Suriye: At izi - it izi
Şu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait: “Suriye’yi bombalayan bir ülkenin operasyonlarına bakıyoruz. Yüzde 10 oranında DAEŞ’i, yüzde 90 oranında içinde Türkmen kardeşlerimizin de olduğu ülkedeki rejimin muhalifi diğer grupları, yani Müslümanları hedef aldığını görüyoruz. Lütfen artık kimse kimseyi kandırmasın. DAEŞ bahanesiyle yürütülen güç mücadelesi, at izinin it izine karıştığı trajik bir oyuna, bir tiyatroya dönüştü.
“Herkes rol yapıyor. Herkes rol çalmanın peşinde koşuyor. Ama ölen insanlar gerçek. Ölen bebekler, çocuklar, ölen kadınlar, ölen ak sakallı ihtiyarlar gerçek. Yıkılan evler, okullar, ibadethaneler, tarihi eserler gerçek. Bombalar bambaşka hesaplar için atılıyor. Ama bunların patladığı yerde dökülen kanlar, kararan hayatlar var.”
Evet, “at izinin it izine karıştığı trajik bir oyun”la karşı karşıyayız. Evet, “Bombalar bambaşka hesaplar için atılıyor.”
Acaba Cumhurbaşkanımızın, yani Türkiye’nin ana değerlendirme ve strateji merkezinin baktığı yerden bakıldığında kim at, kim it olarak gözüküyor?
Cumhurbaşkanının çok önemli bir tespitte bulunduğunda kuşku yok. Bu sözlerden aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın olan bitenden kaygı duyduğu sonucunu çıkarmamız kaçınılmaz. Bu sözlerden aynı zamanda Türkiye’nin bu trajik oyunu önleyemediği kanaatine varmaktan kurtulamıyoruz.
Suriye’de bu trajik oyuna katılanlar belli. Başrolde Amerika, Rusya oynuyor.
Kim neyi oynuyor?
Rusya’nın oynadığı rolün niteliği çoktan faş olmuş durumda.
Rus uçakları en son İdlib’i bombaladı ve onlarca sivil insan, çoluk - çocuk hayatını kaybetti. Orada DAEŞ yoktu. İdlib’ten önce Halep’e bomba yağdırdı, ondan önce Bayır-Bucak Türkmenlerini vurdu, yarın belki Humus’a kan kusturacak. Oralarda da DAEŞ yok. Kim var, siviller var, belki rejim muhalifleri var.
Rusya Suriye’deki varlığını dünyaya “DAEŞ’le mücadele” diye satıyor ama gerçekte Esed muhaliflerini yok etme rolünü oynuyor.
Suriye’deki ikinci başat güç, Amerika’nın başını çektiği, içinde Türkiye’nin de yer aldığı koalisyon... Yola iki hedef için çıkıldı: Esed’in gitmesi, DAEŞ’in etkisiz hale getirilmesi. Şimdilerde Amerika, Esed’in gitmesini unutmuş gözüküyor, DAEŞ’le mücadele için de ne yaptığı meçhul. Sanki “Ortadoğu dizaynı” ana hesap haline gelmiş, koalisyon ortaklarının figüran durumuna düşürüldüğü, örtülü pazarlıklarla ilerlendiği bir durum söz konusu. Mesela Amerika ile Rusya Suriye’nin geleceği adına neyde anlaştı, koalisyona katılanlar, en başta Türkiye, hangi kademede hangi sürprizle karşılaşacak, bilinemiyor.
Cumhurbaşkanımız kaygılı, bunu anlayabiliyoruz. Orada bir yerlerde bizi de ilgilendiren bir fesat yoğunlaşması olduğunun herkes farkında, belki içerde terör örgütünün en akıl almaz işlere girişmesinin ardında da o oyunların mevcut olduğu kanaati hakim, belki Selahattin Demirtaş’ın “Türkiyelileşme” sözlerini çoktan unutup, Washington, Brüksel, Moskova arasında fır dönmesi de bununla bağlantılı, ama oyunu bozamadığımızı da hissediyoruz.
At izi - it izi.
Amerika Irak’ta neyi oynuyor acaba?
Neden Başika’daki Türk birliğinin çekilmesi için devreye girdi?
İran’ın Ortadoğu’da Rusya ile karışan izi neye benziyor? Amerika, Bağdat yönetiminin Türk Birliği ile ilgili tavrının İran’dan kaynaklandığını bilmiyor olamaz, ama nasıl birdenbire Amerika ile İran’ın izleri de birbirine karıştı?
Bütün coğrafyada Sünniliğin hedef alındığı ve Şia - Pers varlığının, Sünni dünyadaki gelişmeleri kontrol etmek için devreye sokulduğu, güçlendirildiği, Rusya’nın ve Amerika’nın politikalarının bu noktada kesiştiği bir dönemi mi yaşıyoruz?
At izi - it izi.
Amerika’ya, hani stratejik ortak olan başka ülkelere denemez mi: Şu izinizi bir netleştirin, öylesine karışmış görünüyor ki it izinden fark edilemiyor, diye?
Bu değerlendirme ve kaygıların medyaya yansıması kuşkusuz önemli ama asıl ilişkileri masaya yatırarak sonuç almak lazım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.