Askeri Operasyonlar Yan Tedbirlerle Desteklenmeli
Demokrasilerde problemleri çözmek için önce halkın ikna edilmesi gerekir. Toplum tarafından destek görmeyen hiç bir politika başarılı olamaz. Bunun için son yıllarda çeşitli medya araçları kullanılarak rızanın imali yoluna gidilmiştir. Önce bir politikaya karar verilir sonra halkın rızası üretilir.
Buna ister mühendislik ister başka bir şey deyin dünyada uygulama böyledir. Aslında halkı olaya dahil eden yine siyasetçilerin, toplumun önünde gidenlerin gayretleridir. Çağımız bir nevi imaj oluşturma çağıdır. Medya toplumu etkilemede o kadar etkili bir araç haline gelmiştir ki iyiyi kötü, kötüyü iyi göstermek mümkündür.
PKK’ya yönelik yeni politika da halkın bir şekilde ikna edilmesi gerekir. Ani ve keskin dönüşler toplumda ciddi güvensizliklere yol açar. Bunun yolu her şeyi olanca çıplaklığı ile halkın önüne götürüp gerçeği görmesini sağlamaktır.
Geçen yazımda PKK’nın üç yıl boyunca hiç bir taahhüdünde durmayarak nasıl sabır taşını çatlattığını yazmıştım. Öyle ki gittiğimiz her yerde ülke nereye gidiyor sorusu ile karşılaşıyorduk. PKK ve onun hempaları tedbiri elden bırakmış açık açık Kürdistan’ı inşa etmekte olduklarını söylüyorlardı. Hiç bir terör hareketi yan destekler olmadan başarıya ulaşamaz. Aslında terör başarıyı zorlaştıran tepki ve dirençleri harekete geçiren bir unsurdur. Etnik bir hareketin hedefe varması birçok yan destekle mümkündür. Siyaset kurumunun plansızlığı, iç kavgalar, toplumun öz güvenini kaybetmesi, ülkeyi yönetenlere itimatsızlık bunların başlıcalarıdır.
Son yıllarda kabul edelim ki terör çok büyük mesafe aldı. Dünyada bu işlerin nasıl yürüdüğü dikkate alınmadan atılan adımlar geri tepti. Bu mesafeyi PKK tek başına almadı. Bilhassa siyasetten, medyadan, dış güçlerden aldığı destek belirleyici oldu. PKK ile gerçek anlamda mücadele edilmek isteniyorsa onu besleyen bütün kanalların kurutulması gerekir. Bir deliği tıkayıp beş deliği açık bırakarak terörle mücadele edilmez. operasyonların yanına mutlaka onun gücünü kıracak, psikolojisini bozacak, umutsuzluğa sevk edecek tedbirlerin alınması lazım. Aksi takdirde sadece bir kaç teröristi öldürmüş, etrafını düşman etmiş olursunuz. Bu tip mücadeleleri akamete uğratan en önemli unsur moral motivasyonlarını bozmak, asla hedefe varamayacaklarını göstermek, terör devam ettikçe kazanımlarını kaybedeceklerini ortaya koymaktır.
Peki ne yapılabilir sorusunu duyar gibiyim, yapılabilecek çok şey var. Bunları bir kaç başlık altında toplamak mümkün.
• Yer isimleri coğrafyanın tapusudur. Kürtçe isim o yerin tapusunun o dili taşıyanlara ait olduğunu gösterir. Güneydoğuda yer isimlerinin yüzde doksanı Türkçe. HDP’li belediyeler isimlendirmenin önemini kavradıkları için yoğun bir isim değiştirme faaliyeti yürütüyorlar. Bunun önüne geçilmesi, bu hakkın Belediyelerin elinden alınıp valiliklere verilmesi, il ilçe gibi isimlerin ise bakanlar kurulu tasarrufuna bırakılması ile mümkündür.
• Son yıllarda HDP’li belediyeler cezaevi çıkışlı veya çocukları dağda olanları ödüllendiren bir işe alım mekanizması oluşturdular. Bir çocuğunu dağa gönderen öteki çocuğuna belediyelerden kolayca iş imkanı sağlayabiliyor. Bu da terörün belediyeler kanalıyla beslenmesi demek. Bunu engellemek için belediyelere eleman alınırken alımların merkezi sistemle yapılması şarttır.
• Teröristin en önemli moral kaynağı kendisinden bahsedilmesi bir kahraman gibi kutsanmasıdır. Bir militanı dağa bağlayan en çok göreceğini umduğu saygıdır. Dolayısıyla terör ve teröristi kutsayan yayın ve söylemlerin önünü alacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekir.
• Terörü besleyen kaynaklardan biri kaçakçılıktır. Terör örgütü bu işten büyük gelirler elde etmektedir. Keza vergilendirme yoluyla toplanan paralar büyük bir yekünü bulmaktadır. vatandaş hep kaçakçılığa muhtaç olmaktan kurtarılmalı hem de kamu düzeni sağlanarak örgüte para toplamanın önü alınmalıdır.
Büyük şehir yasası değiştirilerek Büyük şehir merkez ilçe sınırlarına indirgenmelidir.
• PKK’nın çözüm süreci boyunca yaptığı eylemler, örgütsel faaliyetlerin bir çetelesi çıkarılarak topluma takdim edilmelidir. HDP durup dinlenmeden iktidarın masayı tekmeleyen barış istemeyen taraf olduğunu iddia etmektedir. Oysa o masa defalarca PKK tarafından devrildi, korucu öldürülerek devrildi, yol keserek devrildi, militan toplayarak devrildi, Kobani’de 50 vatandaşımız öldürülerek devrildi, bunların tek tek anlatılması lazım.
• Bölgede görev yapacak bürokratlar dikkatlice seçilmeli mümkünse her bölge farklı illerden gelen bürokratlarca yönetilmelidir.
• Tv ekranları barış ve demokrasi adı altında alenen bölücülük yapan, fitne çıkaran yayınlara kapatılmalı, örgütün sesi olarak görev yapan gazeteci, yazar görünümlü kişilere kapatılmalıdır. Çözüm süreci boyunca neredeyse TV’lerde sadece PKK projesini dillendirenler konuşturularak kafalar karıştırılmış, toplum neye inanacağını şaşırır hale getirilmiştir. Bu ve buna benzer onlarca siyasi, ekonomik, hukuki, sosyolojik, psikolojik yapılması gerekenler vardır. Acilen hayata geçirilmelidir.
Bu ve benzeri düzenlemeler askeri alanda verilen mücadelenin boşa gitmemesini sağlayacak, netice alınmasını kolaylaştıracaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.