Oydan öte...
Metropoll yöneticisi Prof. Dr. Özer Sencer Ak Parti’ye mesafeli bir insan.
Ancak onun, Kürt oylarla ilgili değerlendirmeleri dikkat çekici. Özetle diyor ki:
“2011 seçimlerinde Ak Parti Kürt oylarının yüzde 55-60’ını alıyordu. Bu oylar 7 Haziran’da yüzde 25’e düştü. Bu oyların daha da düşmesi, Kürt oyların etnik siyaset yapan tek bir partide yoğunlaşması Türkiye sosyolojisi açısından tahammülü zor bir durum ortaya çıkarır.”
Demek istiyor ki Sayın Sencer, Ak Parti ne yapıp edip, Kürt oylarını korumalı.
Sayın Sencer “Oydan öte”, herhangi bir partinin oy hesabından öte bir meseleye dikkat çekiyor.
CHP’nin, MHP’nin Kürt oylarındaki karşılıklarının neredeyse sıfırlandığı bir siyaset zemininde Ak Parti’nin 7 Haziran’a kadar geçen dönemdeki Kürt oyları temsili, Türkiye’nin birliği-bütünlüğü, toplumsal barış ve iletişim, Türklerin-Kürtlerin kaynaşmışlığı adına hayati önem taşımaktaydı.
Şayet bu temsil, Ak Parti’de de düşme, erime eğilimi gösteriyorsa ve bu eğilim kalıcı ise gerçekten olay sadece bir Ak Parti meselesi olmaktan çıkmış, Türkiye meselesi haline gelmiş demektir.
Hükümetin-Devletin son güvenlik politikaları, operasyonlar, terör örgütünün, KCK yapılanmaları ile toplum derinliğine nüfuz eden baskılarını ortadan kaldırmaya yönelik bir anlam taşıyor. Devletin değerlendirmesi, oyların örgütün siyasi uzantısı mahiyetindeki partiye yönelmesinde kimlik hassasiyeti yanında örgüt baskısının önemli rol oynadığı yönünde. Bu baskılar kalkarsa oylar daha özgür biçimde akış imkanı bulur, diye düşünülüyor.
Ancak “Kürt partisi barajı aşsın” tarzındaki bir kimlik hassasiyetinin de oy akışını etkilediği gerçeği herkes tarafından kabul ediliyor.
Belki diğer bir etken olarak, HDP kadrolarının bölgede birebir ilişki, insana dokunma noktasında çok daha hareketli olduğu gerçeği de önemle değerlendiriliyor. Bu ilişki ağının, bölgede Hocaları-Şeyhleri bile kapsadığı, buna mukabil Ak Parti adaylarının temsiliyet noktasında zaaf gösterdiği dikkate alınırsa Ak Parti açısından sorunun boyutları ortaya çıkıyor.
Hiç şüphesiz “Kürt sorunu” güvenlik politikaları ile halledilecek bir sorun değil. Bunu en başta Ak Parti çok güçlü biçimde dillendirerek geldi. Ancak şu anda güvenlik öncelikli bir görüntü içine de girildi.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beştepe’de, Doğu-Güneydoğu’dan gelen kanaat önderleri ile gerçekleştirdiği buluşma kanaatimce devlet adına yeni bir dil arayışının göstergesi oldu.
61 kanaat önderi geldi Beştepe’ye. Edindiğim bilgiye göre temsil niteliği yüksek simalardan oluşuyor heyet. Cumhurbaşkanı heyetle, önce toplu olarak görüştü, onlara hitap etti, sonra onları teker teker dinledi ve ayrıca da teker teker özel görüşme yaptı.
Bu görüşmelerin devam edeceği bildiriliyor.
Kanaatimce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu-Güneydoğu’daki sancılı ortamın izalesinde yepyeni bir hamlesi ile karşı karşıyayız. Öteden beri kürsülerden, bazen miting meydanlarından hitap etti bölge insanına. Annelere, babalara çocuklarınıza sahip çıkın, bu meselede ağırlığınızı koyun diye seslendi.
Ancak anlaşılıyor ki bölge insanları, özellikle belirli toplum kesimleri üzerinde derin etkileri bulunan önder kişilikler, belki bir islam alimi, belki bir aile büyüğü, belki bir toplum önderi.... ile devletin, Cumhurbaşkanı seviyesinde, Erdoğan’ın bölgedeki moral karizması ile birebir kuracağı iletişimi bekliyorlardır.
Erdoğan’ın birebir ilgisinin hem sorunların birinci ellerden birinci ele ulaşılması hem de bölgede yıpratılmak istenen Tayyip Erdoğan profilinin, gerçek hüviyetiyle paylaşılması bakımından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence Cumhurbaşkanı devletin ve milletin yarasını sarıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.