Gül ve Haç’ın Türkiye kolu Manevi Cihazlanma Derneği
Amerikalı ünlü yazar Lawrence H. Shoup “Dış İlişkiler Konseyi (CFR) ve ABD Dış Politikası” adlı, yıllarca en çok satan kitaplar listesinden çıkmayan eserinde, CFR’nin Yeni Dünya Düzenini biçimlendirmek amacıyla II. Dünya Savaşı’na CFR’nin yönetiminde girdiğini öne sürer. CFR’nin hemen yanıbaşında Moral Re-Armement (Manevi Silahlanma (Cihazlanma) Derneği durmaktadır. Bu dernek 1920 yılında, sözde Hıristiyan kökenli bir kuruluştu. Kağıt üzerindeyse kurucusu adı sanı pek bilinmeyen bir rahipti ama derneğin kasası ağzına kadar doluydu; ilk kurulduğu yıllarda New York’ta muhteşem bir daireden yönetiliyordu! Rahipse genellikle ortalıkta yoktu tabi.
Bu dernek, CFR’nin tam desteğiyle, 1945 yılında Alman ve Fransız önde gelenlerini gizlice buluşturdu. Çok katılımlı bir toplantıydı bu. Fransızların Mitterand dahil 17’si devlet adamı, 200’ü sendikacı, 207’si sanayici, 30’u gazeteci, 100’ü de eğitimciydi. Alman tarafındaysa başta Şansölye Konrad Adaneur olmak üzere 82 devlet adamı, 400 sendikacı, 14 ilahiyatçı, 160 gazeteci ve 35 eğitimci vardı. Aytunç Altındal, Sabah gazetesinde yayınlanan yazı dizisinde, bu toplantılarda AB’nin temelinin atıldığını öne sürer...
Manevi Cihazlanma Derneği’nin bir de Türkiye kolu vardı. Dernek, 1958 yılında Moral Re-Armement’ın İsviçre’deki Caux şatosunda eğittiği Türklerce kuruldu. Derneğin onursal başkanı dönemin İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’dı. Derneğin akıllara ziyan özelliklerinden biri belki de başlıcası İslam karşıtı olmasıydı. Dernek, Altındal’a göre en büyük tehlike olarak nitelendirdiği İslam’a “ölümüne karşıydı”.
Derneğin Illuminati bağlantısı akıllara Siyonist bağlantı olup olmadığını getiriyor. Altındal böyle bir bağlantı olmadığı konusunda ısrarlıdır. Ne var ki yazar Memduh Eren, dernekle ilgili ilginç bir bilgi aktarıyor. Celil Gütkan Paşa 27 Mayıs darbesinin önemli subaylarından biriydi. Darbeden 10 gün sonra İstanbul’dan komşuları olan iki Yahudi aile, birlikte kısa bir tatil için İsviçre’ye gitmeyi önermişti. Gürkan ve eşi öneriyi kabul edip İsviçre’ye gittiklerinde kendilerini Moral Re-Armement’ın merkezi, Caux’daki şatoda bulmuşlardı. Orada 15 gün süreyle, günde 6 saat ders görmek zorunda kalmış, zar zor kaçıp kurtulabilmişlerdi!
İngiltere’de Katolik ve Ortodoks kiliselerine göre daha küçük ama siyasetten medyaya kadar her şeyde at oynatan bir Anglikan Kilisesi vardır. Kilise 1867’den bu yana her on yılda bir toplantı düzenler ve bu toplantıda gelecek on yıllık dönemin nasıl değerlendirileceği tartışılır ve geniş kapsamlı bir eylem planı hazırlanır. Bu toplantılardan 15’incisi 2008 yılında Lambeth Konferansı adı altında yapıldı. Bu konferansa hepsi de Protestan 800 piskopos katıldı. Sadece Amerika’dan katılım 111’di. Amerika’dan Episkopal ve Prebiteryen kiliseleri konferansta boy gösterdi. Bu iki kilise birlikte hareket ederdi çoğunlukla. Bu iki kilise Lozan Anlaşması ABD Senatosuna geldiğinde kolları sıvadı ve anlaşmanın onaylanmaması için müthiş bir baskı uyguladı. Ve Lozan Anlaşması ABD tarafından kabul edilmedi. Günümüzde ABD, Lozan Anlaşmasını kabul etmediğinden TC’nin bağımsızlığı iki ülke arasında imzalanan ikili anlaşmalar çerçevesinde yürütülmektedir. Bu boşluktan yararlanmak isteyenler Lambeth Konferansında ortaya çıktı. Konferansta kimi açık kimi gizli kararlar alındı. Ve 10 yıllık bir eylem planı yapıldı. Kilise, Afrika’da başarılı olmuş, misyonerleri aracılığıyla çok sayıda Kenya, Uganda ve Nijerya vatandaşı Müslümanlıktan ve Animist dininden ayrılıp Anglikan Kilisesi’ne yönelmişti. Afrika’da uygulanan eylem planının Ortadoğu da, Türkiye’de ve Türki Cumhuriyetlerinde de uygulanmasına karar verildi. Söz konusu ülkelere gidecek olan Anglikan misyonerler içeriden seçilecekti. Örneğin, Türkiye’de daha önce Anglikan kilisesine bağlanan kişiler, misyonerliğe soyunacaktı. Konferans sonunda alınan gizli kararlar içinde eşcinsellerle ilgili bir karar da vardı. Eşcinsellerin hedef ülkelerde daha çok “çalıştırılması” için onların desteklenmesi kabul edildi. Eşcinseller arasından ağzı laf yapan, yetenekli kişiler seçilecek, bunlar “yumuşak dokuda” (soft tissue) çalışarak ilişki kurdukları kişileri Anglikan Kilisesi’ne devşirecekti. “Yumuşak doku” anlamı gizli eşcinsellerdi. Eşcinsel dernekler sokağa çıkacak, hak ve özgürlük isteyecek ve mağduru oynayacaktı her fırsatta. Bu eylem planı 2008’den bu yana uygulanıyor; sonuçlarını 2018 toplantısında öğreneceğiz...
Yarın da Illuminati ve Barış Gücü’ne bir göz atalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.