Sözcü yazıyorsa yalandır!” Son zamanlarda bu kanaat yaygınlaşıyor. Yalan şu sıralar Demirtaş’tan Sözcü’ye en yaygın alışkanlık. Arada bir CHP’nin son Kemal’i de bu halkaya dahil oluyor. 

“Bir cümle bul, sana beyazı siyah yapayım”! İşin özü bu. Medya denilen cihaz biraz böyledir zaten. 

En meşhuru ABD-İspanyol savaşıdır. 1898’deki savaşın patlamasında bir medya patronunun büyük rolü olmuştur. William Randolph Hearst, Küba’ya gönderdiği muhabirin, “burada savaş ihtimali görünmüyor”, telgrafı üzerine, “sen haberi gönder, savaşı çıkarmak benden” der!

ABD ile İspanya arasında1898’de başlayan savaş Küba’nın istiklâlini kazanmasıyla sonuçlanır, ama İspanya Amerika kıtasındaki sömürgelerini kaybeder, tabii ABD de Büyük Okyanus’un batısında ve Latin Amerika’da yeni alanlar kazanır!

Örnek olayda görüldüğü gibi, ateş olmayan yerde duman tüttürüp sonra “yangın var” demek bazı gazetelerin vazgeçilmez işidir. 

Bildiğimiz, tanıdığımız, tarih alanında ciddi çalışmaları olan bir öğretim üyesi (bu arada rektör yardımcısı olmuş, tebrik ederiz!) bir televizyonda konuşmuş. 

Ne demiş peki? 

Haberi Sözcü’den okursanız, “ülkeyi ayakta tutmak için câhil nesil lâzım” demiş!

Bülent Arı bunu demiş olabilir mi? Eğer bu gazeteyi çıkaranlar “okumuş” ise, hocanın böyle konuşmasında gayri tabii bir durum yok.Türkiye’nin en cahil okumuşları böyle bir gazete çıkarıyorlar ve okumuş cahillere pazarlıyorlar. 

Bu okumuşlar akı karadan ayırabilecek tefrik etme iktidarını kaybetmişler. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlama yetenekleri körelmiş. Millet, vatan tehdit altında ama bunlara vız geliyor, cumhurbaşkanına, hükümete veryansın ediyorlar. 

Durup düşünelim, şu an çıkarılacak bir yönetim krizinin ne gibi sonuçlara yol açacağını dikkatten uzak tutmayalım diyen yok. 

Bizde eski bir söz vardır, “bu kadar cehalet tahsil iledir”!

Peki cehaleti öven konuşma ne üzerine yapılmış? Meşhur ve mel’un “Akademisyenler bildirisi” üzerine!

Bülent Arı’ya bir tahsin daha! Yerden göğe kadar haklı.

Türkiye’de “aydın” kavramının pozitivizmle ilişkisi, pozitivizme saplanmış aydınların ülke, millet, devlet kavramları üzerinde uyandırdıkları olumsuzluklar gerçekten milletin diğer kesimleri tarafından paylaşılsa idi, bugün ne ülkemiz ve ne de devletimiz kalırdı. 

Hani bunların en meşhur aydını kim? Mesela 100 yıl önce ölen Tevfik Fikret!

Ne yaptı bu en yüksek dereceli aydın? 

Sultan Abdülhamid’e suikast tertipleyen teröristleri övdü.Terör eylemi başarıya ulaşmadı diye dövündü:

Ey şanlı avcı, damını bihude kurmadın/Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın…Yani, ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın, attın fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın.

Diyelim ki bu teröristler başarılı olsalar idi, Sultan Abdülhamid’i öldürseler idi, sonrasında ne olacaktı? Yani Osmanlı Devleti daha güçlü, daha müreffeh ve daha özgürlükçü mü olacaktı? 

Yoksa anarşi ve kaos ortamı mı oluşacaktı?

Aydınların bu kısa aklı Türkiye’nin sebeb-i felaketi. 

Neyse ki, tahsil eskisi kadar okuyanları cahilleştirmiyor. Yine cehaletini katmerlendirmek için okuyanlar var elbette. Ama büyük çoğunluk böyle olmamalı ki, okuyanlardan da doğru söz söyleyen oluyor!

Kitap hattı: 

Hazret-i Ali’nin Hikmetli Sözleri. Muallim Naci’nin Emsal-i Ali’sini  Celal Bayar Üniversitesi’nin değerli hocalarından Âdem Ceyhan yayına hazırlamış. Hz. Ali’nin hikmetli sözlerini okuyup da tesirinde kalmamak imkânsız. Onun ibretli sözleri, eskilerin tabiriyle kelam-ı kibardır. Adem Hoca daha önce de Türk Edebiyatı’nda Hz. Ali Vecizeleri ve Hazret-I Ali’nin Yüz Sözü kitaplarını yayınlamıştı. 

İşte Hz. Ali’den birkaç hikmetli söz:

Her kab içine maddeler konulunca daralır, ilim kabı ise tersine genişler.

Bilirken susmakta, bilmezken söylemek gibi hayır yoktur. 

Dini kavramayan akıl akıl değildir, aklın kavrayamadığı din de din değildir. 

Hayâ insanın siperidir. 

(Buhara yayınları, 0212 520 80 33, [email protected])