Böyle giderse, Ege ve Trakya da gider!
Tamamdır, seçim tartışmalarına fazla takılmadan artık geleceğe bakmanın zamanı gelmiştir diyorum ki...
Bazı konular ayağa takılıveriyor!
Belki biraz daha üzerlerinde durmak gerek. Çünkü içlerinde geleceğe dair ipuçları da taşıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun seçim yenilgisini Avrupa Birliği Komisyonu'na bağlaması mesela...
"AB ilerleme raporunun seçim sonrasına ertelenmesi yanlış oldu" diyor CHP Genel Başkanı.
Hani rapor açıklansaydı, yani Avrupa'nın Türkiye'den şikâyetleri bir bir ortaya dökülseydi, içerde yaratılacak rüzgârla bir grup seçmen o anda fikrini değiştirecek ve CHP belki 5 puan daha kazanacaktı diye düşünüyor olmalı.
Hem de tam bugünlerde...
Yani fotoğrafçısının mülteci çocuk tekmelediği, siyasetçisinin İslamofobiye teslim olduğu, finansçısının yerlerde süründüğü, bürokratının gitgide kolonyal efendi havalarına girdiği bir Avrupa'nın raporlarına bel bağlayan ana muhalefet lideri.
Şaka gibi fakat gerçek!
Ülkesini, halkını, hatta kendi seçmenini dahi tanımamış olmanın çırılçıplak fotoğrafı bu!
Benden söylemesi...
Bu kafa ve bu kafanın ürettiği siyaset böyle giderse, İstanbul Bağdat Caddesi'yle İzmir Alsancak'a sıkışıp kalacak; Ege ve Trakya da kaybedilecek.
Mahçupyan'ın merkezi
İlginçtir, seçim öncesi aylar boyu CHP ile koalisyonun faydalarına okurunu ikna etmeye çalışan Etyen Mahçupyan şimdi AK Parti'ye akan oyların potansiyelinin yüzde 60'ları bulabileceğini düşünüyor.
Bunu Yeni Şafak'taki söyleşisinden öğreniyoruz.
Kimliklerin üzerine çıkan yeni politikaların bu potansiyeli taşıdığını düşünüyor. Ona göre AK Parti artık "taraf" olmayan bir merkez.
Malum, ben de sık sık yüzde 60'lık potansiyele vurgu yapıyorum.
Ama nasıl?
İşte o noktada Mahçupyan'a itirazım var.
Sosyolojik merkezin (seçmen teveccühü) bir "merkez parti" talebiyle çakıştığından emin değilim.
Tersine, seçmen (olumlu anlamda) radikalleşiyor. Şüphesiz Türkiye'nin çakma radikalleri (sol siyasetler, marjinal milliyetçiler ve beyaz ulusalcılık) bunu anlayamıyorlar.
Merkezi oluşturan parti mi? Tamam!
Fakat merkez siyaset?
İşte bu AK Parti'yi bitirir.
Bugün istikrar da, herkes için demokrasi de, dünyada adalet arayışı da örtülü koalisyonlara, sersemce uzlaşmalara yaslanmadan radikal siyasetler gerektiriyor.
Not defteri
Türk modernleşmesi ortodoksinin her görünümünden neredeyse tiksinir. Şahane bir Ortodoks şair olan Yunus Emre'den "batı tipi bir hümanist filozof' çıkarmaya çabalaması bundandır. Şahane bir Ortodoks âşık olan Veysel'den 'bir Cumhuriyet ozanı' çıkarması bundandır. İSMAİL KILIÇARSLAN (Cins dergisinin son sayısındaki yazısından)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.