Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Darbe mi, iç savaş mı?

Darbe mi, iç savaş mı?

Oluk oluk kan akacağını müjdeleyen zata soracak olursanız, elbette “iç savaş...” Çünkü bir yazısında, Erdoğan’dan kurtuluşun, ancak “bize çok acı çektirecek büyük bir altüst oluşla” mümkün olacağını söylüyordu. 

Bir başkası (yukarıdaki zatın kardeşi), kurtuluşu, “iç savaşın kanlı cehenneminden geçme” şartına bağlıyordu.

Bugün iç savaş çığlığı atan zevat, “Gezi kalkışması” döneminde darbeyi “daha yakın bir ihtimal” olarak görüyordu oysa.

Kendilerine “liberal” süsü veren çakallar, başarısızlıkla sonuçlanan Gezi kalkışmasının 27 Mayıs tipi bir darbeyi tetikleyebileceği tekrarlayıp duruyordu. 

Çünkü Gezi’den sonra, Erdoğan’ın karşısındaki ittifak genişlemiş, “Cemaat”in katılmasıyla birlikte operasyonel güce ulaşmıştı. Darbe an meselesiydi... 

Bugün darbe ihtimal zayıflamış görünüyor ama acaba öyle mi?

Mithat Perin’in anılarında okumuştum.

Menderes, kendisine yönelik bir girişimi “zayıf bir ihtimal” olarak görüyormuş. “Bu kadar başarılı oldum, Türkiye’yi kalkındırdım. Bana karşı bir girişim yapamazlar” düşüncesindeymiş. Bayar’ın kronik kuşkuculuğu bile onu uyandırmaya yetmemiş.

Mithat Perin, darbenin Menderes tarafından niçin zayıf bir ihtimal olarak görüldüğünü anlatırken şunları söylüyor: “Mısır’a bakarak böyle düşünüyorduk. Mısır’da 1952’de general Nasıl darbesi gerçekleştiğinde hepimiz gülmüştük... Mısır’ın geriliğine gülmüştük... Bizde böyle şeyler olmaz diyorduk. Çok şükür darbe gerilerde kaldı. Mısır’a bakarak, demokrasimizin geliştiğini düşünüyorduk.”

Biz de bir zamanlar böyle düşünüyorduk.

Rahmetli Özal’ın devri iktidarında, “Bu iş gerilerde kaldı. Artık darbe olmaz” diyorduk...

Hasan Cemal’giller tayfası işi daha da ileri götürüyordu; “Gelin şu utanç verici darbe sözcüğünü sözlüklerimizden çıkaralım...” diyordu.

Böyle diyenleri, 93 kapalı darbesine gerekçe üretirken yakaladık. Bir bölüğü, 28 Şubat sürecinde darbenin tedvirine memur yazıldı. Hasan Cemal’giller tayfası da, “Üst düzey bir general beni aradı, dedi ki...” diye başlayan yazılarla, halkın seçtiklerine general sopası gösterdi. Eh bir bölüğü de,“Gezi kalkışmasında” kafa çıkardı ve darbe ihtimalinin o kadar da yabana atılır bir ihtimal olmadığını göstermiş oldu.

İki yıldır, Mursi ve Menderes anıştırması yapılıyor.

Diktatör kampanyaları düzenleniyor.

Basın özgürlüğü üzerinden rezil bir tezvirat yürütülüyor.

Bütün çaba, “bize çok acı çektirecek büyük altüst oluş”a zemin hazırlamak. (Kendilerine “liberal” süsü veren çakallar, PKK terörünü bile, bir tür“ıslah ve tedip girişimi” olarak görüyor. Erdoğan’ı sıkıştıracak ve büyük altüst oluşu hızlandıracak her türlü araç meşru bu çakalların gözünde...)

Beklenen “büyük alt üst oluş” iç savaş mı olur, darbe mi olur?

Bunu da siz seçin artık!

HAMİŞ:

Hürriyet’in jiletçi saldırısına uğrayan küfürbaz yazarı, durumunu deşifre ettiğim için hakkımda iki adet suç duyurusunda bulunmuş.

Sağa sola “müptezel, şerefsiz, alçak” diye saldıran bir kifayetsiz bu...

Durumuna ve “ahlak”la ilişkisine bakmadan, soluğu mahkemede alıyor: “Bana ahlaksız dediler...”

Sana daha bir sürü şey dediler koçum...

Kim bilir daha neler diyecekler...

Madem “müddei” ayaklarında ortalıkta dolaşıp ona buna laf sokuyorsun ve iğrenç bel altı yazılar yazıyorsun; hakkındaki iddialara da adabı dairesinde cevap vereceksin... Elinde kalemin var... Savcılardan medet ummak da ne oluyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi