Akşener’in handikapı Paralel
Meral Akşener, kariyerinde gölge olmayan bir siyasetçi. Refahyol Hükümeti’nde İçişleri Bakanıyken de, AK Parti’ye katılırken de, MHP’de siyaset yaparken de, daima güven telkin etti.
Kabalık, şirretlik, kumpasçılık ve sair şimdilerde siyasette çok rağbet gören çirkin vasıflardan uzak bir çizgisi var.
28 Şubat günlerinde, Cunta generali Çevik Bir’e verdiği ‘sivil’ cevapsa harikuladeydi.
Temiz, şaibesiz bir isme sahip olmak, siyasette çok değerlidir. Böyle isimler, ‘siyasi yatırımcılar’ın alakasını çeker.
Bu ‘yatırım’ı siyasetçinin kendi partisi yapabileceği gibi, başkaları da, ‘marka’yı beğenip, yatırıma heveslenebilir.
MHP böyle bir yatırıma meyletmedi.
Cumhurbaşkanı adaylığı için Akşener’in adı geçtiğinde, Devlet Bey ya da MHP hiç oralı olmadı.
Devlet Bey, Akşener’in Meclis Başkanı adaylığına da hiç sıcak bakmadı. Sıcak bakmayı bırak, ters baktı.
Neden ters bakmış olabilir?
Meral Hanım’a yönelen teveccüh, Devlet Bey’in liderliğine halel getirir diye mi?
Siyaseten, o gün değilse bile gelecekte kendisine rakip olma ihtimali sebebiyle mi?
Siyasette böyle bir şey vardır.
Rakip olma ihtimali olanları ya itersin... İlişkiler, o muhtemel rakibin parti içinde söz söyleyemeyeceği bir noktaya gelir ve sen o rakipten kurtulmuş olursun.
Yakın ve uzak siyasi tarihimizde bunun sayısız misalleri vardır.
Ya da himayene alırsın.
Usul daha çok şöyle tecelli eder: Dışarıdaysa rakip, himayene almaya çalışırsın, içerideyse itersin.
Meral Hanım da, hissettiğim kadarıyla, biraz itildi.
Devlet Bey dün, ilk defa bu kadar açık bir şekilde, Meral Hanım’ı ima ederek, ‘paralel’ vurgusu yaptı.
Vurgu öylesine şiddetliydi ki, ifadeleri, AK Parti söyleminin hizasına geldi.
Bahçeli’nin böyle bir söyleme yönelmesi AK Parti açısından çok anlam ifade ediyor.
Yakın zamana kadar, siyasi partilerin hiçbiri, ‘Paralel’i AK Parti gibi telaffuz etmiyordu.
Partiler, ‘Paralel’in açtığı yoldan gitmekte beis görmedi, Kılıçdaroğlu gibi tapeleri Meclis’te dinletmedilerse de istifade ettiler. Buna MHP de dahildi.
Hatta MHP, Paralel’in kendi vekillerine yönelik kaset kumpası karşısında da sessiz kalmıştı.
Bahçeli’nin dünkü konuşmasıyla, AK Parti, ilk defa kendi partisi dışında, kendi lisanını kullanan bir partner bulmuş oldu.
Bahçeli, Paralel’e, “Başınıza gelen her şeye müstahaksınız” bile dedi.
Söylem o kadar yakındı ki, muvakkat ve tek olaya mahsus bir ‘koalisyon’ izlenimi verdi.
‘Olay’ dediğim, MHP’nin kongre sürecidir.
‘Olay’ın kapsamını genişletip ‘yeni anayasa’ya kadar uzatanlar olabilir. Bugün için,‘o kadar uzun boylu değil’ derim. Ama bugün için. Yarına yarın bakarız.
Bahçeli’nin kullandığı ‘Paralel’ söylemi tamamen dayanaksız değil.
Gerçekten, ‘Paralel medya’ ve o medya çevresindeki camia, Meral Akşener’e fevkalade bir alaka gösteriyor.
Bu, Meral Akşener için bir handikap.
Akşener, bu handikapı aşabilir mi?
Kolay bir iş değil.
Paralel, Akşener’i aşağı çekebilir.
BBP ve Saadet Partisi’nin sandıktaki performansını etkilemişti, ‘Paralelle ilişkiler.’
Biliyorsunuz, Saadet’le BBP seçim ittifakı yapmıştı.
Özellikle BBP’nin Paralel Medya’yla dirsek teması, Saadet’in bu teması sineye çekmesi, Paralel arasında kökleri tarihe dayanan bir tür farklılığı olmasına rağmen, Saadet’i dahi aşağı çekmişti.
Bakalım MHP’de hadiseler nasıl seyredecek?
Bunu anlamak için, evvela Yargıtay’ın ne karar vereceğini beklemek gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.