Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un başına gelenlerden Allah tüm siyasileri korusun!

Numan Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesinin Erdem Gül ve Can Dündar için verdiği karar konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı yorumlamaya kalkınca olanlar oldu!

Ve karşısında bir anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanını buluverdi!

Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklamasını “kişisel bir açıklama” olarak tanımlayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı duruma hemen müdahale edip söz konusu açıklamanın devlet ve hükümet başkanı sıfatıyla yapıldığını hatırlatıverdi!

Numan Kurtulmuş’un muhatabı bir danışman mı olmalıydı?

Siyasi nezaket kuralları açısından bakınca bunun sağlıklı bir yaklaşım olmadığı hemen görülüyor!

O halde böyle bir durumda ne yapmak gerekir?

Siz hükümet sözcüsü olarak bir konuda açıklama yapacaksınız ve yaptığınız açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı tarafından adeta tekzip edilecek!

Sonra da o koltukta oturmaya devam edeceksiniz!

Aynı konumda biz olsak oturduğumuz koltuk çoktan “iğneli fıçı” haline gelmiş olurdu!

Ve o koltukta artık bir saniye bile oturmayı içimize sindiremezdik!

Yani “istifa” müessesesini çalıştırırdık!

Nasıl çalıştırmayalım ki!

Kendisini devletin ve hükümetin başı olarak gören bir isim söylediklerimizi yalanlıyor ve yaptığı açıklamanın “kişisel görüşü” olmadığını “hükümetin görüşü” olduğunu ifade ediyorsa “illa o koltukta oturacağım” diye diretmenin bir anlamı olabilir mi?

Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş’tan bu kadar radikal bir tepkiyi elbette beklemiyoruz!

Çünkü O koltuk hatırına tüm gemileri yaktığını ve tüm kapıları kapattığının farkındayız!

“Radikal bir tepki veremeyebilir ama daha yumuşak bir üslup ile itiraz sesini yükseltebilir” diye düşünenler de boş yere böyle bir beklentiye girmiş olmaktan başka bir şey yapmış olmayacaklardır!

Görünen o ki gelinen noktada her şeyi “sineye çekmekten” başka yapılacak bir şey kalmamış!

Bu hale düşmeye değer miydi?

O koltuklarda oturmak yerine muhalefette kalıp mücadeleyi sürdürmek daha güzel olmaz mıydı?

Ne diyelim, kendi düşen ağlamazmış!

Bari O da bir danışmanı aracılığı ile cevap verse!