Kurşunlu Câmi Sembolik Hedef!
Diyarbakır’da velev bir kiliseye bir kurşun isabet etse idi... Bir havraya küçük bir zarar gelse idi...
Önce kim ayağa kalkardı?
İsmi lâzım gelmez Demirtaş en önce!
Hemen kameraların karşısına geçer en afili açıklamalarından birini yapardı. Kıyameti koparırdı… CNN-Gâvur, BBC-Kâfir de orada hazır bulunurdu hiç şüphe yok!
Yahu bu şehrin belediye başkanı yok mu? Epeydir sesi soluğu çıkmıyor? Hani bir madama vardı. Teröristlere sarılmıştı da, epey tantana çıkmıştı. Sonra mükafaten belediye reisi yaptılar. O zaman kalemşörleri bu başkanla şehrin İslâm öncesine döndüğünü yazdılar. Çünkü o zaman da şehri bir kadın yönetiyormuş!
Belediye sahasında onun yaptığı veya yapmadığı yollar kazılıp duruyor, bu durum onu hiç ilgilendirmiyor mu? Hiç tınmıyor, kılını kıpırdatmıyor, tüyünü oynatmıyor. Yoksa bu Vandallık onun onayı ile mi sürdürülüyor?
Ama bir kiliseden küçük bir taş düşse idi... yırtınmaz mıydı?
Ya eş-madama Figenülefgan ne yapardı?
O yırtınmada ondan geri kalır mıydı?
Hemen “devlet yaptı”! avazları yükselmez miydi? “Kürtlerden sonra sıra Ermenilere geldi!” demezler miydi?
Neden şimdi suspuslar? Neden mevsimsiz dut yediler?
Onlar, hatta silahlı unsurlardan daha fazla tarihe düşmanlar. O tarih olmasa, Artuklu, Akkoyunlu, Selçuklu,
Osmanlı eserleri olmasa, Diyarbakır’ı çoktan hallederlerdi. Tahir Elçi’nin tarihe sahip çıkması onların nezdinde “katli vacip” fermanının gerekçesi idi. Hem öldürtecekler, hem de cesedinden nemalanacaklar!
Bunlar alçaklığın çukurunda mevzilenmişler.
Diyarbakır Fatihpaşa Camii’ne defalarca gittim, Osmanlı klasiğini müjdeleyen yapılardan, ilk fırsatta yine gideceğim. O Osmanlı nizamının, barışının, edebinin şehirdeki sembolü idi... Serin avlusunda çocuklarla kuşların ses yarıştırdığı bir camidir o. Bıyıklı Mehmed Paşa... Namı diğer Fatih Paşa... Diyarbekir’i Osmanlı yapan kahraman...
Onun eseri yok edilmeden bu zalimler Diyarbakır’ın düşürülemeyeceğini çok iyi bilirler. Fatih Paşa’nın türbesi de camiin güneyindedir. Şu sıralar onun kemiklerinin kan terlediğinden şüphe yok.
Camiin yanında bir türbe daha var. Ne zaman Diyarbakır’a gitsem mutlaka ziyaret edip Fatiha okuduğum bir kahraman yatar orada: Özdemiroğlu Osman Paşa!
Sinan yapısı olduğu sanılan türbe, Diyarbekir’den binlerce kilometre uzakta, Tebriz yakınlarında, 65 yaşında, 1565’te gaza üzre iken vefat eden Osman Paşa, vasiyeti mucibince atı Kaytas’a yüklenerek beylerbeyi olduğu ve çok sevdiği Diyarbekir’e getirilir ve bu türbeye defnedilir...
O kahraman, bütün Kafkasya’yı, İran’ın batısını kılıcına ram etmiş, en hasta halinde bile Safevî ordularını bozguna uğratmıştı... İşte ona düşman olanlar, belli! Şimdi düşmanla savaşanlar da kendilerini Osman Paşa’nın gaza ordusunda addetseler yeridir...
Fatih Paşa’nın eserini en güzel şekilde onarmak ve daha önce çıkarılmış çinilerini de iade ederek tekrar ibadethane olarak açmak hükümetin âcil işlerinden olmalıdır.
Kitap hattı: Yarına Ders Çıkarmak.
Mahmut Erdemir, 20 yıl öncenin önemli şahsiyetleriyle, ki bir kısmı hâlâ hayatta, o zamanın aktüel konularını konuşmuş ve o zamanın gazetelerinde yayınlanmış bu konuşmalar. Okuyucu, bu kitap haline gelen bu konuşmaları dikkatle okuyunca, neredeyse hiçbir şey değişmemiş diyebilir. Bugüne ders çıkaramamışız, inşallah yarına çıkarırız! (Yazar Yayınları, 0312 232 05 71, [email protected])
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.