemez. Türkiye “Kürt sorunu” konusunda dünkü Türkiye değildir.

-Olmayan ne? Silahlı yapının tasfiyesinin gerçekleşmemesidir.

-Bize, gezilerimiz sırasında -ki biz İç Anadolu’da çalıştık- “Örgüte nasıl güvenilecek, ya silahları bırakmazlarsa” soruları soruldu. Biz de “Ülke güvenlik kuvvetlerini dağıtmıyor, güvenlik ihtiyacı söz konusu olduğunda yeniden devreye girerler” cevabını verdik.

-Şu an gelinen nokta maalesef, “Güvenlik kuvvetlerinin yeniden devreye girmesi gereken nokta”dır.  O noktaya gelinmiştir, çünkü örgüt silahı bırakmamış, hatta bu çatışmasızlık dönemini, ülke çapında etkinliğini artırmak için kullanmıştır. Bu etkinliğin içine, silah yığınaklarının girdiğini istihbarat birimleri söylüyor. Yol kesmeler, kimlik sormalar, haraç almalar, Dağa bir tür “asker alımı” yapmak, illegal yargılamada bulunmak ve seçimleri silah gölgesinde yapmak giriyor. 

-Akil İnsan Heyetleri sadece 2.5 ay çalışmıştır. Ondan sonra herkes kendi işine dönmüştür.  Sürecin sonrası Devlet ile İmralı, HDP ya da örgüt arasında geçmiştir. Soru şu: Örgütün etkinliği bu derece artarken, “Çözüm Süreci hatırına” bir devlet zaafı söz konusu mudur? Ben şahsen, yazılarımda ve konuşmalarımda, terör örgütünün bu süreci bölgede derinleşmek için kullanabileceği ihtimaline dikkat çektim, sonra yargılama - yol kesme - Dağa eleman götürme hadiseleri yoğunlaştıkça büyüyen tehlikeye işaret ettim.

-Bugün “Derinleşmiş bir terör olgusu”nun görüntüleri ile karşı karşıyayız. Bir muhasebe yapıldığında süreci yürüten devlet ve siyaset kadrolarının olan biteni görme ve tavır koyma noktasında geç kaldığını, ihmallerin olduğunu söylemek kaçınılmazdır. Şimdilik buraya nokta koyalım.

-Gelelim “Akil İnsan” titrini kullanarak bildiri yayınlayan 10 kişilik heyete. Hemen söyliyeyim: Bu tavrı etik bulmuyorum. Bu grubun, 10 kişi olarak bildiri yayınlama ve her türlü düşünceyi ifade hakkı var kuşkusuz.  Ama gölgesi diğer heyet üyeleri üzerine düşecek bir isim kullanma tavrı etik değil.

-Açıklamalarının muhtevasına gelince o da HDP dilini andıran bir nitelik arzediyor. “Silahlar derhal susmalı, çatışmazlık haline dönmeli.” Bu, terörü görmeyen, teröre tavır koymayan, güvenlik güçlerinin operasyonlarıyla örgüt cinayetlerini eşitlemiş bir yaklaşımdır. “30 aydın” imzasıyla yayınlanan Paralel medyaya manşet olan bildiri de aynı muhtevayı taşımaktadır. Evet, etik bulmuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ahmet Taşgetiren Arşivi