Yasin vardı; Önder, Lugano’nun yanında stoper olarak yoktu. Hayret! Ya Önder futbolu unutmuş, çok formsuz; ya da Aragones, Zico gibi bu oyuncuyu şimdiden silmiş.

Savunmada Yasin, öylesine hatalar yaptı ki, seyreden Fenerliler’in yüreğini ağzına getirdi. Lugano’yu görev anlayışı içinde beğendim. Gökhan Gönül de çok iyi değil; ama iyiye yakındı. Porto’nun Lisandro ile kazandığı ilk golde savunmadaki paylaşım hataları, Volkan’ın pandomim ustası gibi sessiz kalması, daha maçın ilk çeyreğinde Fener’in 1-0 geriye düşmesine neden oldu. Ardından Lucho’nun ikinci Porto golü gelince ‘Eyvah; Fener, bu oyun başlangıcı ile galiba skor yiyecek rakibinden’ dedik.

Savruk görüntüsüne rağmen, soldan Uğur, iyi ataklar yaparak, Porto sağ kanadını hayli zorladı. Yapmış olduğu bir ortada ise önce Alex’in kafa şutu kaleciden döndü, ardından dönen topu Güiza, iğne deliğinden geçirir gibi ağlara yolladı. Bu golle umutlandık; ama yazık ki Fener, savunmadan oyuna iyi başlamayıp, orta sahada da çok top kaybı yapınca rakibinin ekmeğine yağ sürdü.

Emre gibi top tekniği yüksek bir oyuncunun bu kadar pas hatası yapmasını kabullenemiyorum. Maldonado, Alex, Emre üçlüsünün al gülüm ver gülüm top alışverişleri, hücumda baskı kurmamızı frenledi.

Güiza’nın pres yapması, attığı golle birlikte artılarıydı. Eğer Fener, rakibinin skora razı oynadığı dönemde hücumda çoğalmayı düşünüp, daha çabuk pozisyon üretme düşüncesinde olsaydı, skor böyle olmazdı. ‘İyi’ dediğim Lugano öyle bir hata yaptı ki gole davetiye çıkardı. Korkak bezirgan, ne kar getirir ne ziyan misali; Fener de 3-1’e boyun eğmek zorunda kaldı.