Galatasaray, Türkiye Kupası’nın abonesidir. Oynanmaya başladığından bu yana en çok kupayı alan Sarı-Kırmızılılar bu yıl da kupanın favorileri arasında. Ancak Galatasaray’ın bu sezon hem lig hem de kupayı birarada götürebilecek bir kadrosu yok. Sarı-Kırmızılılarda dişe dokunur, sahaya çıktı mı görevini layıkıyla yapabilecek futbolcu sayısı nereden bakarsanız bakın 12’yi geçmez. Bu nedenle böylesine kısıtlı bir kadroyla ligi ve kupayı götürmek neredeyse imkansız.

Ben Galatasaray yönetiminde olsam hiç düşünmez, ligi tercih ederdim. Kupa maçlarına yedek kadroyla çıkardım ama lige son maça kadar asılırdım. Galatasaray’ın bu sezon lig şampiyonu olma ihtimali de çok yüksek. Gerçek anlamda tek rakibi Beşiktaş. Üstelik hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş’la kendi sahasında oynayacağına göre bu iki kulübe nazaran bir adım önde sayılır.

Lukas Podolski’nin takımda kalması ve son maçlarda sergilediği futbol Galatasaray’ı bir üst düzeye taşıdı. Ancak Riekerink’in tek değil iki kanat oyuncusuyla oynaması şart. Gerek Bruma gerekse de Garry Rodigues, Türkiye Ligi’ndeki bütün savunmaları çok rahat aşabilecek nitelikte futbolcular. Sneijder ise son maçlarda sanki 10 yaş birden gençleşti. Akhisar karşılaşmasında 85. dakikada geriye koşup, kendi ceza sahasından top çıkarması hırsının bir kanıtı.

Galatasaray’ın bir başka büyük avantajıysa Fernando Muslera. Ligin uzak ara en iyi kalecisi olan Muslera, zaafl arı bulunan Galatasaray savunmasının emniyet sübabı. Chedjou’nun da takıma dönmesiyle Ahmet Çalık-Chedjou ikilisi savunma sıkıntısına ilaç gibi gelecektir. Carole ve Linnes’in ilk 11’de yer almalarıyla da Sarı-Kırmızılıların savunması rakiplerine daha az gol imkanı verecektir.

Galatasaray’ın en büyük sorunu ise orta sahada. Selçuk’un artık bir an önce toparlanması ve ilk geldiği yıldaki futboluna dönmesi şart. Onunla birlikte De Jong ve Tolga gibi futbolcular orta sahayı toparlayabilir.

Özetlersek; Galatasaray elindeki kadroyu fazla yormadan lige asılarak, çok daha başarılı olabilecektir.