Şimdi fitne zamanıdır!
Bu işlerde kimseye güvenmeyeceksin. Baban da olsa.. Ve dahi kendi nefsine de.
Onun için eskiler, dua ederken; “Bizi bize bırakma Rabbim” derler..
İnsan dediğin, Rahmanî ve Şeytanî sıfatlarla donatılmıştır..
Kamu malı yönetenler, cam evde oturmalı ve cam evde oturanların başkalarının evlerine taş atmamayı öğrenmesi gerekir..
Sonuçta bugün gelinen noktada durum ortada..
Bakın, para, kadın, silah ve koltukla şaka olmaz.. Çıplak kadın, cüzdandan çıkmış para, kınından çıkmış silah ve boş kalan koltuk tehlikelidir.
Bakıyorum da belediyelerde birçok makam vekaletle yönetiliyor.. Oysa ne büyük tehlike.. Gel de anlat! Bir yandan başkan bir şekilde, yerinde eğreti duran o adamı parmağında kukla gibi oynatır, öte yandan o makamda gözü olan adam, başkana karşı 40 takla atarken, baştaki adama 40 hile, 40 iftira fırlatır..
Yıllardır bu durumda tutulan koltuklar var..
Mal, mülk, para için kardeşlerin bile birbirinin gözünü nasıl oyduğunu bilmeyen var mı?
Müslüman çevreler de dahil, miras taksiminde ellerin nasıl titrediğini bilen bilir..
Bir de daha önce halim-selim bir adamın eline iktidar asasını verin bakalım, bakın ne yapıyor.. Bab-ı âli’den geçince görün siz bir de o halim selim adamlar, nasıl ceberrut kesilirler.. Küçük dağları sanki onlar yaratmıştır!.. Ayakları yerden kesilir. Aşağıdan bakınca nasiyeleri görünse de, o, kendini başı göklere yükselen küçük bir tanrı sanır.. Oysa alçaldıkça alçalmışlardır..
Mal, iktidar ve şöhret bataklığında debelenenlerin hemen tümü biraz psikopattırlar.. Büyük ihtimalle cinsel sapkınlıklarla malûldürler.. Fuhşiyat ve menhiyat iliklerini kemirir.. Hayatları bir “kumar”dır onların..
Helalinden kazanıp, zühd ve takva içinde yaşayanlar ve mallarını helal şekilde kazanıp harcayan pek az kişiyi istisna olarak tutmak gerek..
Özellikle de bizimkiler, sonradan mal, şöhret, iktidar sahibi oldukları için zaman zaman hapur hupur yerken üstlerine, başlarına döküyorlar..
İktidar, servet ve şöhret, işte böyle fitneye dönüşür. İşte Allah (cc) böylece bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. İktidar ve servet bazan bizim için, her zaman kurtuluş vesilesi değil, dua ile istenen bir belaya da dönüşebilir.. Ve siz servet ve iktidara kavuştuğunuzda, dün size karşı kılıçlarını çekip “topyekun savaş” başlatanlar, bir gecede “hidayete erip(!)” aranıza karışabilir. Beyaz Türkler sakallarını sizin sakallarınızdan daha fazla uzatarak önünüze geçebilirler..
Daha onların ortaklarından, gelinlerinden, damatlarından, oğullarından, kızlarından, torunlarından çekecekleri var. Haram rızıkla ihya olunmaz, saadete erilmez.. O kataloglarındaki manken kızlara benzerse bir gün kızları, torunları, gelinleri kimsenin şaşmaması gerek..
Derler ya “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”.
Neyse ki bizimkilerinkini Allah (cc) hemen yüzlerine vuruyor.. Allah (cc) kendi adına ve kendi dinini kullanarak ahlaksızca yollara sapanların foyalarını çabuk çıkartır..
Zaten bu işin sonunda yaptıklarının sonuçları bir gün gelecek, önlerine konacak.. Gizlediklerimiz ayan-beyan ortaya çıkacak. İşlerimiz sonucu ya kendi sırtımızda kendi cennetimize tuğla, ya da kendi cehennemimize kendi sırtımızda odun taşımış olacağız..
İktidar, servet, şöhret işe yaramayacak.
