Paris’te Dejavu
13 Kasım 2015 tarihinde Paris’te yaşanan saldırılar veya olaylar 11 Eylül olaylarının Avrupa kıtasındaki tekrarından ibaret. Kopya. 11 Eylül İkiz Kulelere ve Amerikan hedeflerine yönelik olarak yapılmıştı. 11 Eylül olaylarının arkasındaki sır perdesi hala aralanabilmiş değil. Devlet sırrı olarak varlığını koruyor. 11 Eylül’ün provası 1993 yılında yaşanmış ve ardından bu meseleyle alakalı olarak Batı basını İslam’ı korkunç göstermek (tebşii el İslam) maksadıyla ‘kör imam’ lakabıyla andığı Ömer Abdurrahman’ı da işin içine sokmuştu. Güya failleri kışkırtmıştı. Halbuki, kurguya kurban gittiği gün gibi aşikardı, ortadaydı. Zira kendisini güden ve böyle konuşma yapmaya sevk eden İmad Salim adlı çifte bir ajandı. Adam hem Mısır istihbaratı hem de FBI adına çalışıyordu. Ömer Abdurrahman’ı faka bastırdıktan sonra ödülünü aldı ve tüydü. Çeyrek milyonluk ödülü kaptı ve Amerikalı sevgilisiyle birlikte sırra kadem bastı. O günden itibaren Ömer Abdurrahman ise kör ve şeker hastası olarak bakıma muhtaç bir vaziyette Amerikan hapishanelerinde ölümünü bekliyor. Fransa olayları da aynen böyle. Charli Hebdo dergisine yönelik saldırılar polisin ve Fransız istihbaratının takibinde olan Kouachi kardeşlere mal edilmiş ve olaydan sonra kıstırıldıkları bir yerde infaz edilmişlerdi. Adeta Muhammed Atta ve arkadaşları gibi fail-i meçhule gittiler. Ne tesadüf şimdi Paris saldırısıyla suçlanan ‘Cezayir, Mısır’ asıllı Fransız vatandaşları da polis gözetiminde olan insanlar. Demek ki polis iyi gözetleyememiş. Veya onlar üzerinden kurgu yürütmüş.
*
Mesele bu kadar tesadüfle kalsa yine de resmi rivayete inanmanız için bir sebep olabilir veya kalabilir. Lakin yine 11 Eylül sonrasında olduğu gibi Paris saldırılarının ardından da bazı ülkeler Paris saldırılarıyla alakalı Fransız makamlarıyla istihbarat bilgisi paylaştıklarını söylediler. Peki! Fransız makamları Amerikan makamları gibi kulaklarının üzerine mi yattı? Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ile Suudi Arabistan yetkilileri Paris saldırılarıyla alakalı olarak olaya yönelik istihbari bilgileri Fransız makamlarıyla paylaştıklarını söylüyorlar. Demek ki hazırlık aşamasında saldırı planı dışarıya sızmış. Bu durumda Fransız makamları olayın gerçekleşmesini mi beklemişler? 13 Kasım’daki saldırı senaryosu tıpkısı yeni bir 11 Eylül damgası taşıyor. 11 Eylül’den izler taşıyor. Bunlardan birisi de saldırı mahalline bir Suriye pasaportunun bırakılması. Bununla birlikte Mısır pasaportlu başka bir fail veya caniden de bahsediliyor. 11 Eylül sonrasında da her şey kül olmuş ama pasaportlar sapasağlam olay mahallinde bulunmuştu. Demek ki işaret olarak birileri pasaportları imza niyetine kaldırımlara bırakmıştı. Gerçekten de bu işi muammadan gelen ve muammaya giden sırlar küpü IŞİD örgütü mü planladı ve uyguladı yoksa bu işte bir devlet, istihbarat parmağı mı var? Zira IŞİD taban itibarıyla travmatik Harici bir kütleden oluşurken tavan için aynısını söyleyemeyiz! Taban başka tavan başka. Tavan ise muhtemelen istihbarat kurgusu.
*
Avrupa’nın 13 Kasım’ı tıpkısı, 11 Eylül! Sanki aynı eller tarafından organize edilmiş. Bu durumda gerçekten de IŞİD, Paris saldırısıyla birlikte Kaide’nin yerini mi aldı yoksa Fransız İstihbaratı Amerikan istihbaratından kopya mı çekti? Oğul Bush saldırıdan sonra, ‘hayat tarzımıza saldırıyorlar’ dedi. Berlusconi, ‘Batı medeniyeti İslam medeniyetinden üstündür’ dedi. Obama da ilk tepkilerinden birinde Paris saldırılarının barbarlığın medeni dünyaya bir saldırısı olduğunu söyledi. 11 Eylül saldırılarından sonra Bush yine teröre karşı küresel bir saldırı başlattıklarını söyledi. Bu eylemle birlikte ABD Soğuk Savaş sonrasında İslam dünyasına yönelik olarak terör perdesi altında kapsamlı bir savaş başlatmıştı. Başlatılan yeni bir Haçlı saldırısıydı. Şimdi de Hollande sanki Bush’u taklit makamında, ‘Bu bizim açımızdan bir savaştır’ şeklinde refleks ve tepki göstermiştir. 11 Eylül saldırılarından sonra Moğolların tarihi çığırından Afganistan ve Irak’a saldırılar düzenlenmiştir. Bush saldırıyı bahane ederek daha büyük bir saldırı başlatmıştı. 11 Eylül saldırıyı tetikleyen saldırı olmuştur. Şimdi de Rus Bush’u olarak anılan Putin meseleyi Suriye için kullanmak istiyor. Tabii ki Batılıların rızasıyla. Bundan dolayı da Esat’ı ve düzenini tekrar konvertibl/ geçerli hale getirmek istiyorlar. Esat’ı ayakta tutmanın maskesi olarak bu saldırıları kullanacaklar. Dolayasıyla Esat’ın senaryosu işliyor. Teröre karşı ben formülü. Arap dünyasında neredeyse Suudi Arabistan’ın dışında Esat’ı istemeyen yok. Dünyada ise Türkiye’nin dışında Esat’ı dert eden yok. Bu meşruiyet arayan kötülüğü daha da organize, saldırgan hale getirmiştir.
Olayın Avrupa başkentleri arasında Esat’a en mesafeli olan Paris’te olması soru işaretidir. Neden IŞİD, İsrail ve İran gibi Esat dostlarını kollarken Esat karşıtlarına saldırıyor. Türkiye ve Fransa gibi ülkelere ilişiyor? Acaba bunu üstlendiği vekalet adına mı yürütüyor? Bu vekalet meselesini Suriye uzmanı Patrice Seale, Kiralık Silah adlı kitabında Ebu Nidal ile ilgili kaleme almıştı. IŞİD ise Müslüman yüzlü yeni bir kiralık silah ve karanlık ve vahşi yeni bir Ebu Nidal örgütü. Elbette çap büyüklüğü farkıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.