Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Güvenlik güçlerimiz kafirlerle harp ediyor

Güvenlik güçlerimiz kafirlerle harp ediyor

Bu askere, polise şehit demeyen “Hocayım” diye geçinen bazı kişiler var. Selefi, Vahhabi kafası. Asker, polis Müslümanın çocuğu. Müslüman adam milletin canının, malının güvenliği için, asayişi temin için vazife yapıyor. Görevi başında ölüyor. “Yok, bundan şehit olmaz” diyorlar. Nasıl şehit olmaz yahu? Zulmen öldürülmedi mi bu? Haksız yere öldürülmedi mi bu adam? Hadis-i şerifte “Haksız yere öldürülen kişi şehittir” (Nesai, Tahrimü’d-dem: 25, no:4096, 7/117) buyruluyor.

BÖYLE HOCALIK MI OLUR?

Askerin, polisin PKK teröristleriyle mücadelesi tamamen kâfirlerledir. Tamamen Ermenilerle ve Yahudilerledir. Kürtlerle hiç alakası yok. O ayrı bir şey. Askerimiz, polisimiz orada direk olarak kâfirlerle harp ediyor. Ama kapıda nöbet beklerken birisi gelip bomba patlatsa o da şehittir. Çünkü haksız yere, zulümle öldürüldü. Nasıl şehit olmuyor? Böyle hocalık mı olur? Böyle ilim mi olur? Böyle din adamlığı mı olur? Bu kafa değil mi işte “Askere gitmeyin” diyen. Koca Mahmud Efendi Hazretleri, asrın müceddidi “Askere ne zaman gideceğim diye vakit sayıyordum” diyor yahu. Peygamber ocağı bu. “Askere gitme, memur olma, polis olma, şu olma, bu olma” diyorlar. Ne olacak burada? 

DEVLETLE SORUNUMUZ YOK

Namaz kılıyorsak güvenlik lazım. Cuma namazı, bayram namazı kılmak, zikretmek, çocuğumuzu okutmak bütün bunlar emniyete bağlıdır. Güvenlik olmadan hiçbir şey olmaz. Herkes birbirini keser, doğrar. Irz, namus bir şey kalmaz. Sen nasıl “Askere gitme, polis olma” gibi şeyler diyorsun? Kime bırakacağız bu vatanı? Ecdadımızın emaneti bize. Bizim devletle sorunumuz yok. Rejimle sorunumuz olabilir. Rejim, sistem yanlış yapabilir. Gelen adam kanunları yanlış kullanabilir. Yapmadılar mı? Yaptılar. Bunu sadece Kürt’e yapmadılar ki, Türk’e de yaptılar. Ehl-i Sünnete, âlimlere, hocalara yaptılar. İstiklal Mahkemeleri ulemaları, evliyayı kesti. Ama o rejimin sorunu, devletin sorunu değil. Devlet ebed müddet içindir. 

Bin senelik bizim devletimiz, yüz senelik değil ki. 2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılı kutlanacak. O ayrı bir şey. 

Biz 100 senelik bir devlet düşünmüyoruz. Bizim devletimiz ta Alparslan’ın girişinden, 1071’den başlıyor. Kıyamete kadar devam edecek inşallah. Bu millet Müslümandır. 

HANGİ MİRASI REDDEDİYORSUN?

Devlet ayrıdır, rejim ayrıdır, sistem ayrıdır, yönetim ayrıdır, hükümet ayrıdır. Hükümete gelen birisi bir yanlış yaparsa bu devletin yanlışı anlamına gelmez. Şahsın veya o partinin yanlışıdır. Bize ne? Biz devleti niye zedeleyeceğiz. Biz askerlik müessesini, polislik müessesini, emniyet güçlerini niye yıpratacağız? Polislerin tarihi ta Osmanlı’dan geliyor. Asker, ordu Osmanlı’dan geliyor. Kuruluşları, arşivleri Osmanlı’da başlıyor. İtfaiye bile Osmanlı’dan geliyor. Hepsi Osmanlı’dan geliyor. Sen neyi reddediyorsun?! Hangi mirası reddediyorsun?! Sonra gelenler yanlış yapmış olabilirler. Ama yanlış yapmışsa kendinedir. Allah ona sorsun ahirette. Yanlış yapana da rahmet okuyacak halim yok. Ama biz şu anda bu vatana sahip çıkmak zorundayız. “Bırak gitsin” diyorlar. Nereye gitsin, Yahudi’ye mi gitsin? Ermeni mi çöreklensin?

