O istemese!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında yaşanan ihtilafta Başbakan Davutoğlu’nun yanında saf tutanlar şimdi kendi kendilerini kandırmak ya da avutmakla meşguller!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında olduklarını ama Cumhurbaşkanının etrafını saran menfaatçi bir grubun kendilerini O’na yaklaştırmadıklarını ve hain ilan ettiklerini savunuyorlar! Yani doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzüne karşı söyleyemedikleri şeyleri etrafını saran, menfaatçi diye tanımladıkları gruba söyleyerek rahatlamaya çalışıyorlar! Cumhurbaşkanı Erdoğan “istemese” ya da “hoş karşılamasa” o menfaatçi grup öyle yazılar yazabilir mi? Öyle uluorta konuşabilir mi?
Başbakan Davutoğlu’nun yanında saf tutanların atladıkları ya da atlamış gibi yaptıkları konu bu! Doğrudan Erdoğan’ı eleştirme yerine çevresini eleştirerek sonuç almaya çabalıyorlar! Oysa bilmeleri gereken bir gerçek var!
Kendileri hakkında söylenen ve yazıların bir harfi bile “onaysız” sözler ve yazılar değil! Belli ki her şey önceden planlanıyor! Kimin ne diyeceği, ne yazacağı programlanıyor!
Sonra da bu plan ve programa göre söylenecekler söyleniyor yazılacaklar yazılıyor! Bakın şimdi onlar hakkında operasyon yapılması isteniyor! Elbette bunlar kendiliğinden ortaya çıkmış talepler değil!
Bir öncesi var!
Başbakan Davutoğlu’nun yanında saf tutanları anlıyoruz!
Cumhurbaşkanı’na karşı tavır almayı şimdilik politikalarına uygun bulmuyorlar!
Cumhurbaşkanı’na doğrudan diyemediklerini etrafında bulunan yazar-çizer kadrosuna diyerek rahatlama yolunu tercih ediyorlar!
Onlar böylesine dolaylı yollardan “laf dokundurma” yolunu seçerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer alanlar işi bir adım daha ileriye götürerek “partili başkandan” söz etmeye başlıyor!
Yani, “Hem başkanlık sistemine geçilsin hem de başkan aynı zamanda partimizin genel başkanı olsun” diyerek Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yaşan ihtilafların önüne geçmeyi planlıyorlar!
Hâl böyle iken Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanında saf tutanların, “Sahi Ahmet hocanın günahı neydi?” diye Cumhurbaşkanı Erdoğan yanlılarını köşeye sıkıştırmaya çalışmaları beyhude bir gayret olmaktan öteye anlam taşımıyor!
Böyle gayretkeşliklerle vakit öldüreceklerine, “O istemese bunlar yazıp çizebilir miydi?” diye düşünebilseler çok daha yerinde bir hareket yapmış olacaklar!
Ne kendi kendilerini kandırsınlar ne de avutsunlar!
Artık gerçeklerle yüzleşmeleri gerek! Ve idrak etmeliler ki ikili arasındaki bu mücadelenin kaybedeni yine onlar olacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.