Şanghay’a girelim
İsrail'le barıştık, Rusya'yla barışmaya çok yakınız. Muhalefet karalar bağladı:
Gitgide elde "eleştirmeye dış politika" kalmıyor!
Hele hele "bacıları" Meral Akşener'in MHP'yi ele geçiremeyeceği ortaya çıkınca, iç politikada çevirdikleri madrabazlıklar da şişti.
Liseleri köpürtmeye çalıştılar, çocukların karne alıp tatile gireceğini akıl edemediler, zamanlama tutmadı.
Avrupa Birliği'ni, İngiliz skandalından sonra eskisi kadar hararetle savunamıyorlar.
Turizm konusunda da artık ağlayamıyorlar, Rusya'dan da İsrail'den de gene turist gelecek, ayrıca Ukrayna can atıyor (sevinin zamparalar, işin ucunda "karı kız" da var.) Bütün Avrupa borsaları çöküyor, İstanbul Borsası top gibi. Ekonominin yıkılmasını on dört yıldır bekliyorlar, yıkılacağına rekor kırıyor.
Kalıyor LGBT savunusu: "Lesbian, gay, bisexual, transgender"...
İyi. Bununla oyalansınlar. Yakışır. Biz de işimize bakalım.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, "Şanghay Beşlisi"nin Türkiye gibi ülkelerle işbirliğini geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Çinli bir sosyal bilimci, Dr. Yang Jin daha da ileri giderek "Türkiye'yi Şanghay Beşlisi'ne alalım" teklifini ortaya attı.
Şanghay İşbirliği Örgütü, Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan'dan oluşuyor. Beşliydi, altılı oldu.
Muazzam bir ticaret potansiyeli ve muazzam doğal kaynaklar var. Bizi roketleyecektir.
Bu birliğe girmek, Avrupa ile ticaret yapmamıza engel değil, hatta "Avrupa Birliği'ne ha girdik ha gireceğiz" tiyatrosuna devam etmemize de engel değil.
Pek pek, Avrupa'dan yemlenen bazı aydınlarımız "adam olamadık" teranesini sürdürürler, o kadar. Son kaleleri olan Bilgi Üniversitesi de üzülür.
Evet, Çin'de demokrasi yok, Rusya'da da ne kadar olduğu tartışılır.
Bize ne bundan? Hani yabancı ülkelerin "iç işlerine" karışmazdık, cumhuriyetin dış politika ilkelerinden biri de bu değil miydi?
Üstelik Şanghay Örgütü'nün bize çok ihtiyacı var. İşte Dr. Yang Jin açık açık söylemiş:
"Türkiye'nin yer alması, örgütün dışa açık, hoşgörülü ve etkili bir örgüt olduğu anlamına gelecek!" Bizi alıp "imaj düzeltmek" isteyeceklerdir.
Ekonomik çıkarlarımız karşılığında düzeltiriz evelallah...
Bizim sırtımızdan Avrupa'ya uzanmak isteyeceklerdir, bizim için bunun da bir sakıncası yok.
Elbette bu birlikte "küçük ortak" oluruz, AB'ye girsek "mini mini ortak" olacaktık.
Bizi oyalayan, horlayan, aşağılayan, sürekli "istiskal" eden Avrupa yerine, bizi adam yerine koyan Asya...
Tabii ki bu yarının işi değil, birkaç yıl sürer, belki 2023'ü bulur.
Olsun. Size boşuna mı "aklınız varsa şimdiden Rusça öğrenin, Çince öğrenin, Japonca öğrenin" demiştik?
Arapça öğrenin de demiştik de, birçok dıngıl gericilik sanmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.