D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Mümkün Olmayanın Siyaseti!

Mümkün Olmayanın Siyaseti!

Siyaset için “mümkün olanın sanatı” denilir. Tabiî mümkünü imkân dâhiline sokmak da siyasetçinin işidir. Ülkenin son siyaset manzarasına bakınca siyasetle ilgili bu tanımlamanın tersinden okunması gerektiğini düşünebilirsiniz. 

Bir siyasî akımın uzun süren yönetimi, iktidara ulaşamayan muhalif unsurları yeni arayışlara yönelteceğine “bu iktidardan her ne olursa olsun kurtulmamız lâzım” düşüncesine kilitlenince siyaset üretmek imkânsız hale geldi. 

Birisi çıkıyor “seni başkan yaptırmayacağız” diyor...

Bu saçmalık bugünün siyasetinde prim yapıyor, sonuç hâsıl ediyor!

Hâlbuki yaptırmayacaklarınız değil, yapacaklarınız önemli. 

Merhum Turgut Özal o zaman tek olan Boğaziçi Köprüsü’nün gelirlerini satacağını açıkladı. Buna karşı tutucu siyasetin cevabı “sattırmam”dan öteye geçemedi. Tabiî Turgut Özal programını uyguladı, “sattırmam, yaptırmam” cephesini temsil edenler siyaset meydanından silindi. 

Son dönem MHP siyaseti de bir zamanların Halkçı Parti siyaseti gibi. Tamamen yaptırmama, ettirmeme üzerine kurulmuş. Devlet Bey daha seçim akşamı her hangi bir siyasî işbirliğine ve koalisyona geçit vermeyeceğini ilan etti. İlk tekrar seçim ilanını böylece en önce o yapmış oldu. Koalisyon görüşmelerindeki tutumu da bundan farklı değildi. AK Parti ile CHP’yi veya HDP’yi bir araya getirerek muhalefet yapmak, böylece puan toplamak...

Gerçekte bir siyasi parti iktidara gelmek için kurulur. Tek başına veya müşterek kurulacak hükümetlerle bu sağlanabilir. MHP’nin eline böyle bir fırsat geçmişti. İklim de buna müsaitti. MHP Genel Başkanı bunun nasıl olamayacağı üzerine kafa yoracağına, taktik geliştireceğine, olabilirliği üzerinde düşünse idi farklı bir noktada olabilirdik. 

Şimdi şunun arkasına sığınılıyor: Aslında AK Parti veya Cumhurbaşkanı tekrar seçimi kafasına koymuştu, dolayısıyla MHP ne yapsa sonuç değişmeyecekti...

Bu ihtimal hiç mi yoktur? 

Belki de kuvvetli ihtimal budur. Fakat siyasetçiye düşen kendi ihtimalini güçlendirecek bir arayış içinde olmaktır. Eğer kendi ihtimaliniz bundan farklıysa, bunun için çalışır çabalar hatta bu hususta kararlı olanların oyununu bozmaya yürürsünüz. 

Eğer böyle bir oyun kurulmuşsa, bu oyunu MHP bozabilirdi. Benim kanaatim MHP siyasetinin siyasetsizliği bugünkü sonucu doğurdu. 

Tamam, koalisyon kurulamadı, Cumhurbaşkanı’nın seçim kararı ile seçim hükümeti partilerin temsili esasına göre oluşacaktı. Bu geçici seçim hükümetinde temsil edilmekten imtina etmenin neresi siyaset? İki aylık hükümetin icraatla alakası olmayacak. Sadece seçime kadar şekli bir hükümet olacak. Bu hükümetin üyeleri bu arada acaba kaç kere bir araya gelecekler ve bakanları kaç kâğıda imza atacaklar? 

Buradaki strateji AK Parti ile HDP’yi birlikte göstermek/görmek esasına dayanan, yine siyasetten yoksun bir anlayıştı. İşte burada MHP’nin kurucusunun oğlunun tavrı dalgalanma meydana getirdi. Doğru veya yanlış bir siyasi tavır ortaya koydu Türkeş’in oğlu. 

Şimdi nasıl MHP’nin siyasetsizliğini “ihanet” olarak niteleyemezsik, aynı şekilde Tuğrul Türkeş’in tavrını da ihanet olarak damgalayamayız. Tuğrul Türkeş’n bundan böyle Devlet Bahçeli’nin başkan olduğu bir MHP’de işi olmaz. Sonrası ayrı bir fasıl, fakat asıl önemlisi Tuğrul Bey’in milliyetçi kontenjanından AK Parti milletvekili olmasının yolunun açılması... AK Parti zaten bu kontenjandan bir önceki dönemde daha küçük Türkeş’i vekil yapmıştı. Hazret 4 yıl ortalıktan kaybolduktan sonra, tekrar aday yapılmayınca milletvekili olduğu partinin ihaneti üzerine beyanat vermişti. 

Ben varsam, ihanet yok, ben yoksam ihanet diz boyu.” Anlayacağınız MHP her halükârda Türkeşsiz kalmaz! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi