Arabayı devirmemek
Gelecek, şimdinin içindedir; ondan filizlenir, serpilir.
Sürekli şöyle dendiğini bilirsiniz: Tarihini bilmeyen geleceğini de bilemez.
Doğrudur. Fakat şöyle de denmelidir:
Bugününe kör olan, geleceğine köle olur.
Yani durup bakacağız...
Gaza gelmeden...
Duygularımızın ağırlığına yenilmeden...
Durup içinde yaşadığımız dönemin koşullarına ve etrafımızda dönen dolaplara odaklanacağız.
Neden mi?
Çünkü gelecekte "yolların hâkimi" olmak istiyorsak, bugün direksiyon hâkimiyetini kaybedip arabayı devirmemek gerekiyor.
***
Türkiye dört bir yandan ağır saldırı altında...
Böyle değilmiş gibi davranma lüksümüz yok!
Eli çok rahatmış, keyfi yerinde, gücü tepede bir ülkeymiş gibi Türkiye'ye "niye öyle yapmıyorsun, böyle davranmıyorsun" diye sitem etmek haksızlık.
Geçtim tarihi...
Balkanlar'da ve Şark cephesinde Osmanlı'nın nasıl oyunlara getirildiğini tartışmayı falan geçtim...
Topu topu beş ay önce nasıl bir badire atlattığımızı görmezden mi geleceğiz?
Tam olarak atlattık mı? O da tartışılır.
Mesela NATO'da FETÖ var diyorduk.
Şimdi ne görüyoruz?
Gerçek nasıl kafamıza dank ediyor?
Meğer FETÖ'de NATO varmış!
Ne kadar büyük bir tehdit altında olduğumuzu buradan anlayın.
***
Çok güncel bir misal daha...
Obama ve ona bağlı iktidar elitleri gidiyor.
Fakat şu kısa aralıkta bile yemediler, içmediler, ertelemediler ve PYD'ye silah yardımınıkısıtlayan yasayı aşacak kararnameyi hazırlayıp yürürlüğe soktular.
Neden bu telaş?
Ne amaçlanıyor?
Bölgede teröre karşı operasyon yapan Türkiye daha büyük bir çatışmaya itilmeye mi zorlanıyor?
Pis sorular.
Cevapları da can sıkıcı.
Böyle upuzun bir liste çıkartabilirim...
AB'nin düşmanlığından, güneyimizdeki İran- Irak- Suriye cepheleşmesinin gelecekte yol açacağı problemlerden bahsedebilirim.
Aslında bildiğiniz şeyler.
Hepsini aşarız, evvel Allah!
Yeter ki, bütün bunlar yokmuş, hiç olmuyormuş gibi yapmayalım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.