Söylediklerimde Allah için bir yanlış yok
O zaman o darılıyor, öbür zaman diğeri darılıyor. Bana ne! Biz kitabın ortasından konuşacağız.
Din karı-kocalıktan ileridir. Din ana-babalıktan ileridir. Din paradan-menfaatten ileridir. Senin dinin etinden,
canından, kanından ileridir.
DARILAN YATAGINI AYRI SERSiN
Humeyni’nin aleyhine konuşunca
“HÜDA-PAR sana darılır” diyorlar. PKK’ya çatınca IŞİD’ciler seviyor, IŞİD’e çatınca PKK’lılar seviyor. Beni hiç alakadar etmez. Bu milletin hepsinin istediğine göre konuşmak mümkün değil. Doğruyu konuşacaksın, seven sever, sevmeyen sevmez.
IŞİD’e çatıyorsun Vehhabiler sana kızıyor, PKK seni seviyor. PKK bir ara beni çok sevmeye başlamıştı IŞİD’e çattığım zaman. PKK’ya çatıyorsun. Bu sefer PKK’cılar, HDP’ciler beni sevmiyor.
E ben ne yapayım, PKK Ermeni, Yahudi. PKK Kürt değil ki. Bunlar Ermeni, Yahudi. Camiyi yasaklıyor, namazı yasaklıyor. Dünya kadar haberler var.
Ezanları durdurmuşlar. Millete ne zulümler ne eziyetler yapıyorlar. Cami cemaatlerine, hocalara, şeyhlere, seydalara ne zulümler yapıyorlar. Bu adamlar Marksit, Leninist bir zihniyet. Bunlarda din, iman yok.
KANLARI YERDE Mİ KALSIN?
Bunlar beni sevmiyorlar diye ben hakkı söylemeyecek miyim?! Askerin, polisin kanı akıyor, şehit oluyor ben onların kanını yerde mi bırakacağım yani.
Doğruyu nasıl söylemeyeceğim?! Bu milletin hepsinin istediğine göre konuşmak mümkün değil. Sen doğruyu konuşacaksın, seven sever, sevmeyen sevmez. Seven Allah için sever. Sevmeyen şeytanın yoluna razı etmek için beni sevmez. Yoksa Allah için beni sevmemek diye bir şey olmaz. Benim söylediklerimde Allah için bir yanlışlık yok ki. Bize ne milletten. Biz ortadan gideceğiz.
HUMEYNİ’NİN YANLIŞLARI VAR
“Humeyni’nin aleyhine konuştun HÜDA-PAR sana darılır” diyorlar. Bana ne HÜDA-PAR’dan. Darılan yatağını ayrı sersin. Benim onlarla, Hizbullah’la falan ne işim var. Ne alakamız var?!
Humeyni’nin yanlışları var. “Kur’an eksiktir” diyor. Ondan sonra Humeyni kendi kitabında “12 imam masumdur ve günahsızdır. Onlar öyle bir makama ulaşmıştırlar ki hiçbir peygamber ulaşamaz” diyor. Yahu sen nasıl “Hiçbir peygamber ulaşamaz” dersin. Bunlar Ehl-i Sünnet’e göre insanı dinden çıkaracak laflar. Daha dolu şey var. Hazreti Ebubekir’e, Ömer’e her sabah namazında lanet okuyup, put deyip şeytan diye beddua eden adamı ben nasıl deşifre etmem?!
KİTABIN ORTASINDAN KONUŞACAĞIZ
O zaman o darılıyor, öbür zaman diğeri darılıyor. Bana ne! Beni hiç alakadar etmez. Kitabın ortasından konuşacağız.
Onun için Lalegül TV kuruldu. Onun için hizmetler yapılıyor. Allah’ın dinine davette yardımcı lazım.
BAZI ŞEYLERİ GÖZE ALDIK
Nerde Ehl-i Sünnet? Ehl-i Sünnet de anca benim aleyhime konuşuyor. “İleri gitmesin, ortalığı karıştırmasın. Oraya kurcalama, burayı karıştırma” diyorlar. Birisi “Canına bir şey gelecek. Senden korkuyoruz.
Sana bir şey falan yaparlar” diyor. E ne yapalım?
Hakikati gizlediğimiz zaman Allah muhafaza millet batılı hak zannedecek. Dinler arası diyalog safsatasını açıklamasaydık, bu hususta reddiyeler, kitaplar yazmasaydık milletin birçoğu “Yahudi, Hristiyan cennete gidecek. ‘Muhammedun Rasulullah’sız olur.
Yahudi, Hristiyan’a kız verilir” zannedecekti.
Din gitmişti. Tabi ki bazı şeyleri göze alarak yaptık. Tabi ki bunlardan dolayı hasım kazandık. Bunlardan dolayı hapisler yattık. Ama ne yapalım?
28 Şubat’tan evvel “Şeriat Kur’an’dır, İslam’dır” dedik. Külliyede 50-100 binleri topladık. “Şeriatı inkâr eden kâfirdir. Allah’ın dini haktır” dedik. Bunları daha o zaman dediğimiz için yine 2000’de 2002’de girdik.
