Allah hepimizi ekonomik tetikçilerden korusun!
“MOODY’S FOL YOK YUMURTA YOKKEN NEDEN TÜRKİYE’NİN KREDİ NOTUNU DÜŞÜRÜR? ÇÜNKÜ MOODY’S BİR EKONOMİK TETİKÇİDİR!”
ABD’de gazetelerin, dergilerin, yayınevleriyle televizyonların mülkiyeti, ve yönetimi dev uluslararası şirketlerin elindedir. Kısacası ABD medyası “Şirketokrasinin” bölünmez ve vazgeçilmez bir parçasıdır. Medyayı tümüyle denetleyen memurlar ve yöneticiler görevlerini iyi bellemişlerdir. En önemli görevlerinin, devraldıkları düzenin devamını, güçlenerek genişlemesini sağlamak olduğu onlara öğretilmiştir. Karşı çıkanın üzerinden silindirle geçerler o saat. Bu nedenle ABD’nin medya bombasının yarattığı enkazın altından çıkmak, gerçekleri görüp ortaya çıkarmak için yılmadan mücadele etmek gerekir.
ŞİRKETOKRASİ VE IRAK ÖRNEĞİ
Şİrketokrasi’nin medyası Irak’ta kitle imha silahlar olduğuna dünyayı inandırmak için müthiş bir biçimde savaştı. Bağdat’a gönderilen ve doğal olarak hiç bir kitle imha silahı bulamayan BM denetçileri yerden yere vuruldu; Saddam’ın her birini, milyonlarca dolar vererek satın aldığı palavrası ABD medyasında yazılıp çizildi. Yani sokaktaki Amerikalı bu yalana inandı. Artık ABD toplum algısına göre göre en büyük tehlike Saddam ve Irak’tı. O saatten sonra George W. Bush’un işi kolaylaşmıştı iyiden iyiye. Irak Amerikan teknolojisi ve mühendislik becerileri açısından dev bir pazardı. Bu pazar sömürülmeliydi tabi!
Önceleri topa tüfeğe başvurmadan bu işi yapmak istemişti ABD; “Baba” Bush döneminde. Ekonomik tetikçilerin hazırladığı raporlar devreye girmişti. Dünyanın en büyük petrol alanlarından birine sahip Irak’ın bütün altyapı ve sanayileşme girişimlerine para yetiştirmesi işten bile değildi. Şirketokrtasini vaz geçilmez parçaları inşaat şirketleri, bilgisayar yazılım kuruluşları, uçak, füze ve tank üreticileri, ilaç ve kimyasal madde şirketleri Irak’a odaklanmıştı. Şirketokrasi bir yana, Bush gibi kökten dinci bir Hıristiyan (Born Again Christian) için Müslüman bir ülkeyi katlayıp kıç cebine koymak bulunmaz bir nimetti!
Ne var ki 1980’lerin sonlarına doğru Saddam’ın ekonomik tetikçilerce hazırlanan raporları yutmadığı ortaya çıktı. Bu da “Baba” Bush için bir sıkıntı kaynağıydı; onca şirkete ne sözler verilmişti ne sözler! Yönetim bir çıkış yolu ararken, Saddam akıl almaz bir hata yaptı ve petrol zengini Kuveyt’e girdi. Panama’yı tek taraflı ve yasa dışı bir biçimde işgal etmesinin üzerinden daha bir yıl bile geçmemişken, Bush televizyonlardan Irak’ı uluslararası hukuku ihlal etmekle suçladı. Elbette Irak’ın Kuveyt’e girmesi açık bir hukuk ihlaliydi. Tıpkı ABD’nin Panama’ya girmesi gibi!
Hava saldırısı ve 100 saatlik bir kara saldırısı sonucu Irak apar topar Kuveyt’ten çıktı. Ancak bu Şirketokrasinin işine hiç gelmedi. Irak savaşmamış kendi topraklarına çekilmişti. Böylece amacına ulaşan koalisyon dağıldı. Bush’un da Irak’ı ele geçirmek için hiç bir gerekçesi kalmadı. Bu gerekçeyi daha sonra oğlu George W., 11 Eylül’de ikiz kulelerin yıkılmasıyla sonuçlanan terör eyleminin sorumlusu olarak Saddam’ı göstererek yarattı!
GÜNÜMÜZ ESİR TÜCCARLARI
Ekonomik tetikçiler silahlı, bombalı tetikçilerden çok daha tehlikelidir. Bunlar çağdaş esir tüccarlarıdır bir bakıma. Esir bulmak için eskiden olduğunca Afrika’nın ormanlarına dalmaları gerekmez. Dünyada umudunu yitirmiş, açlık sınırında mücadele eden o kadar çok insan var ki! Esir tüccarları ya da ekonomik tetikçiler, yanlarında psikologlar ve insan kaynakları uzmanlarıyla girerler devşirip doğal kaynaklarını sömürecekleri ülkelere. Amaç tutsak ettiklerine, aslında tutsak olmayıp dünya ekonomisine yardımcı oldukları yalanına inandırmaktır. İçlerinde bu insanları Hıristiyanlaştırmak, böylece de kurtarmak hevesinde olanları da vardır. Bunlar çaresiz insanların günde 1 dolar kazanmanın hiç kazanmamaktan daha iyi olduğuna inandırırlar! Ve bu zavallıları sömürerek de milyonlar kazanırlar. Ekonomik Tetikçiler silahlı kardeşlerinden çok daha tehlikelidir. Bunlara ve yerli iş birlikçilerine karşı uyanık olmak her insan evladının görevidir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.