CHP’yi kurtarma sezonu açıldı
Başa döndük... Kurultaylar, bitmek bilmez kulisler, “Bu iş Kemal Kılıçdaroğlu’yla da olmuyor” sızlanmaları, CHP’yi kurtarmayı misyon edinmiş Doğan Medya Grubu memurlarının nafile akıl verme girişimleri, her türlü bel altı saldırının meşru sayıldığı amansız genel başkanlık yarışları, “Bir de Sarıgül’e baksaydık... Baykal da olur!” yollu son dakika çırpınışları, karşılıklı suçlamalar, kopmalar, barışmalar...
“Hoş geldin CHP” diyoruz.
Bu işin Kılıçdaroğlu’yla da olmadığını, olmayacağını söylediğimizde, Doğan Medya Grubu’nun tetikçiliğine soyunmuş terbiye özürlü zat, “Kılıçdaroğlu’nu izledim. Erdoğan karşısında avını gözleyen bir boksör gibiydi. Vurduğu yerden ses getiriyordu!” türünden rezil yalak yazılar yazıyordu.
Kılıçdaroğlu ne zaman vurmuştu?
Vurduğu yerden hangi sesi getirmişti?
Muamma...
“Algı operasyonu” diye bir laf var hani... Kuş kadar beyniyle algı oluşturmaya çalışıyordu arkadaş, Kılıçdaroğlu’nu cilalayıp satmaya kalkıyordu...
Bu yalak tavrı, vaktiyle Baykal için de sergilemişti. “Baykal’ı dinledim. Konuşması hakikaten şahaneydi, hakikaten mükemmeldi, hakikaten ikna ediciydi” diye yazmıştı.
Baykal tökezleyince (hakkında bir kaset dolaşıma girince) ilk tekmeyi atan o olmuştu... İlk günlerde, “Ne yani Sayın Baykal, şantajcılara boyun eğecek misiniz? İstifa ederek kasetçilerin işini kolaylaştıracak mısınız?” diye gaz vermişti. Birkaç gün sonra fikir ve ahlak değiştirip “Bir dakika orada oturamazsınız Sayın Baykal. Koltuğu Kemal Kılıçdaroğlu’na bırakmanın yeri zamanıdır” diye mızıklanmaya başlamıştı.
Aynı şahıs şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kusurlarını sayıp döküyor... “Amacım düşene tekme atmak değil, düşene yardımcı olmak. Yapamayan gider, başkası gelir” diye yüzsüzce eklemeyi de ihmal etmiyor. (“Tekme atmak” denmez cahil herif... “Tekme vurmak” denir. Sadece tıynetiniz değil, Türkçeniz de bozulmuş.)
Yapamayan gidermiş...
İyi de, Kılıçdaroğlu’nun “yapamadığı” ilk kez 1 Kasım seçiminde görülmedi ki.
Kılıçdaroğlu 6 seçimdir yapamıyor.
Hiç yapamadı.
Yapacağına dair umut da vermiyor.
Kaldı ki, 6 seçimdir yapamayan Kılıçdaroğlu, 1 Kasım seçiminden oyunu artırarak çıktı, binde 3’lük artış kaydetti. Görece başarılı sayılır. Neden bunu o zaman (yani CHP yüzde 25’in altına düştüğünde) söylemediniz? “Yapamayan gider, başkası gelir” demediniz?
Hayır, maksat başka...
Maksat, bağlamacı Demirtaş’ı CHP’ye kakalamak...
CHP’yi, çünkü, Demirtaş gibi, Çipras gibi gençlerle kolay diyalog kurabilen (ve de tabii kravat takmayan, yaka bağır açık dolaşan) bir lider kurtarabilirmiş.
İnanmayacaksınız ama bunu söyleyenler de çıktı...
Kravat takmamak işe yarasaydı, Ufuk Uras’tan bir şey olurdu.
Ufuk Uras neredeyse 20 yıldır kravat takmıyor.
Bir şey olmuyor.
CHP’nin sorunu, kravat takmayan, yaka bağır açık dolaşan, gençlerle kolay diyalog kurabilen bir liderden yoksun oluşu değil.
CHP’nin sorunu sizsiniz...
Sizin akıl vermelerinizden kurtulabilse, kendisine bir yön çizecek ama ne “tutkulu” dostluğunuzdan kurtulabiliyor, ne de şerrinizden emin olabiliyor.
HAMİŞ:
Delirmiş bir yazar görmek istiyorsanız, Hasan Cemal’in yazdıklarına bakın. Demokrasiye inanmıyor, seçmene inanmıyor, sandığa inanmıyor, insana inanmıyor... “Gerçek duygusunu” yitirmiş bir yazarla karşı karşıyayız. Sözle mukabele noktasından artık çok uzak... Başka bir zamanın, başka bir düzlemin, başka bir uzamın insanı...
Farklı algılanmayacağını bilsem, “hekim yardımı” almasını isterdim.
Hayır, farklı algılanmasın, saygısızlık olarak görülmesin. Söylediklerimden dolayı incinmesin. Bunu bir kardeş tavsiyesi saysın.
Oturduğumuz yerden Hasan Cemal’in sorununu çözemeyiz. Gerçekten de bir hekimden yardım alsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.