Uğur Dündar’ı gammazladı

Uğur Dündar’ı gammazladı

Yazımıza başlamadan önce herkesin Ramazan Bayramı’nı yürekten kutluyorum. Gönül isterdi ki, bayram şekeri tadında fasıllara dalsak. Ama mümkün olmadı. Yoğun ilgi üzerine bayramda da Tuncay Özkan’ın marifetlerini anlatmaya devam kararı aldım.

Yakından takip edenler hatırlayacaktır; 2001 yılında koalisyonun ANAP kanadında Mesut Yılmaz ile Sadettin Tantan arasında iç savaş çıkmıştı. Tantan, Başbakan Bülent Ecevit ve Hüsamettin Özkan’ın desteğiyle uzun süre Yılmaz’a direnebildi ama 5 Haziran 2001 günü koltuğunu Rüştü Kazım Yücelen’e devretmekten kurtulamadı.

Yılmaz’a yenik düşmüştü. Yücelen’in ilk icraatı Tantan’a yakınlığı ile bilinen İstanbul Emniyet Müdürü Halim Abanoz’u görevden almak oldu. Şimdi MHP Gaziantep Milletvekili olan Hasan Özdemir, bu operasyonla Abanoz’un koltuğuna oturdu.

Tantan’ın tasfiye sürecinde dönemin Kanal D Genel Yayın Yönetmeni ve Milliyet Yazarı Tuncay Özkan, aktif rol oynadı. Özellikle 2001 Nisan’ından itibaren Tantan ve Abanoz’u hedef alan yayınlarını yoğunlaştırdı. Özellikle Abanoz’un emniyet içinde ‘tarikatçı’ örgütlenmeye gittiğini, İstanbul Valisi Erol Çakır’a komplolar kurduğunu öne sürdü.

O günlerin en flaş haber portalı Habertürk’ün patronu Gazeteci Ufuk Güldemir, şu yorumu yaptı: ‘İtibarı tartışılmakta olan bir gazetecinin Tantan olayı gibi hassas bir konudaki haberleri daima kuşkuyla karşılanacak ve gazetecilik dışı mülahazalar aranacaktır.’

Ergenekon tasfiyesi mi?

Haksız sayılmazdı. Çünkü, o günler Ergenekon’un emniyete düştüğü günlerdi. Ergenekon soruşturmasının kara kutusu olarak tanımlanan Gazeteci Tuncay Güney, 2001 yılı Mart ayında otomobil kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla yakalanmış ve Adil Serdar Saçan tarafından sorguya alınmıştı. Ergenekon belgeleri ilk kez o tarihte ortaya çıkmıştı.

DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ise ön çalışma için Savcı Muzaffer Yalçın’ı görevlendirmiş, Veli Küçük hakkında soruşturma izni alınmıştı.

Tantan’ın tasfiyesinden sonra o dosyadan hiçbir sonuç çıkmadı, herkes birbirini suçladı, sonunda kapatıldı. İstihbarat Şube Müdürü Halil Çatıkkaş ve teknikten sorumlu İstihbarat Müdür Yardmcısı Sami Uslu, İstanbul dışına gönderildi. Tarikatçı oldukları gerekçesiyle kilit görevdeki 6-8 polis daha başka görevlere atandılar.

Dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan, şimdi Ergenekon’dan tutuklu. 6 Ağustos 2008 günü Milliyet’e yaptığı açıklamada, dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır ile Emniyet Müdürü Hasan Özdemir’in gelişmelerden haberdar olduğunu söyledi.

Daha sonra Erol Çakır’ın Veli Küçük’le güvenlik şirketi kurması ise cabasıydı.

Yılmaz’ın konutunda

Garip olaylar zinciri bunlarla sınırlı değildi. Tantan’ın tasfiyesinde etkin olan Tuncay’ın ismi, Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceğiyle ilgili mahkumiyet kararının görüşüldüğü Yargıtay 8. Dairesi’ndeki temyiz sürecinde de sıkça geçti.

Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak, 21 Nisan 2001 tarihinde telekulak skandalı yüzünden yargılandığı Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği dilekçede, dinleme talimatını Mesut Yılmaz’ın konutunda verdiğini, o sırada Özkan’ın da yanlarında olduğunu öne sürdü.

Dilekçedeki ifadeler aynen şöyle: ‘Eski İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ın hakkındaki yargılama kararını bozdurmak için Yargıtay’da bazı kişilere rüşvet verileceğini, bu işlemde aracı olanlardan birisinin Tuncay Özkan’la ilişki içinde olduğunu beyanla, anılan şahısla işbirliğine girilerek çok gizli bir çalışma yapılması, safahata ilişkin ara makamların yazılı ya da şifahi olarak bilgilendirilmemesi yolundaki talimatı üzerine, Özkan, İstihbarat Şubesi’ndeki ilgili personelimizle ilişkiye geçirilmiş, aracı olduğu iddia edilen şahısla temas sağlanmış, verdiği bilgiler doğrultusunda yapılan ön çalışmalarda anlatımları tatmin edici bulunmayınca şahsın ilişkide olduğunu iddia ettiği yargı mensubumuzla teması gözlenmiş ve olayın tamamen uydurma olduğu kanaatine varılmıştır.’

Ak’a göre: Özkan, Erdoğan’ın Yargıtay’daki davasını lehine çevirmek için rüşvet vermeyi planladığı şahısla tanışmış ve bu gelişmeden Yılmaz’ı haberdar etmiş, Yılmaz da Özkan’ı emniyet istihbaratta birlikte çalışmaya göndermiş ama iddiası boş çıkmış!

Sonra Yargıtay 8. Dairesi Başkanı Naci Ünver’in dinlendiği ortaya çıktı. Ünver, İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davasını kazandı.

Dündar’ı neden yazmadın?
Fox TV’de başarılı programlara imza atan Kadir Çelik’le dün sohbet ederken o döneme ilişkin yeni bir şey daha öğrendim. Çelik dedi ki: ‘5-6 yıl önce o kanunsuz telefon dinlemelerini Objektif’in internet sitesinde yayınladım. Osman Ak’ın ifadelerine de yer verdim. Mesut Yılmaz, Osman Ak’a dinleme görevi verirken yanında Tuncay Özkan da vardı. Bu yayından sonra Tuncay beni aradı.’

Haliyle sordum: ‘Ne yaptı yalanladı mı?’

‘Hayır’ dedi Çelik: ‘Tuncay yazılanların hepsini doğruladı. Ama Mesut Yılmaz’la görüşürken yanımızda Uğur Dündar da vardı, Osman Ak’ın ifadelerinde Uğur Dündar da geçiyor, neden sadece beni yazıyorsunuz, Dündar’ı yazmıyorsunuz diye sitem etti.’

Yani, Kanal D’deki selefi Dündar’ı gambazlamış! Ya da suça ortak bulmuş! Uğur Dündar konuya açıklık getirirse, sütunlarımız kendine sonuna kadar açıktır.

İşin daha vahim tarafı, istihbarat görevlisi gibi siyasetçilere hizmet aşkı, ‘araştırmacı gazetecilik’ olarak pazarlanıyor. Buna öykünen mahallenin ‘ne oldum delisi’ yeni çocuğu da Ergenekon sanıklarına ‘sonuna kadar kefilim, iyi arkadaştır’ diyor.

Bir de utanmadan bu rezillikleri gözler önüne serenlerin boyunlarına ‘yandaş’ yaftasını asmaya kalkıyorlar.

Sizi Ergenekoncular sizi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi