Bir “Ankaralı”yı Uğurladık: Mustafa Koç
Ankara’nın müzmin başkanının orada boy göstermesini beklerdim, manzara şova müsaitti; hazret her nedense arzı-endam etmedi! Oysa İstanbul’dan uğurlanan tam anlamı ile bir Ankaralı idi, hem de babadan dededen...
Nitekim, Ankara’nın seğmenleri tabutunun başında nöbetteydiler... Dede Ahmet Vehbi Koç, oğul Rahmi Mustafa Koç ve torun Vehbi Mustafa Koç... İsimler dahi bir geleneğe bağlılığı ifade ediyor.
Vehbi Koç, Cumhuriyet’in gözde iş adamı. Ankaralı ve Ankara’da ticaret işleri ile uğraşıyor, müteahhitlik yapıyor ve zamanla Ankara’dan taşıp İstanbul’u mekân tutan bir tüccar sanayici aile ortaya çıkıyor.
Vehbi Koç’un başarıları Cumhuriyet’in olumlu zengin tipi olarak benimsenmesine yol açıyor. Merhum tarihçimiz, liseden hocam Enver Behnan Şapolyo onu “Türk büyükleri” arasında sayardı. Türk büyükleri denilince ekseriya kumandanlar, hükümdarlar filan akla gelir. Sonlara doğru âlimler, edipler, sanatkarlar filan. Şapolyo bu listeye bir de “tüccar-sanayici” eklemişti.
Mustafa Koç Ankara’da doğmuş, hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü... Fakat öğrencilik sonrası hayatı İstanbul’da geçmiş. Durum çelişkili. Ankara’yı başkent yapan irade bu şehrin aynı zamanda bir ticaret ve sanayi şehri olmasını da istiyor. İş Bankası bu maksatla kuruluyor... İşe bakın ki, Ankara’nın Türkiye’ye armağanı Vehbi Koç’un sağlığında firmanın merkezi İstanbul’a taşınıyor... Ankara merkezli İş Bankası da İstanbul’u merkez tutuyor.
Ankaralılık ihmal edilmiş bir vasıf... İşin geri planında güçlü bir birikim ve kültür var. Bu ahilik ve bayramilik bilinirse anlaşılabilecek bir birikim. Ne yazık ki Cumhuriyetciler Ankara’yı başkent yaparken bu kültürü inkâr ettiler. “Yoktan var edilen şehir” denilerek ahilik ve bayramiliğin güçlü varlığı yok sayıldı. Son Bayrami Şeyhi Mehmed Şemseddin Efendi (ki 1. Meclis’in Ankara milletvekili idi) Ankara’yı terk edip İstanbul’a yerleşmek zorunda kaldı.
Vehbi Koç’un hatıralarını okuyanlar onun “zengin azınlıklar, fakir Müslümanlar” ekseni üzerinde bir ticaret rasyonalitesi kurduğunu da bilirler. Ankara’nın en gösterişli evlerinde Ermeniler, Yahudiler, Rumlar yaşar, en köklü Müslüman aileler bile mütevazı evlerde ikamet ederler. Hayat tarzı da ona göredir. Vehbi Koç’un sabah namazlarını hiç kaçırmadığını şahidler doğruluyor; aynı zamanda akşamları bir kaç kadeh attığını da... Sabah geleneksel Ankaralı, akşam Cumhuriyet Ankaralısı!
Dindarlığı elden bırakmayan Vehbi Koç’un İmam Hatiplere, İlahiyatlara da yardım ettiğini yine bilenler biliyor. Türkiye’nin ekonomik modernleşmesinde büyük rolü olan ailenin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor. Gelenek o kadar kuvvetli ki, hayatta çok hissedilmese bile, ölümle kendini belli etmekten geri kalmıyor. Mustafa Koç’un tabutuna sarılan muhtemelen bir zamanlar Hacı Bayram’ın kabir örtüsü ile uğurlanıyor: “Lâ ilâhe illallâhül melikül hakkul mübîn”/“Muhammedun Resulullah; Sadikul Va’dü’l Emin.”
Kıssadan hisse: MÜSİAD’cı zenginlerle Koç’ların farkı nedir?
Koç Grubu, ekonomik işlerine paralel kültürel yatırımlar da yapmıştır. Batıcı bir millî burjuvazi esintisi Koçlar’da hissedilir. “İslâmcı sermaye”nin böyle bir derdi yoktur! Onların uğurlanırken sarılabilecekleri aileden tevarüs edilen örtüleri de mevcut değildir!
Bir Ankaralıyı uğurlarken Ankara’nın makus talihine bir daha dikkat cekmek istiyoruz: Ankara’nın mahalli yöneticileri başta büyükşehir belediye başkanı olmak üzere Ankara’yı kültürel manada çölleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. Son 20 yılda Ankara’ya kaç stat, saha vs. yapıldı? Kaç oyun ve eğlence yeri inşa edildi? Şu anda Ankara’ya dünyanın en büyük eğlence merkezinin inşa edildiğini biliyor musunuz?
Ya kaç kütüphane yapıldı? Kaç kültür merkezi kuruldu? Hangi kalıcı kültürel faaliyetler yapılıyor?
Başbakan’a brifing veren başkan bu konularda konuşmak zorunda! Kültürel alandaki sıfırların da hesabını vermek zorunda. Önümüzdeki seçim, bunların hesabının sorulacağı bir seçim olacak.
Ankara’da gençlerin ayaklarını bedenlerine yaptığı yatırımın yüzde birini beyinlerine yaptı mı?
Bu kafileye Ankara Kalkınma Ajansı da katılmış durumda. Bu ajansın bir tek kültürel projeye destek verdiğini duymadım. Verdilerse, cevaplarını bu sütunda yayınlamaya hazırım.
Ankara’nın taşı, toprağı, fabrikası, keçisi, koyunu vs. vs. elbette önemli. İnsanı, gençleri daha da önemli! Onları hangi kültürle ayakta tutacağız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.