Mesele skor mu Musul’un IŞİD’den temizlenmesi mi?
Şu günlerde Musul’u IŞİD’den kurtarmak için operasyonun eli kulağında... ABD Başkanı Obama görev süresi dolmadan bu işi bitirmek istiyor. Ancak bu operasyonun başarıya ulaşması ve Musul’da barışın sürdürülebilir olabilmesi için uluslararası koalisyonun operasyonel hedefleri kadar, bölgesel güçlerin insicamı da önemli. Yani Türkiye, Irak, İran ve Kuzey Irak’ın hassasiyetleri operasyonun selameti açısından son derece büyük bir önem arzediyor.
Mesela Türkiye başından beri olduğu gibi Musul operasyonu bağlamında da Irak’ın bütünlüğünün korunması konusunda ısrarcı. Türkiye açısından bu hassasiyetin son derece reel karşılıkları var. Bir kere istikrarsız ve bölünmüş bir Irak Türkiye’nin güvenliği açısından büyük bir risk oluşturur. Dolayısıyla Türkiye’nin kendisini bir şekilde Musul operasyonuyla ilişkilendirme talebinin haklı nedenleri var.
Unutmayalım ki, Musul’da IŞİD’i yaratan temel faktör Bağdat yönetimi ve İran’ın mezhebi taassubudur. Zira bugün Musul’da IŞİD dediğimiz yapı, dışarıdan gelen birkaç bin militan dışında esas itibarıyla o bölgedeki İslami gruplar, aşiretler, Saddamcı laik ve seküler kesimlerden oluşmaktadır.
***
Eğer Irak’ta Maliki yönetiminin Şii fanatizmi olmasaydı, bölgenin başında bir IŞİD belası da olmayacaktı. Dolayısıyla şimdi Musul’u kurtarırken bölgeye yeni bir Şii fanatizmini taşımak, bu coğrafyada hiç bitmeyecek bir mezhep ateşini yakmak olur ki, esas felaket budur.
Maalesef şu anda gelişmelerin seyri gösteriyor ki Amerika destekli İran-Bağdat eksenli Şii taassubu bölgenin başına yeni bir bela açmak üzeredir.
Mesela Bağdat’ın tam da operasyonun arefesinde hiçbir diplomatik realitesi olmadığı halde sırf kendi kendine efelenmiş olmak için Türkiye’ye karşı kışkırtıcı bir dil kullanması izaha muhtaç bir durumdur. Şu ana kadar ortaya çıkan diplomatik pozisyonlar gösteriyor ki, başta Amerika olmak üzere Bağdat ve İran IŞİD’i temizlemekten çok bir skor peşindedirler.
Oysa bölgenin istikrarına ilişkin ciddi endişeler taşıyan Türkiye bölgenin IŞİD’den temizlenmesi kadar, yeni bir mezhebi kırılmanın yaşanmaması için de önemli bir gayret sarf ediyor. Türkiye’nin bir başka kaygısı da Sincar’da bulunan PKK’nın Musul işine bulaşması... Türkiye’nin bölgenin sosyolojik, siyasal, etnik yapısı kadar inanç haritasını da en iyi bilen ülke olarak, siyaseten bile olsa Musul denklemi içinde olması bölgenin istikrarı açısından hayati bir öneme sahip. Ama öyle anlaşılıyor ki Bağdat ve İran mezhebi hassasiyetler üzerinden başka hesaplar görme derdine düşmüştür. Oysa her iki aktörün de geçmişte sergiledikleri Şii taassubu yüzünden bugün IŞİD belasıyla uğraşıyoruz.
***
İçinden geçtiğimiz süreçte Amerika dahil bütün bölgesel aktörlerin Musul konusunda yanlış bir notaya basmaması gerekiyor. Bu konuda Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami’nin Aljazeera’ye verdiği mülakatta söyledikleri önemli.
Şii milislerden oluşan Haşdi Şâbi güçlerinin Musul operasyonuna katılmasının sorun yaratabileceğini ifade eden Hawrami, Musul’da istikrarı yakalamak için sadece Irak ordusu ve yerel Sünni güçlerin kenti kurtarması gerektiğini söylüyor.
Hawrami’nin çok önemli bir uyarısı daha var, o da şu: “PKK’nın Sincar’da olmaması gerekiyor. Irak’ta da bulunmaması gerekiyor. Bunu birden çok kez söyledik. Çünkü onların orada olmalarına gerek yok.
Endişe ettiğimiz bir başka husus ise PKK’ya bağlı bazı grupların Haşdi Şabi adı altında Bağdat’tan maaş almaları. Bunun için PKK’nın bir sorun yaşatmadan Sincar’dan çekilmesini umuyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.