BÖLÜNME OLMAYACAK İNŞALLAH


Bakın Ağrı Dağı’nı almışlar, kanton kurmuşlar. “Ağrı Dağı gitti” diyorlar. Nasıl gider ya Ağrı Dağı? Bu asker, polis varken nasıl gider? Gitmeyecek! Allah’ın izniyle yok öyle bir şey. 

Bölünmek de olmayacak inşallah. Bir vatan evladı çıkar. Aklı başında bir Müslüman sahip çıkar. Allah’ın izniyle bu vatanda, bu ezanlar susmaz, bu bayrak inmez. Biz askerimize, polisimize dua edeceğiz. 
Biz dua ettiğimiz için bize bile reddiye yapanlar var. “Askere, polise niye dua ediyorsun?” diyorlar. Hacılardan, hocalardan var hem de. Bunlar Selefi, Vahhabi kafası adamlardır. Bunlar asla Ehl-i Sünnet olamazlar. Biz dua ediyoruz. Şehitlerimize de okuyoruz. Devam da edeceğiz. 
 

CESEDİM ATEŞLE TUTUŞTU

Muhammed ibni Abdillâh ez-Zâhid (Rahimehullâh) şöyle anlatmıştır: “Dostum Ebû Hafs el-Kebîr vefat etmişti, cenazesini kıldım fakat sekiz ay kabrini ziyaret etmedim. Sonra ziyaret etmek istediğim gece mana âleminde onu, üzüntülü bir halde suratı sapsarı olarak gördüm. Selam verdimse de selâmımı almadı ve benimle konuşmaya başladı.

Ben: ‘Sübhânallah! Benimle konuşuyorsun da selâmımı niçin iâde etmiyorsun?’ diye sorduğumda: ‘Selâma cevap vermek bir ibâdettir. Biz ise ibâdetten kesilmişiz’ dedi.

ALLAH’IN FAZL-U KEREMİ

O zaman ben kendisine: ‘Sen çok güzel yüzlü bir zat idin şimdi niye seni yüzü değişmiş görüyorum?’ dediğimde: ‘Mezarıma konur konmaz, Münker ve Nekîr melekleri gelerek, bana Allâh-u Teâlâ ve Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e imanı sordular, Allâh-u Teâlâ’nın yardımıyla kendilerine cevap verdim. Allâh-u Teâlâ’nın fazl-u keremi olmasaydı buna imkân bulamayacaktım.

Onlar ayrılır ayrılmaz başka bir melek gelip başıma dikilerek: ‘Ey kötü ihtiyar!’ diye hitap edip, günahlarımı ve kötü amellerimi sayıp döktü ve bana bir sopa vurdu ki cesedim ateşle tutuştu. Sonra yılanlar bana sarılıp, beni iyice yemeye başladılar.

Sonra kabrim benimle öyle sözler konuştu ve: ‘Rabbinden utanmadın mı?!’ diyerek beni öyle bir sıktı ki, kaburgalarım birbirine girdi ve mafsallarım kesildi.

BİR GECE HÜRMETİNE

Böylece ben şabân hilalinin göründüğü geceye kadar azap içerisinde kalmıştım ki, o anda yukarı taraftan bir münâdî:

‘Ey (azâbı ile görevli) melek! Ondan (azâbı) kaldır, çünkü o ömründe şabândan bir geceyi ibâdetle ihyâ etmiş, günlerinden bir günü de oruçla geçirmişti’ diye nidâ etti.

İşte şabân-ı şerîf ayının bir gece ibâdeti ve bir gün orucu hürmetine Allâh-u Teâlâ benden azâbı kaldırdı sonra beni cennet ve rahmeti ile müjdeledi. O halde şabân ayının kıymetini bil de sen de benim gibi kurtulasın’ deyip sessizliğe büründü. Ben de bu zuhûratımdan ayılıverdim.” (Zühretü’r-riyâd, Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:235; Hayâtü’l-kulûb, Risâle fî fedâili’ş-şuhûri’l-arabiyyeti ve’l-eyyâmi’l-mübâreke, Süleymaniye Kütüphanesi, Reşîd Efendi, kayıt no:1166, varak:54-55)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi