Kandil’in en büyük hatası
Hani, mütemadiyen, “Niye sadece devletin operasyonlarını eleştiriyorsunuz? Terör örgütünün hiç mi kabahati yok? Hendek siyasetine destek verenlerin hiç mi kabahati yok? Kandil’in hiç mi kabahati yok?” diye soruyoruz ya...
Biri, Kandil’in hatalarını yazmış.
Nihayet yazmış...
O “biri”nin kim olduğunu da söyleyeyim:
Hasan Cemal...
Kim olabilir ki?
Bir yazı yazmış... Başlığı, “Kandil’in hataları üzerine...”
Başlığını gördüğümde, en saf ve önyargısız halimi kuşanarak, biraz da ümit ederek, “Herhalde, savaşı başlatan tarafın Kandil olduğunu, ölümlerden öncelikle Kandil’in sorumlu tutulması gerektiğini yazmıştır... Eh, biraz da günah çıkarmıştır” diye düşündüm.
Hakikaten safmışım...
Hasan Cemal’imiz, önce, terör sorunuyla ilgili olarak kaç zamandır vurguladığı dört önemli noktanın altını çiziyor. Sonra da Kandil’in hatalarını yazıyor...
Neymiş altı çizilen dört önemli nokta?
BİR: Barış, namlunun ucunda değildir.
İKİ: Silahın, şiddetin kullanım süresi dolmuştur.
ÜÇ: Çare, ‘masa’ya oturmaktır.
DÖRT: Bunun ilk adımı ‘ateşkes’tir, yani parmakların tetikten çekilmesidir...
Hasan Cemal’i tanıyan, terör sorunuyla ilgili olarak kaç zamandır neler yazdığını bilen bir kişi, bu dört maddelik önermeler bütününe karşı şu cevabı verecektir:
İyi de Hasan Efendi, bu dediklerinin tümü oldu...
Barışın namlunun ucunda olmadığı düşüncesi ve “silahın, şiddetin kullanım süresi dolmuştur” tespiti uyarınca bir “masa” kuruldu, “müzakerelere” başlandı, İmralı ve Kandil arasında bir hat kuruldu... Bunların hepsi oldu... Ne zaman ki “silahların gömülmesi” gündeme geldi, panikle sırt çantanı ve ses alma cihazını kapıp kendini dağlara vurdun... “Sakın silah bırakmayın... Ne karşılığında silah bırakacaksınız ki? Bu Erdoğan var ya, sizi satacak...” diye terörist ayartmacılığına giriştin. Yani, hasbelkader kurulmuş masanın devrilmesi için elinden gelen her melaneti sergiledin. Bugün çıkmış utanmadan, “Çare silah ve şiddet değil. Çare, masaya oturmaktır” diyorsun.
Bu “hatırlatmalar” Hasan Cemal’in vicdanında inikas bulur mu?
Elbette hayır...
Hadi yine de, “Hidayeti geç olsun da, güç olmasın” diyelim ve Kandil’in hataları neymiş, Hasan Cemal’den aktarma yaparak anlamaya çalışalım: “Bugün şiddetin şiddeti doğurduğu kanlı bir kısır döngünün pençesinde gözyaşlarıyla kıvranıyoruz. (...) Baş sorumlu Erdoğan’dır! Ancak kan ve gözyaşına dur denilecekse, bunun tek taraflı değil, iki taraflı çabayı gerektirdiği kanısındayım. Çünkü yaşanmakta olan kısır döngü konusunda Kandil’in de vahim hataları var. Bu hatalardan birinin sonucu da, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a Erdoğan’a geri dönen ve onu siyaseten dirilten 9 puanlık oy olmuştur...”
Neymiş Kandil’in hatası, anladınız mı?
Şiddete başvurarak, Erdoğan’a dokuz puan kazandırmak!
Başlık, “Kandil’in hataları üzerine...” ama umut ettiğimiz türden bir “sıralama” yok... Kandil, Erdoğan’a dokuz puan kazandırmak dışında hangi hataları yapmış? Bilmiyoruz. Daha doğrusu, Hasan Cemal anlatmıyor.
Bu kadar insan ölmüş, sokaklar köstebek tarlasına çevrilmiş, kentler harabeye dönmüş...
Hiçbiri önemli değil...
Hasan Cemal’imiz 9 puanlık artışa yanıyor.
Diyor ki, “Ey Kandil, siz savaşı başlattığınız için Erdoğan siyaseten dirildi.”
Demek ki neymiş?
Erdoğan’ı diriltecek şiddete hayır!
Erdoğan’ı gömecek şiddete evet!
İşte Hasan Cemal’imizin ahvali ve tıyneti!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.