D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Akademi Hıyanetin Merkez Üssü mü?

Akademi Hıyanetin Merkez Üssü mü?

Rusya, Suriye’de Esed’i ayakta tutmak için katliam yapıyor mu? Bundan asla ve kat’a şüphe yok. Siviller vuruluyor, okullar berhava ediliyor, pazar yerlerine bombalar atılıyor... 

Bu düpedüz “katliam”dır... Hiçbir sözlükte, başka hiçbir kelime ile ifade edilemeyecek bir fiildir. 

Peki Rusya’nın üniversitelerinde on binlerce öğretim üyesinden bir bölüğü “katliama ortak olmayacağız” mealinde bir bildiri yayınlıyor mu? 

Rusya son yıllarda Gürcistan’a müdahale etti. Bir parçayı kendine bağladı. Güya bağımsız devlet yaptı!

Ukrayna’nın bir kısmını Rus yanlıları kontrol altına aldı tabiî Rusya’nın desteği ile ya Kırım? Kırım’a el konuldu ve oradaki kardeşlerimiz üçüncü sınıf derecesine düşürüldü. Kırım Türkleri’nin efsanevî lideri Cemil Kırımoğlu memleketine dönemiyor, hatta onun cezalandırılması sözkonusu...

Burada insanlığı ilgilendiren bir hayli husus var. Rusya’da insanlık ne âlemde? 

Neden Rus akademisi “ortak olmayacağız” bildirisi yayınlamıyor? Yayınlasa yerden göğe kadar haklıdırlar ve insanlığın vicdanına tercüman olurlar. Rus akademisi, akademisyenleri bunu dahi yapamıyor.

Türkiye’deki durum buna asla ve kat’a benzemiyor. Hatta Rusya’nın Çeçenistan’a müdahalesine de benzemiyor. Rusya Çeçenistan’a terör bahanesiyle kanlı müdalahelerde bulundu. Yüzde yüz kendine bağlı bir yönetim kurdurdu...Tık çıktı mı? 

Türkiye’deki durumun bunlarla da uzaktan yakından alâkası yok.

Türkiye’nin meşru silahlı güçleri, seçilmiş hükümetinin emriyle şehirlerine musallat edilmek istenilen terör unsurlarını temizlemeye çalışıyor. Bunun nasıl bir dikkat içinde sürdürüldüğü kamuoyunun malûmu. Yoksa neler neler olurdu. Şimdiye kadar eş-başkanların bir yerleri yırtık pırtık olurdu, aşırı yırtınmaktan. Dünyanın PKK sever unsurları Türkiye’nin üzerine üzerine gelirdi. 

Türkiye temiz bir mücadele yürütüyor, sivilleri ayırıyor; halkı koruyor. Teslim olanları koruma altına alıyor. 

Bu böyle iken, akademiden yükselen davulcu kavarası neyin nesi? 

Türkiye’nin bir üniversite meselesi, akademi meselesi olduğu ortada. Birçok mesele arasında bu meselenin önemini nasıl anlatmalı? 

En âcili bu. Üniversiteye 5. kol sızmış, ihanet üslenmiş. Bu özgürlük kılıfına sarılmış bildiri, teröre amasız fakatsız tam destekten başka bir şey değil. 

Ne yapılmalı? Bir ülkenin üniversitesi ihanet üssü olamaz. Hiç bir devlet, ülkesinin ve milletinin çocuklarını böyle hainlerin eline teslim edemez. 

Zecri tedbir şarttır!

İmzası olan, imzasını çekmemekte direnen unsurlar, en kısa zamanda o rahat kürsülerinden uzaklaştırılmalıdır. Bu yapılmazsa ne olur? Bunu yapamayan devlet asla pâyidar olamaz!

“Türkiye’de Yüksek Öğretim ve Akademi”

Türkiye Yazarlar Birliği’nin ilmî dergisi TYB Akademi’nin16. sayısı Türkiye’de Yüksek Öğretim ve Akademi özel sayısı olarak çıktı. Dergide ilim ve fikir adamlarının dünyada ve Türkiye’de üniversite, akademi konusunda akademik yazıları yanında, eleştirel metinleri de yer alıyor. Prof. Dr. Durmuş Günay “Türk Yüksek Öğretiminde Sorunlar ve Öneriler” başlıklı yazısında, işin içinde bir uzman olarak görüşlerini ortaya koyuyor. Prof. Dr. Ali Rıza Erdem’in “Üniversite anlayışındaki değişim: Birinci nesil üniversiteden dördüncü nesil üniversiteye” yazısı ile konuyu dünya ölçeğinde değerlendiriyor. Prof. Mevlüt Uyanık ise yazısında “Felsefesiz ilahiyat mümkün mü?” sorusunun cevabını araştırıyor. Prof. Namık Açıkgöz, Prof. Sebahattin Bektaş ve Dr. Dursun Ali Tökel’in üniversite konulu yazıları yanında Prof. Dr. Fazıl Gökçek, Doç. Dr. Mehmet Güneş ve Necla Dağ’ın farklı konularda yazıları da yer alıyor. (TYB Akademi, tel: 0312 232 05 71, [email protected])

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi