Boykotçunun önde gideni
Başbakan Erdoğan’ın, ‘Yalan haber yazan gazeteleri okumayın, evlerinize sokmayın’ çağrısı, büyük yankı uyandırdı. Zaten apartta bekliyorlardı, ne söylense yankı uyandıracaktı.
Doğan Grubu’nun neredeyse ‘yeminli’ örgütü ‘Basın Konseyi’ dahil, neredeyse her meslek kuruluşundan, her gazeteciden tepki geldi.
Uluslararası bir-iki kuruluştan da tepki geldi.
Çok iyi oldu.
Ben de tepki gösteriyorum. Başbakan’ın çağrısını, ‘yanlış’ bulmakla birlikte, sonuçsuz kalacak, sonuçsuz kalması mesleğin hayrına olacak bir girişim olarak değerlendiriyorum.
Başbakan farklı düşünebilir.
Ben, yalan haber yazan gazeteleri okuyorum.
Evime bile sokuyorum.
Hatta, bu gazetelerin zavallıca manipülasyon girişimlerine kasıklarımı tuta tuta gülüyorum.
Mesela, başkasının ‘testis’inden medet uman Hürriyet gazetesine ve bu gazetenin ‘testis-teslis özürlü’ genel yayın yönetmenine çok gülmüştüm. Yalan haber yazmak için kalkıp taa Fransa’lara kadar giden ‘şair entelektüel’ kılıklı küfürbaz yazara da çok gülmüştüm.
Bu yazarın yazdığı haber ‘Mini etekli kızı diri diri yaktılar’ başlığıyla Hürriyet’in sürmanşetinde yayınlandı.
Kendilerince, Fransa’daki türban olaylarıyla, Türkiye’deki türban olayları arasında koşutluk kuracak, ‘türban savunusu’ yapanların ne eli kanlı, ne gözü dönmüş insanlar olduğunu kanıtlayacaklardı.
Fakat, Fransa’daki olayın türbanla alakası yoktu.
İşin kötüsü, mini etekle, yani ‘yaşam biçimi tercihleri’yle de alakası yoktu.
Bunu, şair-entelektüel kılıklı yazarı enforme eden Gaye Petek Şalom da defaatle belirtti. Üstelik, ağzından bu türden laflar çıkmadığını, şair-entelektüel yazar tarafından yazılanların ‘tamamen uydurma’ olduğunu söyledi.
Sonra ne mi oldu?
Uydurma haber, ‘Basın Konseyi’ne şikayet edildi.
Başbakan’ı ‘basın özgürlüğünü kısıtlamakla’ suçlayan Basın Konseyi ne mi yaptı?
Ne yapacak, yalan haber yazan yazarı akladı.
Sonra daha da güzel bir şey oldu:
Bu haber, ‘Bülent Dikmener Haber Ödülü’yle ödüllendirildi.
Şair-entelektüel kılıklı yazar da, büyük bir pişkinlikle gitti, ödülünü aldı. Ödül töreninde bir de konuşma yaptı. Hiç utanmadı.
Neyse, siz Başbakan’a bakmayın.
Doğan Grubu gazetelerini okuyun.
Evinize sokun.
Çocukların erişemeyeceği raflarda saklayın.
Okurken de şunları göz önünde bulundurun tabii:
Başka gazeteler (Milli Gazete, Vakit, Yeni Şafak) başka mecralarda boykot edilirken (garnizonlara, devlet dairelerine, askeri lojmanlara, lojman kantinlerine sokulmazken), bugün ‘basın özgürlüğü’ diye esip savuran Doğan Grubu silahşorları susmuştu.
Boykot devam ediyor.
Doğan Grubu silahşorları da susmaya devam ediyor.
İşin daha da güzel tarafı, attığı zaman mangalda kül bırakmayan ‘Basın Konseyi’ de susuyor.
Bir de ‘dolaylı boykot’ vardır ki, bunun ne olduğunu da, işine gelmeyen gazeteleri (star’ı, Akşam’ı) dağıtım ağından çıkaran, bir sabah vahiy gelmiş gibi uyanıp dağıtım payını yüzde 17’den yüzde 30’a çıkaran, dolayısıyla küçük gazeteleri geberten Aydın Doğan’a sorun.
Şu ‘Bir-Yay’ kepazeliği neymiş, teferruatıyla anlatsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.