Türkiye’nin En Çok Satılan Gazetesindeki Boncuk
Türkiye’nin en çok satılan gazetesi hangisi?” desem, herkes bir şey söyler. Meramımız tiraj değil elbette...
Basın yayın araçlarını operasyonel amaçla kullanmak, basın tarihi kadar eski ve yaygın. Bu çerçevede bakılırsa, Türkiye’de bir gazete var ki, her dönemde şampiyonluğu elinde bulundurmuştur; halen bulundurduğunun delili de bir zamanlar o gazetenin sorumlu mevkiinde bulunmuş, yazarı olmuş şimdi ise milletvekili olan bir ismin açıklamaları...
Bir insanın hayatı boyunca en zıt görüşlerin temsilcisi olması durumu ile pek fazla karşılaşılmaz; eğer böyle bir şey olursa, şüphe bulutları onun üzerinde toplanır. O zat parayı verenin öttürdüğü düdük olmuştur!
Bir gazete düşünün ki, faşizmden komünizme, en aşırı ulusalcılıktan beynelmilelciliğe, CHP’lilikten DP’liliğe, Türkçülükten Kürtçülüğe, cemaat düşmanlığından cemaatciliğe, demokrasicilikten darbeciliğe... savrulup durmuştur...
“Savrulmak” lâfın gelişi...“Alışveriş” desek daha açıklayıcı olur.
Bu gazetenin kurucusu bu anlamda çığır açmıştır. 26 Kasım 1922’de Yunus Nadi’nin “Yeni bir cidal devri” yazısı yayınlanır: “Bize diyecekler bulunabilir ki: Haniya, yahu hürriyet ve serbestî? Millet emrediyor ki bu işte hürriyet ve serbestî yoktur. Kokmuş ve muzır fikirlere serbest gezmek ve serbest söyleyebilmek mesağı (izni) yoktur. İsterse onu söylemek iddiasında bulunacaklar Büyük Millet Meclisi azasından bulunsunlar!”
Bu tehdit kimin adına ve kime? Milletin zaferi üzerine konarak ülkeyi diktatörce yönetecekler adına… Bu bir başlangıç! Kullanışlılığı tescil edildikten sonra, Yunus Nadi İstanbul’a görevlendirilir. Sanmayın ki bedavadan! Gazete’nin yönetimi için İttihat Terakki’nin Umumî Merkez binası “Pembe konak” tahsis edilir, “Türklük aleyhine çalıştığı için” sahibi sınırdışı edilen Matosyan Matbaası’na elverişli şartlarla konulur…
Devrimlerin müdafaası bedavaya olmaz! Ayrıca ölene dek milletvekilliği de promosyon… Bunlar yetmemiş olmalı ki, 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanyası’na yanaşılır. Peki İnönü ne yapar? Hitlerci gazeteyi süresiz kapatır! Cumhuriyet 5 ay 9 gün kapalı kalır! İp burada kopar ve 6 dönem boyunca milletvekili olan Yunus Nadi 7. dönemde mebus yapılmaz, yani milletvekili olarak ölemez!
Bu gazeteyi Hitler’den sonra kimler kullandı? Bunun çetelesini tutacak halimiz yok. “En çok satılan olmak” kolay değil!
Şimdi kimin tarafından kullandığına dair yorumları, gazetede yazması men edilen, eski Ankara temsilcisi yapıyor!
Kendini tezekteki boncuk sanana!
Bâbıâli’nin en çok satılanında yazıyormuş.... Yayınlanışından 1972’ye kadar bütün nüshalarını taradığım için şimdilerde kendimi bu gazeteyi okumakla mükellef hissetmiyorum; o yüzden geç haberdar oldum.
İşte bu varakparede icra-yı lûbiyyat eden kişi, yani kendini tezekte boncuk sanan, zamirini açığa vurmuş. Tezekte boncuk arayanlar hüsrana uğradı, cehaleti zahir bayanı Cumhurbaşkanı kabul etmedi. Kendini boncuk sanana da Salih Tuna gereken cevabı verdi.
Evet bu kendini boncuk sananlara verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür filan dilemeyeceğim. Bahsi geçen bayanla ilgili yazdıklarıma cevap vereceklerine çukurluk ediyorlar. Diyorum ki, bu hatunun soyadı bilgin, kendisi câhil… Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Çocuk yaşta evlendirilmiş. Okula gitmesi mümkün olmamış. Dışarıdan diplomalar ayarlanmış. “Hayır efendim öyle değil, otuzunda evlendi, evlenmeden önce de yüksek tahsilini tamamladı, hatta doktora yaptı”, diyebiliyor musunuz?
Hadi buyuz demediniz, kaç yıldır Meclis’te koltuk işgal ediyor. Şöyle dinlenilir bir konuşmasına şahid oldunuz mu?
Bir HDP’li bayan “milletvekili” Sur’dan kamyonetle taşınanlara “Nereye gideceksiniz, mahallenize sahip çıkın” sözleri üzerine “nereye gideceğiz. Ev mi kaldı, iş yeri mi kaldı. Ev olmadıktan sonra ne yapayım senin öz yönetimini, devrimciliğini? Al kendi pisliklerini git buradan!” cevabını almış!
Evet alın pisliklerinizi, sadece Diyarbakır’dan değil, bütün ülkeden ve defolup gidin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.