Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Boykot çağrıma tepkiler

Boykot çağrıma tepkiler

Perşembe günü yayımlanan "malum medyayı boykota çağrı" konulu yazım son zamanlarda en fazla ilgi gören ve tepki alan yazım oldu.

Bugün iki okuyucu mektubuna yer vereceğim. Daha sonraki yazılarda ise cevabı hak eden bir iki noktaya açıklık getireceğim.

Birinci mektup:

"Sayın Hocam,

"Peki dini kullanarak rant saylayan yüzlerce şirket ve kişi aleyhine hiç bir grup, cemaat ağzını açıp iki kelime etmedi. Dinimizi biz rant olmaktan ne zaman kurtaracağız. Sizin gibi kişiler karşılarında iktidar da olsa,cemaatler de olsa bu soygunlara dur demezlerse dinimizi nasıl temiz tutacağız. Daha düne kadar cebinde para bulunmayan kişiler jeeplere binmeye başladılar. İktidar ve yerel yönetimlerdeki yolsuzluk diz boyu. Müslüman olsun da ne olursa olsun diyorsanız bir şey diyemeyeceğim. Ama bir din önderi olarak lütfen dini kullananlara karşı savaş açın artık. İktidar hortumları kesti ama maalesef adalet ve eşitlikle halka dağıtmak yerine gitti başka yerlere bağladı. Değişen bir şey yok hocam. İktidar yapısı aynı. Hortumcular ve hortumu bağlayanlar değişti. Nerede Mevdudi, Hasan el Bennâ, Seyyit Kutup, Necip Fazıl vb.'yi okuyanlar; hepsi şu an ihale peşinde. Değiştiler, hem de öyle bir değiştiler ki, yaptıklarını meşru ve dinden göstermek için her şeyi yapıyorlar. Sayın Başbakan'ın aleyhine iki satır yazı yazdı diye işten atılan ve şu anda iş bulamayan Müslüman gazeteciye yapılan zulüm değil mi hocam. Lütfen iktidar sahipleri size "bunlar bizim adamlarımız, bizim aleyhimize yazmazlar, bunlar çantada kekliktir" gözü ile bakmasınlar, baktırmayın daha doğrusu. Siz bir ilim adamısınız ve öyle kalın. İktidarın yakınlarına ihale ettiği televizyonlarda da ahlaksızlık diz boyu sürüp gidiyor. Ne değişti hocam ne.... Dinimiz ruhsuzlaşıyor bana göre vesselam. Saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum." (Afşin Bozkurt).

Okuyucumun "Yolsuzluk diz boyu, ne değişti" gibi bazı ifadelerini abartılı buluyorum, ama "yarası olan gocunsun" diyerek aynen naklettim.

İkinci mektup:

"Sayın hocam,

Yazmış olduğunuz yazıyı okudum. Çok teşekkür ederim.

İsterdim ki, bu yazıyı yıllardır her gün köşenizde yazsaydınız, büyük bir hizmeti başarmış olurdunuz, din adına yazı yazmanın hakkını da vermiş olurdunuz. Maalesef tartışmalar sonucu kaleme alınca ister istemez beynimiz bulanıyor aklımız almıyor. Kötü kokular hissediyoruz.

Yalnız ben solcu veya şuursuzca yaşayan cenahtan değilim. Türkiye'deki cemaatler ve vakıfların hesaplarının doğru düzgün olmadığı aşikardır. İnsanların yardım duygularını köreltmektedirler, yanlışlıklar haddinden fazladır.

Bence bir sonraki yazınız, dernek, vakıf ve cemaatların daha düzenli; hesaplarının daha dikkatli olması, yardımlarını daha hassas dağıtmaları hakkında olursa sevinirim. Verilen sadakaların yerli yerince sarf edilmediğinin fetvasını da verirseniz Müslümanlara iyilik yapmış olursunuz.

Tabiî ki dinleyeceklerini hiç zannetmem. Çünkü yıllardır Müslümanlar fetvalara bakma gereği duymuyorlar, biz yaptık oldu diyorlar. Müslümanlar maalesef parayla tanıştıkları günümüz çağında her türlü kirlenmenin içerisindedirler.

Bu bir varsayım değildir. Selam ve dua ile." (İbrahim Gölbaşı).

Bu iki mektubu bir öz eleştiri olarak kabul etmek, kötülüklerden uzak kalmış isek şükretmek, bulaşmış isek ıslah-ı nefse yönelmek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi