Ortadoğu’yu Türksüz Yönetmek Kolay!
Yüzyılın savaşı bitmedi. Bu savaş, açık konuşalım: İslâm dünyasından Türkleri tecrit etme savaşı idi. İngilizlerin 1940’larda verdiği isimle “Ortadoğu” denilen İslâm’ın merkez topraklarını bin yıldan fazla Türkler yönetti. Eğer bu dönemi tanımlarken “Türk” kavramını unutursak, gerçekçi bir tarih yorumu ortaya koyamayız.
Abbasi hilafetinin son döneminde başlayan Türk hanedanlı/yönetimli devletler Mısır’dan İran’a Orta Asya’ya ve hatta Hindistan’a kadar yayıldı.
Selçuklular Anadolu’yu İslâm’a kazandırdı, Osmanlılar bu hâkimiyeti Balkanlara yaydı. Sömürge imparatorluğu İngiltere’nin 19. yüzyılda bu coğrafyalardan Türkleri tecrit harekatı, önce Hindistan’da başarıya ulaştı. Timur soyundan gelen Hindistan yönetimi tasfiye edildi, Hindistan böylece sömürgeleştirildi. Fakat asıl “yılanın başı” Osmanlı idi... Sultan Abdülhamid, halife sıfatıyla bütün İslâm dünyasına ulaşabiliyor, en kıyı bucak camilerde bile hutbelerde onun ismi zikrediliyordu. İslâm dünyasında emperyalizme karşı oluşan ortak şuurun merkezinde Osmanlı vardı. İngilizler kuzeyde gelişen Rus tehdidini bir kenara bıraktılar, Osmanlı’yı yok etmeyi ön plana aldılar. Osmanlı mülkünü Ruslarla paylaşmak İngiliz menfaatlerine daha uygun bulundu. Çünkü sömürgeciler için İslâm dünyasının uyanışını durdurmak her şeyden önemliydi.
Birinci Dünya Savaşı İngilizlere bu fırsatı verdi. Osmanlı Devleti’ni tam bir İngiliz hinliği ile Türklere yıktırdılar! Can düşmanı bir kurumu, hilafeti bize ilga ettirdiler. Hilafetin ilgası bütün İslâm âleminde büyük bir sukutuhayale yol açtı. Hindistan Müslümanları emperyalizme karşı mücadelelerinin manevî dayanağını kaybetti. Millî Mücadele’ye muazzam destek veren Hilafet Komitesi’nin yöneticileri, Ankara’ya ısrarlı telgraflar çektiler, “bunun İngiliz yalanı olduğunu açıklayın” diye...
BU İNGİLİZ YALANI DEĞİL, İNGİLİZ OYUNU İDİ!
Türkiye, bin yıllık manevî, kültürel ve coğrafi bağlarından tecrid edildi. Türkler Araplara, Araplar Türklere düşman hâle getirildi. Yüz yıl böyle geçti. Bu bağların yeniden kurulduğu 21. yüzyılın başında emperyalist odaklar, Türklerin hızlı seyreden bölge ile yakınlaşmasını durdurmak için harekete geçti. Suriye ve Irak’ta Türkiye’yi yalıtmak için bulunan yol, bu ülkelerin kuzey bölgelerini terörist Kürtçü örgütlere havale etmek. “Kürtlere” demiyoruz, terörist Stalinist Kürtçülere... Çünkü Türklerle Kürtlerin bin yıllık beraberliği ancak bu şekilde bozulabilir! Şimdi terörist Kürtçü unsurlar Araplarla Türkler arasında bir tampon olarak konumlandırılıyor. Türkler yüz yıl sonra yeniden İslâm dünyasından tecrid edilirse, Ortadoğu’yu yönetmek hiç zor olmayacak! Yüz yıl önce Abdülhamid ve Osmanlı için yürütülen kirli propaganda bugün Tayyip Erdoğan ve Türkiye için tezgâhlanıyor. Türklerin bulunmadığı bir İslâm dünyasının yönetilmesinin zor olmadığını, bizzat kendileri itiraf ediyorlar. Son olarak eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey’in açıklamaları dikkatle okunmalı. ABD, Erdoğan’ı sevmiyor, elbette Avrupa da! Neden? Bir sürü olumsuzluk öne sürülüyor, mesela “otoriterlik” gibi. Fakat bunlar gerçek olduğundan değil, karalama kampanyalarında ihtiyaç duyulduğundan. Asıl sebep, Erdoğan’ın ABD’nin, Avrupa’nın yöneticilerini dinlememesi. Dinlemiyor, üstelik çelişkilerini yüzlerine vuruyor; dost olmak için yaltaklanmıyor! Jeffrey, Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’in “Mesele sadece Erdoğan mı yani?” sorusunu şöyle cevaplıyor: “Erdoğan’ın da ötesinde Washington’da genel olarak Türklerden hoşlanmama durumu da var. Türk ordusu çok zor, selâm çakıp IŞİD’le savaşmaya gitmiyorlar, aylar süren müzakereler oluyor. Başka ülkeler ise 4 uçak gönderip IŞİD’le savaşıyorum diyor. Aslında hiçbir şey yapmıyorlar ama olumlu puan alıyorlar.” Türkiye, Cumhuriyet’le terk ettiği Türk refleksine döndü! Boyun eğmemek, güce ram olmamak, hakkın davacısı olmak… İslâm dünyasında bu tavrı gösteren devlet yok. Aslında İslâm dünyasında gerçek anlamda “devlet” yok! İran elbette istisna. Kısmen Mısır. Bu devletler güçlü bir Türk yönetimi mirasının üstüne oturuyorlar. Geri kalanlar her türlü talimata, tesire, yönlendirmeye teşne. Devlet sadece ülkeyle, parayla, halkla, bayrakla, marşla… olmuyor. Devlet yönetmek ayrı bir sanat, bu sanatı cedlerimizden tevarüs ettik. O yüzden Tayyip Erdoğan gibi bir lider Türkiye’den çıkıyor. Batılılar tek direnç unsurunun Türkiye olduğunu biliyorlar, o yüzden Türkiye’yi İslâm dünyasından yalıtmak için ne gerekirse yapıyorlar. (Bu konuyu geçen sene TYB Akademi Dergisi’nin Ortadoğu sayısında (Eylül 2015) ele aldık. Uzun makalemizin başlığı “Ortadoğu’nun Türkçesi”)
DARBE FIRSATÇILIĞI ŞARLATANLIĞA DÖNÜŞÜYOR!
Darbe gecesi ortalıktan kaybolan bazıları, şimdi kahramanlık taslıyor. Hele bir tanesi var ki, cinleri işin içine sokuyor, akıl almaz senaryolar uyduruyor, hatta sun’i deprem ihbarında bulunuyor. Herkes ciddi olmak zorunda. Ciddiyetsizlik darbecilerin ekmeğine yağ sürmektir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.