Sisi’nin Holokostu
Rabia ve Nahda meydanlarında eşi görülmemiş toplu kıyım ve katliamın ikinci yılını da geride bıraktık. Bununla birlikte kimileri bu meselede Sisi’nin sahasını aklamaya çalışıyorlar. Sözgelimi, Selefi Nur hareketinin ileri gelenlerinden Yaser Bürhami, Nahda ve Rabia meydanlarında ölenlerden Sisi değil de burada oturma eylemi yapan Müslüman Kardeşlerin sorumlu olduğunu ifade etmektedir. Sorumluluk Müslüman Kardeşler’de demektedir. Demek ki siyasi muhalefet ve farklılaşma insanı bu raddeye getiriyor, insanlıktan çıkartıyor. Bu nedenle Yaser Burhami gibiler Mürsi’nin her yaptığından yaka silkerken Sisi’nin yaptığı her şeyi katliam dahi olsa kabulleniyor, alkışlıyorlar. Buna mazeret de uyduruyorlar. Halbuki, işin doğrusunu Sisi yanlısı olduğu halde içeri alınan Tefik Ukaşe’nin annesinin bu vadide söyledikleridir.
Sövmek isnadıyla, suçlamasıyla birlikte polis tarafından gözaltına alınan Firavunlar Kanalı kurucusu ve sahibi Tevfik Ukaşe’nin annesi gözaltındaki oğlu Tevfik’i ziyareti sırasında bir cümle söylüyor ki Bürhami’yi nakzediyor ve çürütüyor. Oğlum Ukaşe bu muameleyi Müslüman Kardeşler’den bile görmemiştir. Meselenin can alıcı püf noktası da burası. Hasım pozisyonundaki Müslüman Kardeşler bütün sövgülerine rağmen Ukaşe’nin üzerine gitmiyor ve hiçbir işlem yapmıyorlar. Bu da onun gibilerinin sövgüsünü artırıyor. Belki de Müslüman Kardeşlerin yıkılması bundan oldu. Caydırıcılıkları kalmayınca herkes üzerlerine çullandı. İktidarı döneminde Mürsi’ye sövmek basının birinci işlevi idi, alışkanlıkları arasına girmişti. Hiçbir işlemle de karşılaşmıyorlardı. Bu da onlara cesaret vermiş veya cesaretlerini artırmıştır. Mürsi muhalif basın ve yayın organlarına ilişmezken darbe sonrasında İhvan yanlısı basın yayın organları bir gecede toptan kapatılmıştır. Hatta yurtdışında faaliyet gösterenlere de uzanmaya çalışılmış ve yıllardır Mısır dışında yaşayan Ahmet Mansur gibilerini de susturmayı denemişlerdir.
Türkiye’de de iktidarın çok yumuşak olması sözgelimi PKK ve yandaşlarını azdırmıştır. Nahda katliamı yıldönümü nedeniyle bazı Mısırlılarla sohbet ederken, Müslüman Kardeşler ileri gelenlerinin büyük kısmının ordunun kendilerine Esad’ın halkına veya Suriye ordusunun halka yaptığını yapmayacağını sandıkları ve buna kendirini inandırdıkları gündeme gelmiştir. Lakin Sisi, 14 Ağustos 2013 günü gün boyu fasılasız ve soğuk kanlı bir biçimde katliam yapmış ve Rabia ve Nahda meydanlarını Mısırlıların deyimiyle ‘selhane’, insan mezbahasına çevirmiştir. Bir Mısırlı arkadaşın deyimiyle Sisi rekorunu kırmış ve kendi holokostuna imza atmıştır. Mürsi’ye firavun yakıştırması yapanlar ‘yetmez, 20 bin kişi öldürülmeliydi’ şeklinde tempo tutmuşlardır.
BM heyeti Şam’da inceleme yaparken hemen Şam’ın varoşlarında olan Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahlar kullanan Esad güçleri 20-21 Ağustos tarihinde (2012) çoluk çocuk demeden yaklaşık 1300 kişiyi öldürmüştür. Sisi ise bir günde Esad’ın rekorunu egale etmek için iki meydanda holokost tarzı katliam gerçekleştirmiş ve resmi verilere göre bir çırpıda 1150 kişiyi öldürülmüştür. Gayri resmi veriler ise en azından 5 bin rakamından bahsetmektedir. Mısır Hukuk ve Özgürlükler Koordinasyonu’nun yayınladığı verilere göre Nahda ve Rabia katliamlarından bugüne (iki yıl içinde) yaklaşık 2799 kişi öldürülmüştür.
*
Rakamlar konusunda farklı değerlendirmeler olabilir. Bununla birlikte dünya çapında ve tarihinde 12 ile 16 saat arasında bu kadar insanın öldürüldüğü zamanlar az olmuştur. Srebrenitsa katliamı veya Doğu Guta’ya yapılan kimyasal saldırı gibi. Müslüman Kardeşler hareketi kendi ordusundan bu kadar beklemezken ordu Suriye rejimini aratmamıştır. Sisi, Esad’a özenmiştir.
İkinci yıldönümünde Nahda ve Rabia katliamları her yerde anıldı. Moritanya gibi ülkelerin yanında Türkiye’de de üzüntü ve keder ile yad edilmiştir. A Haber Rabia lehinde gösterilere tanık olan Saraçhane Parkı’ndan canlı yayın yaptı ve orada Mısırlı eski Tanıtım Bakanı Salah Abdulmaksut, Mehmet Akif Ersoy ve Kemal Öztürk ile bendenizin katıldığı bir değerlendirme programı yapıldı. Ardından da Ali Emiri’deki Rabia Platformu’nun düzenlediği anma gecesine katıldık. Birbirinden değerli konuşmacılar günün mana ve ehemmiyetini dile getirdiler. Holokosta mukabil 14 Haziran 2013 gününün gerçek bir melheme/destan olduğunu ifade ettiler. Mürsi dönemi milletvekillerinden Adil Raşid konuşmasında Türkiye’ye şükranlarını sundu. Türkiye’nin Salahaddin’in ülkesi olduğunu ve bugünlerde siyasi daralma yaşasa da ileride ve yakın gelecekte dünyaya yön vereceğini söyledi. Dünya mazlumlarıyla birlikte dünyaya nam, şan salmalı ve nizamat vermeliyiz. Mazlumların sığınağı olan Türkiye buna namzettir. Batı’nın İslam dünyasında demokrasiye ilgisi, karşı sahada azınlık üretmek ve nifak türetmekten ibarettir. Arap Baharı bunu ispat etti. Sisi’nin yaptığını Mürsi yapsaydı tefe koyarlardı. Son olarak; Sisi cuntasının yanlışları muhaliflerin de doğruları arttıkça darbe rejimi kuşkusuz eriyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.