Yeni Kabine Kaç Kıratlık Olacak?
“7 Haziran”ın mesajı gerçekten alındı mı? AK Parti yetkilileri “mesajı aldık” dediler, bu dahi 5 ay sonra sonuçlara yansıdı.
Mesaj gerçekten alındı mı? Bunu sözde değil uygulamada göreceğiz. 1950’den beri bütün “sağ” iktidarlar, din iman, ahlâk, maneviyat, kültür medeniyet.. derler, seçimi kazanırlar, iktidarlarında ise bütün mesailerini maddi kalkınmaya verirler.
İstisnası var mı?
Olsa idi, MSP-Refah iktidarlarında olurdu. Fakat unutmayalım ki, merhum Necmeddin Erbakan Hoca Türkiye’nin “büyük sanayi hamlesi şampiyonu” idi!
Bütün sağ iktidarlar kendilerini iktidara taşıyan kültürel zeminleri terk ederler, bir daha arkalarına dönüp bakmamacasına... Artık bütün öncelikleri milleti zenginleştirmek, refah seviyesini yükseltmektir.
Bu hedeften vazgeçilmesi beklenemez elbette. Ekonomik gelişmişlik bir toplumun her tarafına yansır, hayat standartlarını yükseltir, zevklerini inceltir. Halkta bir rahatlık hissi uyandırır. Rahatlık, iktisadi şartlarda iyileşme dünyeviliği körükler, ısrafı olağanlaştırır...
İktisadi kalkınma eğer kültür temelinden, maneviyat desteğinden yoksunsa, gelecek nesilleri kayıp hanesine yazmaktan başka çare yoktur.
Nitekim, oy verme davranışlarını araştıranlar bu hakikati kayda geçiriyorlar. Genç nesiller, Türkiye’nin son 13 yılda katettiği merhaleleri olağan durum olarak yaşadılar. Yakın geçmişle ilgili hafızalarında bir şey yok. Belli yaşın üstündekiler ancak son dönemin olumlu gelişmelerini biliyor ve seçiciliklerini bu durum etkiliyor.
21. yüzyılın Türkiyesinin maddi görünümü ile kültürel zemini tetabuk halinde değil. Gerçek bir maarif reformu yapılamadı. Zihniyet değişikliği maarifimizin meselesi olamadı. Bilhassa sosyal ilimlerde müfredat hâlâ bildik notaları çalıyor. Ya kültür alanında? Burada öncelikle devletin kontrolündeki kültür alanından söz ediyoruz. Kültür Bakanlığı en küçük ve şanssız bakanlık. Bütçe bakımından en arka sırada yer alıyor. Üstüne üstlük Turizm Bakanlığı ile son birleşme de bu parti döneminde yaşandı. Turizmle Kültür Bakanlığı’nın birlikteliğinin kültürü ikinci plana düşürdüğünü görmemek mümkün değil.
Kültür siyaseti üretememek bakanların seçiminde de etkili olmuş görünüyor. Bakanlık bir süre CHP zihniyetli bir bakana teslim edildi. Aslında devletin yerleşik kültür siyaseti bakımından bunun şaşırtıcı bir tarafı yoktu. 1930’larda belirlenen kültür siyasetini sürdürmek için böyle bir seçim olağandı. Daha sonra “devletin kültür siyaseti olmaz” diyen bir bakan görevlendirildi.
Devletin kültür siyaseti olmazın iki veçhesi vardır. Birincisi Kültür Bakanlığı’nı ilga etmek! Bu bakanlığın bünyesindeki kurumları özelleştirmek… Bu yapılmıyorsa siz devletin tek parti döneminde çizdiği siyaseti uygulamaya devam ediyorsunuz demektir.
Yeni hükümetin ne maliye ve ne de sanayi bakanını merak ediyoruz. Yeni hükümetle ilgili bu bakanlara bakarak bir kanaat oluşturmak mümkün değil. Çünkü isimler değişse de değişmese de bu bakanlıklar başarılı icraatlarına davam edecekler.
Bunlar bugünün bakanlıkları. Biz yarının bakanlıkları ile ilgiliyiz.
Kültür Bakanlığı bu aşamada en kritik bakanlık. Kültür Bakanı’nın seçimi yeni hükümetin kıratını, kıymetini tayinde bize gerçek bir ölçü verecek. Tabii, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile devlet bakanlıklarının kültürle ilgili olanları da aynı çerçevede ele alınmalı. Dil ve tarih kurumları, bunlarla birlikte oluşturulan başkanlıklar da neredeyse fonksiyonsuz kaldı, kararsızlık ve bocalama içindeler. Bunlara yön verecek bir hükümet mi kurulacak? Yoksa her şey eskisi gibi mi olacak? Geleceğimizi bilhassa ilgilendiren konu bu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.