Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

‘Kavga kaşağıları’

‘Kavga kaşağıları’

Önceki sabah televizyonda seyredecek bir şey arıyorum.

Tartışma programlarını sevmem. Adamların birbiriyle münakaşasını seyredeceğime gider kendi arkadaşlarımla konuşurum.

Fetva programlarını eğer programı yapan hocanın konuşmasında ilim lezzeti varsa seyredebilirim.

Maalesef çoğu repertuarı fakir türkücüler gibi üç beş mevzuun içine sığ dalışlar yapmaktan, bazısı da kendi sosyetesine şirin gülücükler atmaktan ileri geçemiyor.

Belgesel… Kafama göre bulursam.

Boyuna hayvanların birbirini yemesini gösteren belgesellerden gına geldi. Anladık. Büyük balık küçük balığı yutuyor, aslan zürafayı, kurt geyiği yiyor. İbret de aldık. Yeter.

Zaten insanlar aleminde aynı film dönüp duruyor!

İyi film olursa, vaktim de müsaitse seyredebilirim.

Kitap okumayı hepsine tercih ederim.

Sadece kitap okumak, okuma eylemi sayılır. Gazete okumak, internette, şurada burada mesaj okumak mesleki açıdan anlamlıdır. Yoksa malayanidir.

Ararken bir filme rast geldim. 15-20 dakika seyrettim. Erkek oyuncuyu hatırlıyorum. Mell Gibson.

Bir derdi var.

İnsanların içinden geçenleri sanki sesli söylemişler gibi işitiyor.

Haydaa! Büyük dert.

Fakat vaziyeti idare ediyor. En azından filmin seyrettiğim kısmında…

İnsanların içi, içlerinde kalsın. Bana ne filanın benim hakkımda ne düşündüğünden.

Ben, bir başkasının düşüncesine sadece ihtiyari olarak beyan ettiğinde muttali olmak isterim.

Mamafih aramızda çok meraklı tipler var.

Kapı dinliyorlar, kafalarını döşemeye dayayıp alt kattaki komşularını dinliyorlar. Arkadaşlarını dinliyorlar. Milletin telefonunu, mailini dinliyorlar…

Kitapta ‘tecessüs etmeyin’ diye yazıyor. Günahları başlarına!

İnsanın kafasının içindeki düşünceleri zapt etmesi zor.

Bir adam, cüppeli… Yolda yürüyor. Bir cüppesiz adam, cüppeli adama gıcık oluyor.

Olabilir.

Bir kadın. Tesettürlü.

Bir başka kadın, onun kadar tesettürlü değil.

İkisi de birbirine gıcık oluyor.

Belki kafalarından geçiyor: Hıh! Bu çağda bu kıyafet!

Ya da “Ne kadar ayıııp.”

(Bahsettiğim filmdeki adam, işte böyle içten geçen lafları işitiyor.)

“Bana ne onun kıyafetinden? İyiyse ona iyi, kötüyse ona kötü…” deyip işine gücüne bakanlar nadir.

Bu, başkasının yaşam biçimiyle ilgili menfi düşünceler, insanların kafalarının içinde kaldığı sürece mesele yok.

Kafanın içinden dışarı çıktı mı… Hele de kötü bir üslupla birleşti mi, buna ‘yaşam biçimine müdahale’ diyoruz.

İş, başörtülü bir kadına saldırı şeklini aldığı zaman… Otobüste şortlu bir kadına tekme atma şeklinde ortaya çıktığı zaman… Müdahaleyi aşıyor, nefret suçuna dönüşüyor.

Bu tür nefret suçları, başka nefret suçları üretiyor.

İkinci bir şahsın, otobüste veya yolda, bir kadına, bir hayvanı örnek alarak tekme atmasını kast etmiyorum.

Tamam, öküzün biri nefret suçu işledi.

Sen de onun fiilini emsal göstererek toplumun bir kesimine, tekmeyi onların hepsi birden atmış gibi kafa göz saldırıyorsun.

‘Hepiniz böylesiniz’ demeye getiriyorsun.

Böylece başörtülü veya başörtüsüz kıza saldıran yaratığın fiilini nemalandırıyorsun.

Aynı haltı sen de yemiş oluyorsun.

Sosyal medya denilen alemin en aktif zümresini bu ‘ikinci nesil nefret suçu’nu işleyen yaratıklar oluşturuyor.

Hülasa… Münferit sayılabilecek bir fiilden hareketle “Siz AKP’liler, siz CHP’liler, siz Müslümanlar, siz Hristiyanlar, siz Şiiler, siz Sünniler, siz Aleviler, siz Türkler, siz Kürtler, siz şucular, bucular” diye başlayan cümleler kurmak, o fiildeki kötülüğe hizmet etmekten başka bir işe yaramaz.

‘Kavga kaşağısı’ diye bir tabir var bizim oralarda. Rahmetli annem ara sıra kullanırdı; bir tartışmayı, didişmeyi, araya laf sokuşturarak büyütmeye, tahrik etmeye uğraşanlar için.

‘Kavgayı kaşımak’ isteyenler çoğaldı.

Her mahallede ‘kavga kaşağıları’ rağbet görüyor. Dikkat etmek lazım.

Rahmetli dedemin lafıyla bitireyim.

“Allah, dillerini enselerine çeksin.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi