Şimdi Açık ve Tane Tane Konuşun!
Aslında başka bir yazı hazırlamıştım. Iğdır’dan acı haber gelince, o yazıyı bir kenara bıraktım.
Savaşa değil, işine giden polis servisini saldırmışlar. 15 polisi şehid etmişler.
Söz burada bitti elbette.
Bir süre terör örgütünün her işine bir kılıf uyduran, ille de bir bahane bularak aklamaya çalışan ahlâksızların, haysiyet yoksunlarının ve vicdanını üç kuruşa satmışların konuşmasını bekledim...
Bu yazı yazılırken hâlâ biri çıkıp da açıkça konuşmadı.
Dağdakiler zaten konuşuyorlar, bildikleri dille söylemek istediklerini söylüyorlar: “Türkiyeli olmak istemiyoruz. Bölgeyi ele geçirip kendi faşist/komünist idaremizi kurmak istiyoruz.”
Tamam, bunların devlet yönetiminde olmak, Meclis’e girmek, millete şirin görünmek gibi bir derdi yok. Bunlar ötekilerden daha dürüst. Biz asıl ikiyüzlülerden, mürailerden cevap bekliyoruz.
Sizden teröristlerin söylediklerinin tercümesini, tevilini istemiyoruz; onların söylediklerini çok iyi anlıyoruz ve onlara hangi dilden cevap verilmesi gerektiğini biliyoruz. Ve onlara aynı dille cevap vermeyen bir devletin var olamayacağını da çok iyi biliyoruz.
Sözümüz sivil görünümlülere, uzantılara, onların ağzına bakarak onlar gibi konuşan yavşaklara. Partinin önde gelenlerine, profesör kılıklı müptezellere, kadın kılıklı ajitatörlere, vekil seçilip de polisin, askerin güvenlik gerekçesiyle şehre sokmadığı vekilimsi madamalara...
Tercüme ve tevil yerine doğrudan konuşun, 16 askerin şehid edilmesinin insani yönlerini, faziletlerini, erdemlerini anlatın. Hatta şehid edilenlerin sayısının daha fazla olduğunu, TSK’nın bunu gizlediğini söyleyerek yaptığınız işin yüceliğinin bu yüzden daha fazla olduğunu ilân edin.
Böylece Kürtlüğün yüceltildiği gibi, insanlığın da nasıl yüceltildiğini söyleyin. Buna dair bir izahınız varsa biz anlarız.
İsmini seri halinde şerefsizliklerini gördükten sonra sütunumda asla zikretmediğim “eş başkan”: Hadi söyle, “16 asker öldürülünce biz Türkiye partisi oluruz” de! İlaveten “15 polis daha ölürse, insanlığın en yüksek katına yükseliriz” de...”Bir on daha gelirse zirveye tırmanırız” de!
“Haklarımız, özgürlüklerimiz daha genişler” de.
Bize masal okuma, saraydan, gladoydan bahsetme. PKK’yı saray mı yönetiyor, gladyo mu yönlendiriyor?
Biz silahlı efendilerinin ve senin kimlerin emrinde olduğunu biliyoruz. Senin boşuna Kudüs’ü İsrail’e peşkeş çekmediğini biliyoruz, Avrupa ülkelerinde dilinin neden çözüldüğün farkındayız. ABD’den gelen işaretle nasıl coştuğunu anlamakta zorlanmıyoruz.
İhanetin dağla sınırlı olmadığını da biliyoruz. Bu ülkede ihanetin cezasız kalmayacağını da biliyoruz. Elbette vatana ihanet edenlerin hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır.
Tahminimi peşin söyleyeyim: 1 Kasım’dan sonra Meclis’te sen ve yandaşların olmayacak!
Ve bu Türkiye’nin, en fazla da Kürtlerin hayrına olacak. İşte o zaman bütün bu katliamların, teröre destek mesajların gerekli cevabı bulacak ve adalet önünde hesap vereceksin. Eğer Türkiye’de işleyen bir adalet mekanizması varsa, senin hesaba çekilmen kaçınılmaz.
Bunu yazmakla iyi etmedim belki de. İlk fırsatta hamilerine sığınmak için ülkeyi terk etme ihtimalin kuvvetli. Kaçsan da ülkenin vicdanında ahlâksızca işlediği suçlar ma’kes bulmaya devam edecek. Ve elbette ilahî adaletin tecellisini yaşayanlar görecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.