Kaldı son 30 yıl
Geçen akşam yolda giderken radyoda kulağım bir hayat haberine takıldı. Bir Anadolu köyünde yaşlı Mehmet Amca emeklilik maaşını reddetmiş, almıyormuş. Maddi durumu çok iyi olmamasına rağmen “elim ayağım tutuyor, çalışabiliyorsam o parayı alamam” diyord.
TÜİK 17 Mart günü “yaşlılık” istatistiklerini yayınladı. 2014 yılında 6 milyon 193 bin kişi olan 65+ üstü nüfus (%8,0) 2015 yılında 6 milyon 495 bin kişiye yükseldi. (Toplam nüfusa oran %8,2)
Yine TÜİK’in 2010 yılında yayınladığı “Türkiye’nin Demografik Yapısı ve Geleceğiz 2010-2050” araştırmasına göre 2010 yılında ortanca yaş 28,9 olan Türkiye 2050 yılında nüfusu 94.585 bin eçıkacak ve ortanca yaş 40,2 olacak.
2013 yılında yayınlanan “Nüfus Projeksiyonları, 2013-2075” çalışmasına göre ise Türkiye’nin nüfusu hiçbir şekilde 100 milyona ulaşamayacak. 2050 yılında ise nüfusumuz 93.475 bin kişiden aşağıya düşmeye başlayacak; yani nüfus artışı tamamen bitmiş olacak.
Nereden ve hangi dönem çalışmasına-araştırmasına bakarsak bakalım ülkemizin dinamik kalkınma süreci olarak önümüzde maksimum bir 30 yıl kaldı.
Şimdi bu tablolara bir kaç ek veri daha vereyim:
Türkiye’de doğuşta beklenen hayat süresi: 78 yıl
15 yaşında kalan ömür beklentisi: 64,3 yıl
50 yaşında kalan ömür beklentisi: 30,6 yıl
***
Ve gelelim işin diğer tarafına
Yani mali-parasal verilere
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü “Genel Bütçe Dengesi Tablosu” verilerine göre;
2014 yılında devlet;
362 milyar lira = vergi olarak
167,8 milyar lira = SGK primi olarak
53,5 milyar lira = Faiz ve cezalardan
68,8 milyar lira = Diğer gelirler olmak üzere tam 652 milyar 111 milyon lirayı toplamış.
2014 yılında Türkiye’nin GSYH’sı (ekonomik gelirleri diyebiliriz) 1 trilyon 750 milyar liradır.
Demek istediğim o dur ki; devletimiz sadece vergi olarak değil, bir yarısı kadar da sosyal güvenlik için para topluyor. Eleme yapılmadan, SGK devlet primi gibi düşünüldüğünde devletin topladığı para kabaca GSYH’nın yüzde 36’sına geliyor.
Peki devlet ne yapmış bu paraları?
2014’de SGK bütçesi 204,4 milyar lira.
Emekli aylıklarına 134,4 milyar lira harcanırken, Personel gideri (memur-sözleşmeli işçi vs) olarak 126 milyar lira harcanmış.
***
Şimdi tekrar dönelim nüfus verilerine. yaş ortalaması halen 30,0’un altında olan, orta yaş (çalışma çağındaki nüfus) yığılması yüzde 67,8 olan, yaşlı nüfusu sadece yüzde 8,2 olan (6,5 milyon kişi)ülkemizde 10,5 milyon kişi emekli durumda.
Evet, biliyorum bu konuyu çok sık işliyorum. Konu o derece önemli ki inanın ülkemizin geleceği bu çözüme bağlı.
Ve yine tekrar edeceğim ki verilen haklar geri alınmaz. Ama yeni özendirici tedbirler ile sorunu çözebiliriz.
Türkiye halen 30 yaş ortalaması ile en dinamik ve güçlü dönemini yaşıyor. Bu konumdaki her ülke tarihte ekonomik patlama dönemleri yaşamış. Ama Türkiye’nin önünü kesici en önemli adımı Rahmetli Demirel atmış ve genç ülkeyi emekli cenneti haline getirmiş.
Yazının girişinde de bahsettiğim Mehmet Amca gibi bir adımı düşünün. Veya halen çalışıyor ama emekliliği geldiği halde çalışmak isteyenleri.
Mesela 50 yaşında emekli olup 1500 lira maaş almak yerine 65 yaşında emekli olup 3500 lira emekli maaşı ile hayatını sürdürmek isteyenlere neden fırsat verilmesin. Neden 15 yıl erkenden maaş almak yerine, 15 yıl daha devlete maaş almadan prim ödeyerek 65 yaşında çok yüksek maaş alamasın.
Şu anda sosyal güvenlik sistemimizde bir sorun yok. Çünkü hala genç ülkeyiz ve çalışanlar yüzde 60-70 SGK yükü ile bu sorunu sırtlıyor.
Ya yarın ne olacak?
Türkiye yaşlanacak. Çocuklarımıza altyapısı bitmiş zengin bir ülke bırakamayacağız. Ve 30 yıl sonra yaşlı ve fakir ülke olarak kalacağız.
Türkiye’nin kaynaklarını bir an önce yatırım ve kalkınmaya ayırıp zenginleşme için süresi bitiyor. Bugün hayatımız iyi diyoruz ama unutmayın ki evde gözümüz gibi baktığımız çocuklarımızın geleceğini harcıyoruz. Bilesiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.