Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Yarışma

Yarışma

Türkiye’yi tanımlamak istedim ve şu sonuçlara vardım. Türkiye yarışmayı sevmiyor. Onun hedefini bir başkasını geçmek olarak değil ona yetişmek olarak tanımlayabiliriz. Hedefimiz yarattığımız, düşündüğümüz bir konuma ulaşmak değil başkalarının geldiği yere gelebilmektir. Önde olmak gibi bir kavramı düşünmek bir yana hayal bile etmeyiz. Aradaki mesafeyi kapatmayı mümkün görmediğimiz için azaltmayı başarı sayarız.


Başkaları bir adım öne gitmek için ne yapmışsa onu yapamaya çalışırız. Bu nedenle diğerlerinin terk ettiğini tekrarlamayı yanlış saymayız. Çünkü onlar bu aşamalardan geçerek öne çıkmışlardır bizim de aynı yollardan geçmemiz gerekir. Kestirme bir yol aramayı riskli sayarız. En güvenli yol diğerlerinin izlediğidir.

Güvenliği statükonun devamı olarak algılarız. Birileri geçmişte savaşarak sınırlar çizmiş, devletler yaratmışsa o yapının aynen devam etmesi gerekir. Değişimin bizi de etkilemesi ve sahip olduklarımızı kaybetme riski vardır. Herhangi bir değişikliğin lehimize olabileceğini düşünmeyiz. Mesela ne konumları ne de onlara yönelik operasyonların nedenleri birbirine hiç benzemese bile Irak ve Gürcistan için de aynı şeyi söyleriz. Bu ülkelerin toprak bütünlüğünü korunmalıdır. Çizilmiş her sınır kutsaldır ve kimse bunu değiştirmemelidir. İçimizde bizimkini de değiştirirler korkusu vardır.

Bütün mücadelelerimiz çok büyüktür. Suriye Hatay’ı alabilir, küçücük bir sol örgüt ülkeyi komünist yapabilir, Asala gibi üç kişiyle bertaraf edebildiğimiz bir örgüt Türkiye’den toprak koparabilir, PKK ülkemizi bölebilir. Çünkü büyük adamlarımız ülkeyi ileri götürür, hainler yıkarlar. Bazen bir tek kişi bile kaderimizi değiştirebilir. Ne dünya şartları, ne örgütlerin güçsüzlüğü ya da gücü sonucu etkilemez. Her şeyi yapan en öndeki bir kişidir.

Günümüze gelirsek herkes ekonomiye borsa, faiz, döviz gözlüğüyle baktığı için biz de peşlerine takıldık ve onlarla aynı dili konuşmaya başladık. Üstelik rakamlar gerçeğin tek ölçüsü olduğu için dış ticaret, büyüme, enflasyon rakamlarıyla başarımızı ölçtük ve geleceğizi tahmin ettik.

Şimdi de iflas eden finans kurumlarıyla, bunun parasal enstrümanlara etkisiyle ilgileniyoruz. Oysa yeni bir dünya kuruluyor ve ekonomide gördüğümüz dalgalanmalar bunun bir parçasından ibaret. Değişmesini istemediğimiz sınırlar, şeklen olmasa bile özünde, değişiyor, bildiğimiz ekonomik kavramlar önemini kaybediyor ve yeni öncelikler gündeme taşınıyor. Çöküş olarak algıladığımız olaylar gerçekte kontrol edilemeyen, öngörülmemiş şeyler değil. Yaşadıklarımızın yeni bir yapı kurulurken, sahayı temizlemek için, eski yapıların yıkılmasından ibaret.

Biz kimseyle yarışmadığımız için, bir adım öne geçip, yeni yapının Türkiye bölümünü inşa etmeyiz. Ayrıca bildiğimiz kavramları yani milli gelir, dış ticaret, borsa, faiz, dövizi bir yana bırakıp onlara yeni roller tanınmasını statükonun değişmesi gibi algılar ve bundan hoşnut olmayız. Önde gidenler her zaman yaptıklarını yapacaklar ve sınırları, kuralları, kavramların anlamlarını değiştirecekler. Çünkü statükoyu onlar belirliyor sizi de onu korumakla görevlendiriyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi