Bu Bir Arife Yazısı Değildir...
Yarın bayram...Bayramın geleceği arifeden belli olur.
Bu sefer Kadir gecesinden apaçık belli oldu...
İsrail savaş uçakları Gazze halkına mutad kan ve ateş armağanını Kadir gecesinde de vermekten geri kalmadı. Bu rezil bombardımanda ölüm olmaması tek teselli...
Reelpolitik bize habire “İsrail’le anlaş” diyor. Ülke çıkarları bunu gerektiriyor. Siyaset, ekonomi ve zincirleme bir sürü yeterince makul gerekçe... İlaveten dünya hükümranları böyle istiyor! Düne kadar muhalefet de bu yönde baskı kurmak için elinden geleni yapıyordu. Hükümeti dış politikada realist değil ideolojik olmakla suçluyordu. Memleket menfati için İsrail’le ilişkiler bozulmamalıydı... İsrail cephesinden de durum farklı değil. Onları da menfaatleri Türkiye ile anlaşmaya zorluyor. Sanmayın ki şu sıralar İsrail’de az fırtına kopuyor... Menfaatle ideal arasındaki çatışma bütün zamanların en yakıcı ve yıpratıcı muharebesi! Zaten bölgenin sonuna kadar yalnız ve en nefret edilen ülkesi İsrail. Varlığı başlıbaşına huzursuzluk kaynağı.
Ya irtikap ettiği fiiller? İnsanlık hiçbir devlet tarafından siyonist devlet kadar dumura uğratılmadı, yok sayılmadı, ayaklar altına alınmadı... Bu şımarık terör devleti için yakın coğrafyada iyi kötü bir Türkiye vardı, onu da kaybetti... Bu kaybı sırf Tayyip Erdoğan’dan bildi. Elbette onun tavrı belirleyici oldu. Fakat bu belirleyici tavır bu ülkenin, bir milletin vicdanının yansımasıydı. Davos’da bir vicdan patlaması oldu. Bir asırdır birikmiş olan vicdan enerjisi açığa çıktı...
Hiç bir lider dış siyasetde Tayyip Erdoğan’ın Davos’da “bi dakka!” dediği an kadar milletinin vicdanını bu kadar temsil etmemişti.
Bu “millet”i ister, Türkler veya Türkiye’nin halkı olarak anlayın, isterseniz bütün dünya Müslümanları olarak; kelime buna müsait! “Bi dakka”nın İngilizce telaffuz edilmesi, tavrın “İngiliz”ce olmasını gerektirmez. Erdoğan’ın tavrı, isterseniz o sahneleri dönüp bir daha seyredin, Türkçe ve Müslümanca idi. Hatta yerelleştirelim: Türk ve Müslüman tavrının Kasımpaşalısı idi!
Sonra Mavi Marmara vak’ası var. Siyonist devletin nasıl pervasızca hukuku ihlal edeceğinin, insanları hiçe sayacağının en açık örneği... Bu manzaraya bakıp “asıl insanî yardıma ihtiyacı olan siyonistlerdir, Filistinliler değil” dememek mümkün değil. İnsanlıktan çıkana insanî yardım mümkün mü, o ayrı fasıl! Filistin halkının büyük acılarla geçen yüzyılın sonunda bir nebze umut hissettiği bir hamle Mavi Marmara! Bu orantısız ümit için neler feda edilmez ki? Bu bir saldırı veya fetih hamlesi değil, insanî yardımdan öteyi hedeflemeyen bir sivil sefer... Gemi savaş gemisi değil, hamulesi silah değil, mürettebat ve yolcular asker değil, savaşçı değil. En azından silahlı savaşçı değil... Türkiye’nin o zamanki yönetimi böyle bir seferi düzenlemiş olabilir mi?
Hayır; bunu devlet yapmaz.
Zaten IHH yetkilileri bunun tamamen sivil bir hareket olduğunu ısrarla belirtiyorlar. Türk hükümeti ve Başbakanı böyle bir sefer tertiplenmesine önayak olmaz. Fakat hadise patlak verdi. On insanımız şehid oldu...Bütün dünyayı ilgilendiren bir siyasi kriz çıktı. Türkiye’nin alışılmış bir başbakanı olsa idi böyle bir anda “bize sorulmadan yapılmış bir iştir, sorumluluk yapanlara aittir” der işin içinden çıkardı. Şiş de yanmazdı, kebap da! Tayyip Bey, böyle bir karakterde olmadığını gösterdi, mağdur edilenlere, mazlumlara sahip çıktı. Konunun bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Şimdi başka bir zamandayız ve başka bir düzlemdeyiz. Siyasî bir hamle sözkonusu. Bu raddede yapılan itirazlar zımnında siyaseten/zarureten söylendiğini sandığım “bana mı sordular?” tavrını doğru okumak lâzım. Neyse, asıl mevzuya dönelim.
İsraille “anlaşma”, “mutabakat” her neyse... En çok bizi üzecek, süreç işledikçe bizi üzdüğünden daha fazla sayın Cumhurbaşkanı’nı üzecek. Tutulmayan sözler, vahşi saldırılar, şımarık tavırlar sabrımızı zorlayacak. Adamlar ilk mesajı Kadir gecesi verdiler. Siyonistler hiçbir insanî, dinî değeri dikkate almazlar. Çünkü insan sadece onlardır ve din de sadece onların inandığıdır.
Bir musevî isterse müslüman olabilir, hırıstiyan olabilir. Fakat başka dinden biri ne yaparsa yapsın, bunların dinine intisap edemez! En ırkçı toplum bunlardır. Dinle ırk içiçe geçmiştir. Fakat insaniyet satarlar! İşimiz zor, çok zor! Ufukta bayram görünmüyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.