Çağdaş Mucizeler ve Felaketler!
Rahmetli Arafat’a Hüsnü Mübarek hakkında sormuşlar. Dolaylı cevap vermeyi yeğlemiş ve demiş ki: Allah Sedat’a rahmet etsin! Şimdi yaşasa Sisi hakkında sorsalardı herhalde cevabını şöyle verirdi: Allah Mübarek’e sağlık versin! Başımızdan eksik etmesin! Rusya meselesinde Brejnev, Putin karşılaştırmasında benzeri köprüler kurulabilir. Soğuk Savaş’tan sonra dünya dibi gördü ve şimdi bu gibi aktörler ve Netanyahu, Obama-Putin gibi liderler sayesinde yeni bir dünya savaşının eşiğindeyiz. Sağken ve öldükten sonra kimse Brejnev’e sahip çıkmadı. Lakin kötülükte Brejnev’i katlayan; Gürcistan, Ukrayna’dan sonra Suriye’ye müdahale eden Putin neredeyse dünyanın tek adamı haline geldi. Fanları, tutkunları ve hastaları var! Demek ki şimdi dünya olarak ve insanlık olarak Soğuk Savaş döneminin de çok gerisine düştük. Brejnev’i aratanlar ve katlayanlar baş tacı ediliyor! Cihan Sedat’ın belirttiği gibi Mısır firavunlar ülkesidir. Arthur Koestler’in 13’üncü Kabile kitabının çağrıştırdığı gibi Mısır’dan bol haneli Üçüncü Ramses çıkar. Nitekim Cihan Sedat, Nasır ve Enver Sedat’ın Mısır’ın son iki firavunu olduğunu söylemiştir. Bunlara Sisi gibi yenilerini ilave edebilirsiniz. Mısır Firavunlar diyarıdır. Irak ise Nemrutlar diyarı olarak anılır. Lakin her Firavun’un bir Musa’sı olduğu gibi her Nemrut’un da bir İbrahim’i her Calut’un da bir Davud’u vardır. Mısır Firavunlar Irak Nemrutlar diyarı ise BAE gibi ülkeler de Kanun’lar diyarıdır. Parayla darbe yaptırıyorlar veya ısmarlıyorlar. Yemen’de Ali Abdullah Salih ile Irak’ta Nuri Maliki de bu para imparatorlarına veya Moğollarına özeniyor. Parayla, kanla kaybettikleri şanlarını, saltanatlarını geri almaya yelteniyorlar. Paranın kaynağı da suiistimal ve yolsuzluklar. Yani halkın soyulması ve kesesinin çarçur edilmesi.
***
Her firavunun bir Musa’sı varsa Sisi’nin Musa’sı kimdir? Bu sorunun cevabını vermeden biz Sisi’nin Firavunluğuna temas edelim. Prof. Mahmut Dugaym ondan önce de Mehmet Ali Paşa’nın firavuncuk olduğuna temas etmiştir. Sisi’nin firavunluk alametlerinden birisi taraftarlarının ona peygamberlik hatta ilahlık yakıştırmalarıdır (Sadettin Hilali isimli ilahiyatçı). Bu yönüyle yeni bir Firavun, Hakim Biemrillah ve Kaddafi vakasıyla karşı karşıyayız. Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği gibi Firavun halkını parçalara veya gruplara ayırıyor. Nitekim darbe şarkıcılarından ve edebiyatçılarından Ali Haccar’ın ‘nahnu şa’b intu şa’b/ biz milletiz siz de milletsiniz’ şarkısı Firavunların halkı bölen yaklaşımını temsil etmekte ve çağdaş bir Firavunluk damgası ve taşkınlığı taşımaktadır. Mısır’a çöreklenme (istihvaz) iddiasıyla Müslüman Kardeşler ve İslami kesimler ikinci sınıf hatta peşinen suçlu ve şüpheli sayılmıştır. İşte bu noktada Mısır’da tarih tekerrür etmekte ve Hazreti Musa’ya verilen mucizelerin benzerleri ya da bu mucize kapsamında Firavun ve çevresine gönderilen cezaların çağdaş yansımalarını görmekteyiz. Son sıralarda İngiliz basınının da yazdığı gibi Sisi ne umdu ne buldu? Her şey ters gidiyor. Dış gezilerine şaşaa ile başlıyor fiyasko ile noktalıyor. Bu da bize Musa ve kavmine eziyet eden Firavun’un akıbetini hatırlatıyor. Sözgelimi, Mısır’ın ikinci büyük şehri olan İskenderiye bir ayda iki kez sellere teslim oluyor, kanalizasyon sistemi işlemiyor. ‘Üçüncü Ramses’ ve çevresi sürekli olarak ‘bunlar sizin yüzünüzden başımıza geliyor’ diyerekten Müslüman Kardeşleri ve taraftarlarını taşlıyor, horluyorlar.
***
Mısır’ı basan seller bizi İkinci Ramses dönemine götürüyor ve Musa’ya (Aleyhisselam) eziyet eden Mısırlılar o sırada beş felaketle tecziye ediliyorlar. Bunlardan birisi de tufandı. Günümüzde çağdaş tufanlar İskenderiye’yi basıyor. Bu suretle rejimin avretini ortaya seriyor. Rejim kendi çapında belki de küçük bir Marmara depremi yaşıyor. Kur’an’da bildirildiği üzere, Firavun ve çevresi, Hz. Musa’nın göstermiş olduğu (9) mucizeleri kabul etmeyince belalara çarptırılıyorlar. Yüce Allah, Hz Musa aracılığı ile öğüt almayan bu kavme beş farklı felaket gönderiyor. Tufan, çekirge buğday güvesi, kurbağa ve kan. Bu mucizelerin birer imtihan olarak İsrailoğullarına gönderildiği, ayetlerde şöyle bildirilmiştir: “Onlar: “Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak değiliz” dediler. Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.” (Araf Suresi, 132-133).
Firavunsever bir kısım Mısırlılar ideolojik nedenlerle hala Sisi’nin eteğine tutunsa da ciddi olarak itibar ve irtifa kaybediyor. Sisi’yi felaketlerin anası olarak gören kesimin hacmi giderek büyüyor. Onun çözüm değil takoz olduğunu anlıyorlar ve bir an önce yakalarından düşmesini bekliyorlar. Felaketler zinciri ancak bu şekilde atlatılabilir. Sisi eski tutkunlarından bazıları da Sisi’nin gitmesi gerektiğini açıkça ifade ediyorlar. Mısırlı tanınmış sanatçılardan Halit Ebu’n Neca, Vail Halil gibiler Sisi’ye seslenerek ‘çekil, Mısır’ı kurtar’ diyorlar! Nadir Fercani gibi siyasi bilimler hocaları Sisi’nin suyunun ısındığına parmak basıyorlar. Bundan dolayı darbeciler arasında iç çekişmeler de yaşanıyor. Bu nedenle Al Masrı al Yom gazetesinin sahibi Salah Diyab tutuklandı. Darbe darbecileri yiyor, sihir sihirbazını yutuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.