Ankara Neyin Başkenti Olacak?
Ankara’nın müzmin başkanı Başbakan’ın gözünü boyadı mı? Eğer boyayamadıysa o kadar tantana boşa gitti demektir!
Başbakanımız epey zamandır Ankara’da yaşıyor. Fakat, bir defa olsun, etrafını atlatıp Ankara’yı gezmeye fırsat bulabildiğini sanmıyorum. Onun için Ankara, Başbakanlık, Meclis ve ikametgâhdan ibaret. Hariciye Vekili iken yurtdışında olmadığı bir gün onu Ankara kitapçılarında görmüştük. Şimdi buna da fırsatı olmadığı anlaşılıyor.
Ankara’yı kültürel anlamda çölleştiren müzmin Başkan ne etti etti Başbakan’ı bir toplantısına katılmaya ikna etti. Güya Ankara’nın 2016 projeleri konuşulacak. Bu projeler için “bayatî makamında” diyebiliriz. Ben yenisini göremedim, yıllardır çiğnenen çürümüş sakızlar.
Sayın Başbakan’a kısaca Ankara’nın durumunu anlatmak boynumuzun borcu: Ankara’da kültürel çölleşme bütün dehşeti ile sürüyor. Büyükşehir’in uygulamaları arasında kültürel bir unsur yer almadığı gibi, geleceğe yönelik projeler de de mecvut değil. Başbakan İstanbul’da, Bursa’da veya Konya’da böyle bir toplantıya davet edilse idi, çok sayıda kültürel uygulama da göz önüne serilecekti.
Ankara ciddi bir kütüphane sıkıntısı çekiyor. Millî Kütüphane’ye ne zaman bir şeyler araştırmak için yol uğratsanız, salonların ders çalışan üniversite talebeleri tiarafından doldurulduğunu görüyorsunuz. Büyükşehir daha önce mevcut olan belediye kütüphanesini ne yaptı bilmiyoruz, kendisinin kütüphane diye bir derdi yok. Hatta kendisiyle mağazin tarzı sohbet yapın bir muhabir hanıma “kitap okumam” diyerek böbürlendi.
Başbakan sırf bu sebeple Ankara Büyükşehir belediyesinin davetini reddetmeliydi. “Kitap okumayan belediye başkanı ile işim olmaz” diye!
Ankara kaldırımları işgal altında. Birinci işgal dalgası müzmin başkanın Bentderesi’ndeki malûm evleri kapatması üzerine fuhuşun Ankara kaldırımlarına yayılması. “Fuhşu şehre kim yaydı?” sorusunun cevabını Ankara’nın çöpçüleri her gün binlerce defa veriyorlar. Bir zamandır Başkent’in kaldırımlarında iki tip insan görürsünüz: Biri kaldırımlara bakan, diğerleri kaldırımlarda yürürken yere bakmamaya dikkat eden! Çünkü kaldırımlarında binlerce müstehcen resimle karşılaşılan tek başkent Ankara’dır. Bentderesi’nden atılanlar resimlerini, telefonlarını ve isimlerini kartvizit boyutunda şehrin kaldırımlarına yayıyorlar...
Diğer kaldırım işgali, şehirde binlerce büfe varken, yeni kulübelerin kaldırımlara büyük bir hızla yerleştirilmesi... Bunların üzerinde “Buy box” yazıyor. Tedarik sandığı (kulübesi) olarak çevrilebilir. Tabii “buy”da rüşvet manası olduğunu da unutmayalım. Şehrin birçok yerinde yayalara bırakılan kaldırımlar zaten yetersiz. Bir de rüşvet kutuları yerleştirilirse nasıl olacağını tahayyül edin!
Gelelim başlıktakı mevzuya: Ankara’nın gelecekte kültürün başkenti olması mümkün değil. Ama ne olacağı apaçık belli: Ankara eğlencenin başkenti olacak!
Ankara’nın muhafazakâr bir iktidarın döneminde eğlencenin başkenti olmasını izahta zorlanıyorum; bu kendini inkârdan başka bir şey değil. Meydanlarında dinozor heykellerinin yer alması ondan daha rezilane bir hal.
Gelelim eğlencenin başkentinde en büyük eğlence merkezine... Kamunun kaynakları, yetkililerin ifadesine göre Ankara’da dünyanın en büyük eğlence merkezi için çar çur ediliyor. Resmi adı “Ankapark” ama, Ankaralıların ad verme geleneklerine göre, halk arasındaki adının “Mevlâna eğlence merkezi” olma ihtimali çok kuvvetli.
Şimdi Ulus denilen yere halk hâlâ Heykel diyor! İstiyorsanız bir dolmuşa binin görün! 1930’larda özene bezene Güven Parkı yapıldı, halk oradaki havuzdan ötürü “havuzlu bahçe” olarak adlandırdı...
“Mevlâna eğlence merkezi” ismi için parkın giriş bölümüne bakmak yeter. Konya’nın sembolü olan Mevlâna türbesinin yeşil kubbesi girişin tepesine yerleştirilmiş. 8 asır önce yapılmış bu yeşil kubbenin Türkiye’de ve dünyada benzeri yok. Şimdi Ankara’da taklidi var ve Konya’da huşû uyandıran bu kubbe Ankara’da halkı eğlenceye dâvet edecek! “Gel vatandaş, ne olursan ol, her türlü eğlenceye gel!”
Mevlâna eğlence merkezini Başbakan’a açtırmak müzmin Başkan’ın tek hedefi. Çünkü ancak o açarsa Konyalıların, dini hassasiyeti olanların itirazlarının dineceği düşünülüyor!
CEHALETİN BELGESİ
Cuma ile ilgili düzenleme konudan bî haber olanları ayaklandırdı. Benim bildiğimden beri, 28 Şubat döneminde de değişmemiştir, memurların cumaya katılımını sağlamak için vakit ayarı yapılır. Hükümet bunu teyid etti. Dikkat edilirse, mesaiyi aksatmamak gerektiği de belirtilerek... Ama bu yavrular cahilliklerini ortaya dökecekler ya, fırsat buldular. İşte Türkiye’nin Belge’li Cahili de mevzuya dahil oldu:
“Mümin bir Müslüman “Ben Cuma namazına gitmek istiyorum” deme hakkına sahip. Peki, buna göre yasaları değiştirip “Hafta tatili Cuma günüdür” deyip Pazar’ı da “çalışma günü” ilan edelim mi? Dünyada çok sayıda Müslüman toplum var, ama böyle bir şey yapan bildiğim kadar yok. Çünkü bunu yapınca dünyadan dışlanır.”
Biz de diyoruz ki, böyle echellik eden de yazı âleminden dışlanmalıdır! Çünkü dünyanın birçok ülkesinde cuma resmi tatil: Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Irak, Ürdün, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Umman, Yemen, Sudan, İran, Pakistan…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.