Gel de saygı duy!
Suç mudur? Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına saygı duymadığını söylemek suç mudur?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “saygı duymuyorum” dedi.
Ne olacak?
Böyle dedi diye Cumhurbaşkanlığı sakıt mı olacak?
Bir anket yapılsın, “Tedbirler Kanunu”ndan başlayarak, bu mahkemenin tasarrufları halka sorulsun.
Bakalım saygıyla mı karşılanacak?
Mahkemenin aldığı kararlara (bağlayıcı kararlara), itiraz hakkımız saklı kalmak kaydıyla elbette uyarız ama saygı duymak zorunda değiliz.
Bakalım, Anayasa Mahkemesi bugüne kadar, “mutlak saygı” beklenen kararlarıyla ne söylemiş, bizi hangi politik vasata itaat etmeye zorlamış?
Bakalım, bu kararlar, saygın kararlar mıymış?
Önce kısa bir tarihçe...
Kendisini “Süper Yargıtay”, “Süper Danıştay”, “Süper Sayıştay”, hatta “Süper Yasama Organı” yerine koyan bu mahkeme, 61 Anayasası’yla birlikte ihdas edildi. Görevi, bilindiği üzere, yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemektir... Birçok demokratik ülkede bu görevi (denetleme görevini) normal mahkemeler üstleniyor... Bizde de böyle olabilirdi ama “61 konvansiyonu” bunu uygun bulmadı ve Anayasa Mahkemesi doğdu.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca “sorumluluk” alanı içinde kalması gerekirken, süreç içinde bu kuralı ihlal etti ve aldığı kararlarla diğer erkler karşısında “hiyerarşik bir üstünlüğe” yerleşti. Dolayısıyla bir “Anayasa Mahkemesi sorunumuz” oldu.
Tamam, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlara uyalım, saygıda kusur etmeyelim de...
Başbakan asanların çıkardığı “Tedbirler Kanunu”nu “hukuka uygun” bulan bu mahkeme değil miydi? (61 darbesi bir “devrim”miş... Anayasa Mahkemesi böyle diyor. Devrim eleştirilemezmiş. Dolayısıyla, devrimin eleştirilmesini suç sayan Tedbirler Kanunu, fevkalade demokratik bir kanunmuş. İptal edilmesi söz konusu bile olamazmış.)
12 Eylül’de “varlık nedeni” ortadan kalktığı halde, hiçbir şey olmamış gibi görevine devam eden bu mahkeme değil miydi? (Anayasayı korumaya ant içmiş bazı üyeler, darbe yapıp anayasayı ortadan kaldıran Kenan Evren’e teşekkür ziyaretine gitmişlerdi. Bunu da yapmışlardı.)
Refah Partisi’ni kapatan bu mahkeme değil miydi?
Fazilet Partisi’nin, ileride RP’leşeceği ve “mutlaka suç işleyeceği” iddiasını ciddiye alıp, kapatılmasına hükmeden bu mahkeme değil miydi?
Başörtüsü hakkındaki yasayı yok hükmünde sayan bu mahkeme değil miydi? (Özal döneminde çıkarılan “Kanunlara aykırı olmamak kaydıyla kılık kıyafet serbesttir” şeklindeki yasa, mahdum Erdal İnönü’nün başvurusu üzerine bu mahkeme tarafından iptal edilmişti. Şanlı Anayasa Mahkemesi, Meclis’in çıkardığı bir yasayı iptal eden ilk mahkeme olarak tarihe geçmişti.)
İktidar partisini (yüzde 47 oy almış AK Parti’yi) “irticaı faaliyetlerin odağı” ilan eden bu mahkeme değil miydi?
Bir anayasa değişikliğini “esastan” görüşüp iptal eden bu mahkeme değil miydi? (Vaktiyle bu mahkemeye başkanlık etmiş bir zat bile, “Anayasa Mahkemesi sadece şeklî denetim yapar, esasa giremez” demiştir.)
Meclis’e Cumhurbaşkanı seçtirmek istemeyenlerin iğvasına kapılıp “367 garabetine” imza atan bu mahkeme değil miydi? (Bu karara göre, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı sakıttır. Bu cümleden olarak, Cumhuriyetin ilanı için oy kullanmış milletvekilleri “toplantı yeter sayısı”na ulaşamadıkları için, sistemi değiştirmeye mezun değillerdir. Dolayısıyla, “Türkiye Cumhuriyeti” devleti “korsan bir devlet”tir.)
Hadi, gel de bu mahkemenin aldığı kararlara saygı duy!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.