Ne çabuk unutuveriyoruz ahirete iman edenlerden olduğumuzu ve din gününün hesabını..
Bizimkiler hakkında olumsuz bir iddia gelince önüme, “Böyle bir şey olmaması gerekmez mi” diye düşünüyorum. Ama yine de, eğer o şey ahval-i şahsiyeden ibaret değilse, işin aslını araştırma gereği duyuyorum. Çünkü kol kırılıp yen içinde kalınca kollar kangren oluyor, çolak kalıyor.. Başkalarının zaten fikri, zikri, eylemi, hali belli. Onlardan bir güzellik görünce de, “fıtratlarında temiz kalan bir şeyler var demek ki”, diye ümitleniyorum.. Hem zaten, fasıklar bize bir haber getirdiklerinde hemen inanmamamız gerekmez mi?. Yine de, güvenmek güzel de olsa, kontrol etmek daha da güzel olsa gerek! Sonunda olmaz olmaz, deme, olmaz olmaz!
Ama zaten onlar yasak olan ne varsa onu savunmuyorlar mı?
Müslümanın marufu bellidir. Münkirlerin marufu da bellidir.. Fahişenin fuhşu, malumu ilamdan başka nedir ki!
İşte asıl sorun da burada, doğru gözüküp eğri iş yapanların vay haline..
Bakın, aile yapımız çatırdıyor. Daha önce de yazdım. Evlilik yaşı yükseliyor, evlenme sayısı azalıyor, boşanma artıyor, evlilikte mutluluk katsayısı düşüyor. Çocuklar mutsuz ve aile içi geçimsizlik oranı yüksek.. Psikolojik sorunlar hızla artıyor..
Hem erkek ve hem de kadın açısından fuhuş bir felaket halini aldı.. Herkesin bir yöntemi var.. Fuhuşa bulaşmışsanız, alkol ve kumar onun ardından gelir.. Bakın Allah (cc) gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da, kalbinizden geçenleri de bilmektedir..
Bakın Sisi-İdiz hikayesine. Tarikatlara yönelik çalışıyorlar. Herkes her yerde, kimin ne olduğu belli değil. Ergenekoncu diye yakalananların Hizbuttahrir oldukları ileri sürülüyor. Çete her yere sızıyor.. Birileri şeyhlerin, müritlerin kapısını çalıyor.. Melek maskesi takmış şeytanlara karşı dikkatli olalım..
Hani Sisi gözaltına alındı ya, bir sürü sanatçı, iş kadını, iş adamı, politikacının, gazetecinin sex kasetleri de polisin eline geçmiş. Tekrar söylüyorum, bunlar her yerde varlar.. Berbat bir durum!
Kim bilir kimlere şantajlar yaptılar bugüne kadar. Kimlere şantaj yapmaya çalışıyorlardı..
Malum Media kılıçları çekti. Hele şu bayram geçsin, onlar da siyasetçi, bürokrat, kim önlerine çıkarsa sex kasetlerini ekrana taşıyacaklar.. Meydan çamur gölüne dönecek.. Kurtlar vadisi kirli çamaşırlarla dolacak..
Ergenekon böyle sürüncemede kalmaya devam edecek olursa, görün bakın daha neler olacak..
İşin aslı ne biliyor musunuz? “Biz zalimlerden olduk” ve “Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.”
Şimdi şu soruyu sormanın tam zamanı: İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım! Hayat devam ediyor ve biz imtihandayız.. Zamanlardan fitne zamanı! Medianın sirk çadırında, konkav ve konveks aynalar arasında hainlerin kahraman, kahramanların hain ilan edildiği bir zamanı yaşıyoruz..
“İman ettik” dedik diye, hemen yakamız bırakılıvermeyecek! Hz. Ali zamanında Mekke’de yaşayıp cehenneme gitmek mümkün olduğu gibi, Stalin zamanında Moskova’da yaşayıp Cennete gitmek de mümkün.. Nerede ne zaman olduğumuzdan önce ne yaptığımız önemli..
Herkes yaptığının karşılığını görecek.. “Miskale zerretin” ölçeğinde..
Rabbim bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hakta toplanmayı nasib et, nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil!
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.