D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Zifirî “Beyaz”

Zifirî “Beyaz”

Komik-i şehrlerimiz, icra-yı lûbiyatçılarımız, tuluatçılarımız, meddahlarımız ve şimdiki gâvurca tabirleriyle şovmenlerimiz, talk şovcularımız, standapcılarımız...

Bunların ekserisinin toplumun ruhuna, ahlâkına taarruzu iş edinmiş kendi sahalarının teröristleri olduğunu düşünüyorum. Çoğu erkek bunların, pespaye eski bir aktrist de vardı, şimdi galiba yaşı müsaade etmiyor böyle işler yapmaya. 

Onların program muhtevaları gevşeklik, yavşaklık ve müstehcenlik çizgisinde sürer. Magazine mal olmuş eksik etekler, (hayır noksan etekler), zamanenin kültürsüz şöhretleri, acayip bir muaşeret ile halka sunulurlar, hani kimin eli kimin cebinde kabilinden... Veya enseye tokat... devamını siz getirin!

Böyle programları seyretmeye elbette vaktimiz olmaz. Fakat bir şekilde gündemimize girer. 

Şimdi bunların ünlülerinden biri geceyarısı programında bağlanan bir hatunu alkışlatmış. “Bunda ne var?” diyeceksiniz. Televizyon bağlantılarının öyle rastgele yapılmadığını bilmeyen beri gelsin. Telefonla katılmak isteyenler sıkı sıkıya soruşturulur, ne söyleyecekleri öğrenilir, sonra programcının onayı alınarak bağlantıya cevaz verilir. 

Bu sahte öğretmenin de öyle yayına alındığından şüphe yok. Ben derim ki, bu hatunun ne diyeceği bilinerek programa alınmıştır. 

Ne dediğini artık herkes biliyor!

“Ülkenin bir yerinde siviller katlediliyor, duyarlı olalım”. Sebebi açıklanmayan bu katliamın öznesinin devlet olduğunu çıkaramayan biri zekâdan yoksun olmalıdır! 

Şimdi bu hatunun söylediklerini alkışlatmak sadece gaflet olarak kabul edilebilir mi? 

Eğer böyle bir gaflet sözkonusu ise bu adam Türkiye’de yaşamıyor, dahası Türkiye’nin başına örülmek istenen çorapları görmüyor veya önemsemiyor demektir. 

Türkiye’nin geleceği ile ilgili konularda fikir sahibi olmak vatandaşlık görevi. Evet milletimizi ve vatanımızı ilgilendiren konularda hassas olmaya mecburuz. Bugün varsak, dün bunları düşünen geniş bir kitlenin varlığına borçluyuz. “Efendim ben, Diyarbakır Sur’da, Cizre’de, Silopi’de olanları hiç merak etmedim. Oralarda ne olup bitiyor, hiçbir şey bilmiyorum”, demek eğer saflık değilse, hamakattir!

Asıl zararı, adabımıza, muaşeretimize, ahlâkımıza veren bu tarz prgramcıların ülke gerçeklerinden bîhaber olmaları mümkün mü? 

Yahu ülke her sabah şehid haberleriyle uyanıyor! Bu kadar askerimiz, polisimiz boşuna mı ölüyor? 

Bunu bilmeyen asla “ak” olamaz, siyah oyur, hem de “zifirî”sinden. 

KİTAP HATTI: Peygamberin Aynaları 

Ali Ural’ın kitabı bende gerçek bir ümit ve heyecan uyandırdı. Bugün islâmcı geçinenler lâftan başka şey yapmıyorlar. Geçmiş büyüklerle övünmek, onları tanıyacak kadar zaman harcamadan bunu yapmak köklü bir alışkanlık halinde. Edebiyattan, kültürden, sanattan yoksun hiç bir hareket, düşünce uzun vadeli hedeflere sahip olamaz. Eğer bugün bir yerlerde isek, bu geçmişteki fikir, ilim ve sanat adamlarımızın varlığından ötürüdür. 

Ali Ural kuru övünme yerine eser vermeyi seçen, şiiriyle, hikâyesiyle ve denemeleriyle önemli bir yazarımız. Herkes Asr-ı saadete atıfta bulunur, fakat o dönemi bugünün insanına anlatan eser ortaya konulmaz. Yeni ağızlarda hep eski sakızlar çiğnenir. Elbette klasik metinlerimiz değerini hiçbir zaman kaybetmez, fakat bugün de yeni bir dil ve üslupla eserler ortaya koymak zorundayız. “Mümin müminin aynasıdır” hadisini merkeze alan Ali Ural, Peygamber Efendimizi, onun ev halkını, sahabelerini hadis ve tarih kaynaklarını da ihmal etmeyerek edebî bir üslupla bugüne taşıyor. Benim için kitapta sözü edilen 33 ismi, o isimler etrafında oluşan hayatı, muaşereti, edebi okumak heyecan verici bir işti. Şunu düşündüm: Liselere siyer dersi konuldu. Uzun uzun tarihler, isimler, olaylar sıralamaktansa, işin ruhunu anlatan kitaplar okunmalı. İşte Ali Ural’ın kitabı o dönemin bilgisiyle birlikte ruhunu veren harika bir eser. Bilhassa gençler okumalı. (Şûle Yayınları, 0212 528 23 57, [email protected])

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi