Bu “madama”nın belediye başkanlığının sürmesi Hükümet’in bize bir şakası mı? Eğer şaka değilse... Cümlenin sonunu yazmak istemiyorum! 

İhaneti apaçık olanların gereken karşılığı görmemesi, bu rezil hıyanetin dal budak salmasına yol açar. 

“Hain ama büyükşehir belediye başkanı!”

“İhaneti zahir, düşmanla işbirliği içinde fakat milletvekili...”

“Namussuzun, vatan satıcının önde gideni; Rus güdümünde ama filan kurumun başında...”

Evet! Mücadelenin silahla yapılanı eninde sonunda kazanılır. Fakat bu fiili hainlerin fitnesi sürer gider. 

Güneydoğuda ateşi körükleyen sivil ve siyasi görünümlü odakları dikkate almak zorundayız. Hükümete sorumuz şu: “Millletin beynini şovenist Kürtçülük yalanlarıyla dolduranlarla ilgili hangi tedbiriniz var?” 

Diyarbekir’in değil belediye başkanı, başkanın paspası bile olamayacak birisi o koltukta ihaneti zahirken oturuyor ve kendisine başkan muamelesi yapılıyor, başkan maaşı veriliyor. Belediye imkânları da aslan gibi askerlerimizi kancıkca şehit eden teröristlere sunuluyor...

BU İHANETİN HESABI SORULMAYACAK MI? 

Bu, İçişleri Bakanı’nın işi midir, yoksa bakana kadar çıkmayan bir sorumluluk mu? Bu sözde başkanı azletmek, icraatın en hafifidir. Onun adaletin pencesinde teslim edilerek cezasını çekmesi için ne bekleniyor? Adaletin hükmü kaç şehitten sonra ortaya çıkacak?

İşte bu madama başkan (bunun “eş başkan”ı var mı, eşi var mı, bilen beri gelsin!) hendek arkasında pürsilah teröristlere diyesiymiş ki: “Direnin Ruslar geliyor!”

İşte tam bam teline bastı! Biz “Kürtler Ermenilerin rolüne zorlanıyor” diye yazalı üç ay oldu. Yüz yıl önce, 1. Dünya Savaşı sürerken Van’da Ermeni teröristler isyan halinde idi. Ruslar 1915’te şehri ele geçirdiler ve Van valiliğine Taşnak Komitası’nın lideri Aram Manukyan’ı getirdiler. 

Manukyan 10 Aralık 1912 gecesi Van’ın Ermeni asıllı Belediye başkanı 72 yaşındaki Bedros Kapamacıyan’ı kafasına iki kurşun sıkarak öldürmüştü. Kapamacıyan’ın şehrin Müslüman ahalisi tarafından da sevilmesi öldürülmesi için yeterli sebepti.

Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni komitacılar her türlü düşmanla ve her şart altında işbirliği yaptılar. Kendi milletdaşlarını da bu işbirliğine zorladılar, bu uğurda Ermeni ırkdaşlarını öldürmekten de geri kalmadılar…

Yüzyıl sonra manzara ne kadar benzer değil mi?

Yine Rusya bir aktör olarak bölgede. Suriye’de fiilen savaşta. Türkiye’ye sarkabilir mi? Önce terör unsurlarını destekleyerek işe başlayabilir. Bu yüzden madamanın duyumu doğru olabilir. Ruslar terör örgütüne her türlü silahı vermeye başlamış olabilir. Fakat onların kullanıma sokulması mümkün olabilir mi? Olsa ne olur? Bizim elimiz armut mu topluyor? 

Diyarbakır’dan Cizre’ye gidelim…Hani bir bodrum katında sıkışmış sivil yaralılar yalanı vardı ya….

Hani “leş başkan Selo” dahil bütün şerirler bodrumda mahsur sivil yaralılar yalanı ile yatıp kalkıyorlardı ya…

Sonra ne oldu? 

O bodrumdaki sivillere olan ilgi birden ortadan kalktı. O bodrumda, lağımda çok sayıda terörist ölü bulundu. Bir kısmı da yakılmıştı….

Mahut şerirlerin dünyayı ayağa kaldırmaları gerekmez miydi? “Sivilleri katlettiler ve yaktılar” diye?

Ora halkı şuna inanıyor: “O yakılan cesetler PKK’ya yardıma gelen Rus general ve subaylara ait! Tanınmasınlar diye yaktılar!”

Bunun açığa çıkmaması için bir zamanlar yırtınanlar şimdi susmayı tercih ediyorlar!

Demek oluyor ki, Ruslar bunların yardımına daha önce gelmişler. Tıpkı Ermeni teröristlerin yüz yıl önce yardımına geldikleri gibi!