HİKÂYE Mİ ANLATALIM?
Böyle bir şey olur mu? Herkes beni sevsin, ben herkese hikâye anlatayım. Ağlayalım, gülelim. Bu olmaz. Ondan sonra cehennemin dibine mi gidelim?!
Mecburuz biz Ehl-i Sünnet üzeri yürümeye. 2 günlük dünya hayatımız var. Öyle ya da böyle bitecek. Bari hak üzere geçsin. Onun için bu hicret şuuru, dine davet şuurudur. Mekke’de yürümediği için vatan terk edilmiş. Akrabalar, yakınlar terk edilmiş. Kimisi karısını bıraktı, karısı kâfir olduğu için. Kimi kadın kocasını bıraktı. Çünkü nikâhı bozuldu zaten. Kadın Müslüman oldu, kocası müşrik. Nikah kalmadı ki. Kadın kocasını bırakıp tek başına geldi Medine’ye. Ne yapsın?!
ALLAH EN FAZLA MEKKE’Yİ SEVİYOR
Din karı-kocalıktan ileridir. Din ana-babalıktan ileridir. Din paradan-menfaatten ileridir.
Senin dinin etinden, canından, kanından ileridir. Bu din meselesidir. Onun için en sevdiği yer olan Mekke’den ağlaya ağlaya ayrıldı. “Allah’ın en sevdiği şehir sensin. Vallahi sensin. Allah senden fazla hiçbir toprağı sevmiyor” buyuruyor.
En fazla Mekke’yi seviyor.
Medine’den de fazla. “Senin halkın beni çıkmaya mecbur etmeseydi ben dünyada senden başka bir yerde oturmazdım” buyuruyor. Ama çıktı.
Çıkmak zorunda. Mekke’de dinini yaşatmıyorlar. Dinini yaşamak için yaşayacağı ortama gitmek zorunda.
Hicret farz o dönemde.
Ama Mekke’nin fethinden sonra böyle bir farziyet kalmadı. “Fetihten sonra hicret kalmadı” buyruluyor.
Ama hicretin fazileti devam ediyor. Şuanda da bir insan bir mahalleden komşular bozuk, daha namazlı, abdestli, medrese yakın bir yere taşınsa hicrettir fazilet bakımından. Ama hicretin farziyeti kalktı.
Yani şuanda size farz değil. Çünkü farz olduğunda yapmadığın zaman günahkâr oluyorsun.
PKK Kürt değil ki. Bunlar Ermeni, Yahudi. Camiyi yasaklıyor, namazı yasaklıyor. Ezanları durdurmuşlar. Cami cemaatlerine, hocalara, şeyhlere, seydalara ne zulümler yapıyorlar.
iHLAS BEKLENTiSiZ AMEL ETMEKTiR
Ellidört farzdan ondördüncüsü “İhlâs”tır. Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur. “İbadeti sadece Kendisine tahsis ediciler olarak. O’na kulluk edin.” (Arâf Sûresi:29)
Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur. “Âgâh olunuz ki hâlis din ancak Allâh içindir.” (Zümer Sûresi:3)
ŞİRK EHLİ CEHENNEME
Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur. “Artık herkim Rabbinin likâsını umar ise yâni Rabbinin sevâbına kavuşacağını arzularsa, o kimse sâlih amel işlesin ve Rabbinin ibâdetine hiçbir kimseyi şirk koşmasın.” (Kehf Sûresi:110) Yâni ibadet ve taatı hâlis olarak Allâh için yapsın.
Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kıyâmet gününde ihlâs ve şirk Rabbü’l-âlemîn huzûruna gelir. O vakit Cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn ihlâsa: ‘Sen ehlinle birlikte cennete git’ diye emreder. Şirke ise: ‘Sen de ehlinle birlikte cehenneme git’ diye emreder.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:17)
KENDİSİ ALEYHİNE KARIŞTIRIR
Mutarrif ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir.
“İhlâs işleyen, kendisi için ihlâs işlemiş olur. Karıştıran da kendisi aleyhine karıştırmış olur.”
Yâni herkim amelinde ihlâs eylerse, ihlâsın sevâbı kendisi içindir. Herkim de amelinde riyâ ve süm’a (görsünler ve işitsinler gibi kötü niyetler) karıştırırsa azabı onun üzerindedir.
Cüneyd (Rahmetullâhi Aleyh) buyurmuştur ki:
“İhlas öyle bir ameldir ki o amel ile sen ancak Allâh-u Teâlâ’yı murad edersin. Hangi amelden olursa olsun.” Bazısı şöyle demiştir.
“İhlas, tamâsız (beklentisiz) olarak amel etmendir.”
Süheyl (Rahmetullâhi Aleyh) şöyle demiştir: “İhlâs, kişinin, sırrına (iç âlemine) Mevlâ’sının gayrısını karıştırmamasıdır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.